Sana söylemem gereken bir şey var, ama nasıl söyleyeceğimi bilmiyorum. | Open Subtitles | هناك شيء يجب أن أخبرك به و لكن لا أعرف كيف |
SP: Senin keşiflerin sonucunda gerçekleşen bazı harika şeyleri Sana söylemek istiyorum. | TED | س. ب: أريد أن أخبرك عن بعض الأشياء المدهشة الناتجة عن اكتشافاتك. |
Ama yine sana şunu söyleyebilirim. Gerçek koşullar altında en azından.. | Open Subtitles | لكن مع ذلك يمكنني أن أخبرك هذا كحد أدنى، حد أدنى |
Şunu söylemeliyim ki, bu organizasyonun tam olarak ihtiyacı olan şey bu. | Open Subtitles | ومن واجبي أن أخبرك بأن ذلك ما كانت المؤسسة تحتاج إليه بالضبط. |
Eğer daha yakına gelir veya daha uzağa gidersen söyleyemem. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أخبرك هل انت تقترب أم تبتعد بعيداً |
Uzun zaman önce çıkmıştım. Bunu Söylemeyi unutmuş muydum? Özür dilerim. | Open Subtitles | توقّفت عن العمل منذ مدّة طويلة هل نسيت أن أخبرك هذا؟ |
Sana şunu söyleyeyim. Beni şu anda bir uçağa bindiremezsin. | Open Subtitles | يجب أن أخبرك بشيء ما، لا أستطيع ركوب طائرة الآن |
Sana kaç kere söyleyeceğim? Böyle cılız vuruşlarla hiç bir dövüşü kazanamazsın. | Open Subtitles | كم عدد المرات التي ينبغي علي أن أخبرك الا تقاتل يهذا الاسلوب |
Ray, Sana söylemem gerekiyor biz çok büyük bir şey yakaladığını düşünüyoruz. | Open Subtitles | راي ، يجب أن أخبرك نظن أنك مقدم علي شئ كبير هنا |
Sonum gelmeden ve otomatik program kapanmadan önce Sana söylemem gereken şeyler var. | Open Subtitles | هناك أشياء عليَّ أن أخبرك إياها قبل أن يبدأ البرنامج الآلي في العمل. |
Sana söylemek istemiştim ama senin fazla İngiliz olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أردت أن أخبرك ولكنها دائماً كانت تقول أنك بريطاني أصيل |
Lütfen inan bana. Dün gece Sana söylemek üzereydim, ama... | Open Subtitles | أرجوك صدقيني ، كنت على وشك أن أخبرك الليلة الماضية |
Şunu söyleyebilirim ki çok kısa bir alıcı listesinde en üstte yer alıyor. | Open Subtitles | ويمكنني أن أخبرك أن عرضك على رأس قائمة قصيرة للغاية من العروض المنافسة |
Boynu çok kalın veya kolları fazla uzun yaparsanız söyleyebilirim. | Open Subtitles | فإذا جعلت العنق أكبر أو الذراعين أطول، يعكس أن أخبرك. |
Ve şu anda sana söylemeliyim ki bunun olasılığı, fazla değil. | Open Subtitles | وأنا يجب أن أخبرك فى هذه اللحظه الإحتمالات ؟ ليست جيده |
Gelmişken bir de, sana kaç kere... peçetelerin de bedava olmadığını söylemeliyim? | Open Subtitles | يجب أن أخبرك أن المناديل تساوي نقوداً؟ حسناً؟ إنها بدولارين لكل زبون |
Hayır üzgünüm, ne olduğunu söyleyemem. Ama çok önemli. | Open Subtitles | لا، أنا آسفة، لا يمكنني أن أخبرك لكنها ستكون مثيرة |
Sana hoşça kal demeyi ve senden hep nefret ettiğimi Söylemeyi istedim. | Open Subtitles | حسناً, كنت أريد فقط أن أودعك و أن أخبرك بأني لطالما كرهتك |
Lanet olası görevim bu. Ve sana söyleyeyim dostum, bunu yapmak hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | ذلك عملى وأنا لا أمانع أن أخبرك يا زنجي ، إنه عمل يستحق |
Sana kaç defa daha söyleyeceğim bilmiyorum ama tişörtle gelmeyeceksin! Tamam! | Open Subtitles | ولا أعلم كم مرة ينبغي أن أخبرك ولكنك لن ترتدي بذلة؟ |
Arabayla bana vurduğun için sana ne kadar müteşekkirim anlatamam. | Open Subtitles | لا أستطيع أن أخبرك كم أنا سعيد لأنك صدمتنى بالسياره |
Zaten bildiğin şeyi Sana söylemeye çalıştım. O hayatta kalarak doğal dengeyi bozuyor. | Open Subtitles | لقد حاولت أن أخبرك بما تعرفه الآن إنها تعرقل النظام الطبيعي ببقائها حية |
Size gördüklerimi anlatabilirim ama burada size neler olduğunu anlatabilecek biri olduğunu sanmıyorum. | Open Subtitles | أنا يمكن أن أخبرك الذي رأيت، لكنّي لا تفكّر هناك رجل هنا من يستطيع إخبارك الذي حدثت. |
Söz, birazdan gideceğim. Ama ilk önce Sana bir çocuğum olduğunu söylemek istiyorum. | Open Subtitles | سأرحل على الفور، أعدك بذلك، ولكن أريد أن أخبرك أولاً أن لديّ طفلاً. |
Sanırım bunu size daha en başında söylemeliydim. | Open Subtitles | أعتقد أنه كان ينبغي عليّ أن أخبرك بذلك في المرة الأولى |
Her şey muhteşem, anne. Sadece sizi sevdiğimi söylemek istedim. | Open Subtitles | كل شيء رائع أنا فقط أردت أن أخبرك بأني أحبك |