ويكيبيديا

    "إحداث" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yaratmak
        
    • yapmak
        
    • zarar
        
    • yaratmaya
        
    • yaratabilirim
        
    • yaratabilecek
        
    • yaratabiliriz
        
    • yaratabilirsin
        
    • yaratabileceğini
        
    • fark
        
    • değişiklik
        
    • yaratırım
        
    • yaratmaktan
        
    Drama ve zıtlaşmalar, heyecanlıdır ve kolaydır. - Bir fark yaratmak sıkıcı olabiliyor. Open Subtitles الدراما و الصراع مثيرة و سهلة إحداث فرق يمكن أن يكون مملاً جداً
    Ama gelecek, kaderimizi tekrardan yaratmak, biçimlendirmek ve yapmak üzere bizi sınırsız olasılıklarla çağırıyor. TED ولكن المستقبل ينادينا بإمكانيات لا حدود لها لإعادة إحداث وتشكيل وصنع مصائرنا.
    Bir değişiklik yapmak istiyorsan bir alaya katılmaya benziyordu, bu nedenle kaydoldum. Open Subtitles بدا كالفوج المناسب للانضمام إليه أن أراد المرء إحداث فرق، لذا انضممت.
    HPV'nin nasıl zarar verebileceği, kimin risk altında olduğu ve bu riskleri nasıl azaltabileceğimiz üzerine duracağız. TED سنقوم بشرح طريقة إحداث الفيروس الحليمومي البشري للأذية، بالإضافة لأولئك المعرضين للإصابة وكيف نقلل من هذه المخاطر.
    - Ne zamanı? Bu adamlar arasında anlaşmazlık yaratmaya aralarını bozmaya çalışıyor. Open Subtitles إنّه يُحاول إحداث مُشكلة بين هذين الرجلين، وجعلهما ينقلبان على بعضهما البعض.
    Bu küçük numarayla, bir fark yaratabilirim. Open Subtitles و حتى أثناء عملي الخاص, يمكنني إحداث تغييرات
    Eğer bir fark yaratabiliyorsam, bir fark yaratabilecek bir durumda olmayı düşlüyorum. TED انت تعلم, يمكنك إحداث الفارق, آأمل ان تكون لدي القدرة على ذلك
    O göz ardı edilmiş küre çevresinde bu ekonomik modeli yaratabiliriz, yani ortak varlıklar. TED ونستطيع إحداث هذا الاقتصاد بشأن الدائرة المهملة الكبيرة العموميات.
    Lütfen, Alec, benimle gel. Hala bir fark yaratabilirsin. Open Subtitles رجاء , " آليك " فلتأتي معي لازال بإمكانك إحداث الفروقات
    Oğlun hakkında söylediklerin ona tek bir kişinin bile fark yaratabileceğini gösterecek olman beni etkiledi. Open Subtitles بشان أن تريه بأن يمكن لرجل واحد إحداث فارق.. تلك الكلمات آثرت فيّ
    Ve dördüncüsü: Belki bilinç vardır, ama bu dünya için bir fark yaratmaz. TED و رابعاً: قد يكون الوعي موجود لكنه غير قادرعلى إحداث تغيير في العالم
    Oralara bir fark yaratmak için gitmiştim ve fotoğrafçılık sadece bir araçtı. TED ولكن ذهبت لأني أود إحداث نوع من التغير، وحدث أن كان التصوير وسيلتي.
    Buradaki herkes eğer fark yaratmak istiyorsa, yapabilir bizi durduracak hiç bir şey yok. TED ولكن كل شخص منا هنا، لو أراد إحداث تغيير، سيستطيع، وليس هناك ما يمنعه.
    Farklılık yaratmak adına, mültecilerle çalışmaya başladım ve fark yaratmak onların hikâyelerini aktarmaktan geçiyor. TED بدأت العمل مع اللاجئين لأنني أردت أن أحدث تغييراً، ويبدأ إحداث التغيير برواية قصصهم.
    Sonrasında iş dünyasına girdim ve bir hayırsever oldum. Sanırım eğitime yöneldim ve bu alanda değişimler yapmak istedim. TED لذلك عندما اتجهت للتجارة وأصبحت سخيًا اعتقد أنّي انجذبت تجاه التعليم وأردت إحداث تغير فيه.
    Önerilen dozda alındığında, bu toksik yan üründen genellikle zarar verebilecek kadar yoktur. TED في الجرعة الموصى بها، لا يوجد عادة ما يكفي من هذه المادة السامة للتسبب في إحداث ضرر.
    Konuşarak bir farklılık yaratmaya çalışıyorduk. Open Subtitles نحن نتحدث عن إحداث فارق لكن حتى الأن هذا كل ما كان
    En nihayetinde bir fark yaratabilirim. Open Subtitles أخيرًا يمكنني إحداث فارق
    fark yaratabilecek insanlar boş duruyor diye başkalarının böyle ölmesine izin vermeyeceğim. Open Subtitles لن أشاهد وقوع أمر كهذا مجددًا بسبب أن الرجال الذي بوسعهم إحداث فارقًا تجمدوا بلا فعل.
    Bunalımdaki gençlerin gidebileceği daha iyi yollar yaratabiliriz ya da daha iyi yollar önerebiliriz. TED نستطيع إحداث بعض المسارات الأفضل أو اقتراح بعض المسارات الأفضل ليسلكها المراهقون الغاضبون.
    Burada gerçekten fark yaratabilirsin. Open Subtitles تستطيعين إحداث اختلافٍ دائمٍ هنا
    Ve bir grup insanın büyük farklar yaratabileceğini kanıtladılar. Open Subtitles ليثبت أن مجموعة من القلة ، تستطيع إحداث تغيير كبير
    Milk gururla ofisine geldi ve kalıcı değişiklik yapmaya azmetti. TED تولى ميلك منصبه ببهجة عارمة، عازماً على إحداث تغيير دائم.
    fark yaratmakla ilgili söylediklerini düşündüm ve sanırım, burada sanat yapmaktansa orada barış sağlayabilirsem daha büyük bir fark yaratırım. Open Subtitles فكرت حول ما قلته لي حول صنعي للفارق. وفكرت أنه يمكنني إحداث فرق بصنع السلام هناك. عوض رسم لوحات هنا.
    Anlayacağınız üzere, deneyimiz muazzam bir patlama yaratmaktan daha karışık bir şey. Open Subtitles فتجربتنا نوعاً ما أكثر تعقيداً من إحداث انفجار واحد ضخم.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد