Köle ticaretinin şeytanlık olduğuna itimadı tam olan iyi insanlar şimdi Afrika'da hür zencilerden oluşan bir koloni kurmak istiyor. | Open Subtitles | رجال الإيمان الطيبين الذين يعتقدون ان تجارة الرقيق هي تكون الشر والآن أتمنى إنشاء مستعمرة من الزنوج الأحرار في إفريقيا |
Fakat biz sürekli olarak yenilik üretecek yapılar kurmak istiyorsak, liderlik anlayışımızı değiştirmeliyiz. | TED | لكن لو أردنا إنشاء منظمات قادرة على الابتكار المستمر، فعلينا إعادة صياغة فهمنا لماهية القيادة |
Şahsen bence bir yer yaratmak, bir yer bulmaktan daha kolay, çünkü bu şekilde aklınızdaki fikirlerden ödün vermek zorunda kalmazsınız. | TED | أعتقد شخصيا أن إنشاء مكان أسهل من إيجاد مكان لأنه آنذاك لن تلجأ لحل وسط فالأفكار في رأسك |
Bu aşamada, bir şirket kurmaya ve bunu daha ileri götürmeye karar verdik çünkü belli ki bu sadece basit bir tıknaz iki ayaklı. | TED | الآن ، في هذه المرحلة ، فقد قررنا إنشاء شركة وتطوير هذا أكثر لأنه من الواضح أن هذا كان مجرد جسم قصير ذو قدمين. |
Yeni bir ürün oluşturmak, yeni bir ürün geliştirmek ya da yeni bir üretmek ama yeni bir ürünün kendisi değil mi? | TED | فهو يختص بكيفية إنشاء منتج جديد أو تطوير منتج جديد أو تصنيع منتج جديد، ولكن ليس المنتج الجديد بحد ذاته؟ |
Sonuç olarak, elektrik gerektirmeyen bir soğutma sistemi inşa edebiliriz. | TED | وفي النهاية، قد نتمكن بالفعل من إنشاء نظام تبريد لا يحتاج لأي تغذية كهربائية على الإطلاق. |
İlk yaptığımız şey, kadın ve erkeklerin duygusal destek alabilecekleri bir konuşma hattı kurmak oldu. | TED | أول شيء قمنا بفعله هو إنشاء خط للتواصل، يستطيع من خلاله النساء والرجال الاتصال والحصول على الدعم العاطفي. |
Şirket kurmak için hiç olmadığı kadar fazla fırsat var. | TED | لم تكن فرصة إنشاء المؤسسات بهذه الوفرة من قبل، |
İşletmecilik ve girişimcilik öğrenerek kendi işlerini kurmak istiyorlar. | TED | يريدون تعلم إدارة ومباشرة الأعمال التجارية، حيث يمكنهم إنشاء أعمالهم التجارية الخاصة |
Yapacağımız şey, bir milyon siyahi kadına hayatları için yürümelerini sağlayacak bir destek sistemi yaratmak. | TED | وما سنفعله هو إنشاء نظام دعم لمليون امرأة سوداء ليمارسن المشي لإنقاذ حياتهن. |
Devlet Başkanı, anayasayı değiştirip zaman kısıtlamalarını kaldırmak istediği zaman, sayısı 56 olan bölgelere ilaveten 25 yeni bölge yaratmak durumunda kaldı ve sayı şimdi 81. | TED | كانت هناك 56، وعندما يريد رئيسنا تعديل الدستور وإزالة القيود على فترات، عليه إنشاء 25 وحدة جديدة، والآن هنالك 81. |
Bugün bizim karşılaştığımız zorlukları aşabilecek bir internet yaratmak istiyorsak en az çözmeye çalıştığımız sorunlar kadar insani çözümler üretmek için tüm benliğimizi ortaya koymalıyız. | TED | لو أردنا اليوم إنشاء تقنية تمكننا من القضاء على التحديات التي تواجهنا، فعلينا أن نجندُ أنفسنا تمامًا لفهم القضايا وإيجاد الحلول التي يستهدفها البشر لحلها. |
Bir iş birlikteliği kurmaya çabalıyorlardı. Bu işe yaramayınca, suç ortağı oldular. | Open Subtitles | حاولا إنشاء علاقة عمل، وعندما لم ينجح ذلك، أصبحا شريكين في الإجرام. |
İnsanlar arasında bir bağlantı kurmaya ihtiyacımız var. | TED | نحن بحاجة إلى إنشاء اتصال يربط بين البشر. |
Yani genç insanlara ilham vermek ve bir girişimcilik kültürü oluşturmak gerçekten büyük bir adım, ama genç insanların, fikirlerini gerçekleştirmek için sermayeye de ihtiyaçları var. | TED | لذلك فإنّ إلهام الشباب و إنشاء ثقافة ريادة الأعمال تعتبر خطوة كبيرة، لكنهم يحتاجون رؤوس أموال لجعل أفكارهم واقعا. |
Amacımız kentsel korsanlardan oluşan küresel bir ağ oluşturmak, böylelikle mevcut sistem üzerinde yenilik yapacaklar, yerel hükûmetleri destekleyecek ve vatandaşları güçlendirecek, köklü sorunları çözecek araçlar icat edecekler. | TED | هدفنا هو إنشاء شبكة عالمية من القراصنة المدنيين الذين يبتكرون على نظام موجود من أجل بناء الأدوات التي سوف تحل المشاكل المتجذرة، والتي ستدعم الحكومة المحلية، وسوف تمكن المواطنين. |
Ancak ne zaman onların varlıkları bizim hedeflerimizle çakışsa, diyelim ki bu gibi bir bina inşa ederken, tereddütsüz imha edebiliyoruz onları. | TED | ولكن عندما يكون لوجودهم تعارض جدِّي مع أحد أهدافنا، لنقل مثلاً عند إنشاء بناء كهذا، نقوم بإبادتهم بدون أي تأنيب ضمير. |
Düşündük ki yeni bir sistem kurabiliriz, ancak bu eski sisteme benzememeliydi. | TED | فكرنا أنه بإمكاننا إنشاء نظام جديد ولكن لا ينبغي أن يكون على نمط النظام القديم. |
Bu tamı tamına Tamircilik Okulu denen şeyi yaratmaya başladığım an. | TED | هذه اللحظة بالضبط التي بدأت فيها إنشاء شئ يسمى مدرسة التصليح |
En elverişli nesne silah olmuş. Eski tecavüz mağduru ıssız bir inşaat alanına gidiyor. | Open Subtitles | إذاً قبل الإغتصاب ضحية تذهب إلى موقع إنشاء مهجور حيث تضرب وتترك للموت |
Bir kardeşiniz var ama onun sizinle bir ilişki kurma kapasitesi yok. | Open Subtitles | المقصود أن أخوك ليس قادراً على إنشاء أي علاقة معك |
Liseyi bırakmış biri, karmaşık bir meth laboratuvarı kurmayı nasıl biliyor? | Open Subtitles | كيف يعلم منسحب من المدرسة الثانوية كيفية إنشاء معمل متطور للمخدرات؟ |
Halkımız prensiplerini yarattı. Aile değerleri için, büyüyen bir ihtiyaç. | Open Subtitles | تم إنشاء المجمّعات السكنية على أساس حاجة التزايد لقيم الأسرة |
Demiryolu için mutabakat yapmak ülkemizin kapılarını onlara açmak gibi bir şey. | Open Subtitles | بالموافقة على إنشاء سكة الحديد لهم وكأننا نفتح لهم المجال ليأخذوا أرضنا |
Kaddafi’nin düşüşü esnasında ve hemen sonrasında Bingazi’de yaklaşık 200 -- Trablus’ta yaklaşık 300 örgüt kuruldu. | TED | تم إنشاء حوالى 200 منظمة فى بنغازى خلال و مباشرة بعد سقوط القذافى ونحو 300 فى طرابلس. |
Tekrar ediyorum, kayıp insanların kriz merkezi okulda kuruluyor. | Open Subtitles | أُكرر،تم إنشاء مركز للتعامل مع الأزمات في المدرسة |
160 kilometre kuzeyde barikat kurup bu aracı arayın. | Open Subtitles | نريد إنشاء حاجز لـ 100 ميلاً إلى الشمال للبحث عن تلكَ السيارة |