Herkesin kendi düşüncesi uyarınca ibadet etme hakkı olduğuna inanıyoruz, fakat inanç özgürlüğü, insanların inanışlarını suiistimal etme hakkı vermez! | Open Subtitles | نحن نعتقد أن كل شخص لديه الحق في العبادة وفقا لضميره لكن حرية الدين ليست رخصة للاعتداء على إيمان الشعب |
Keşke başka şeyler hissedebilsem bebek, benimle olduğun için heyecan ya da iyi bir anne olacağıma inanç gibi. | Open Subtitles | أتمنى لو كنت أشعر بشيء مختلف مثل، أنني مسرورة لأنك معي الان. أو إيمان بأنني سوف أكون أما صالحة. |
Yıllardır; daha doğrusu şanlı devrimimizden beri geleceğimize inancım kalmadı. | Open Subtitles | لم يكن لدي إيمان بمستقبلنا لقد قمت بتزوير إعلانات حكوميه |
Her gün onsuz geçen bir gün. Keşke inancım olsa. | Open Subtitles | كل يوم هو يوم بدونه إذا فقط كان لدي إيمان. |
Gerçek bilinmeyene sorgulanamaz inancın anlaşılmaz katiyetle başlamasına ışık tutmak için karanlıkta meşale tuttuğum bu yolculuğum; | Open Subtitles | أحتاج لمصباح بالظلام.. لألقي نظرة على الحقيقة المجهولة,: إيمان بدأ بقناعة لا ريب فيها.. |
Senatonun onun yanında yer alacağına dair kraliçenin inancı büyük. | Open Subtitles | إن الملكة لديها إيمان عظيم بأن المجلس سيكون في صفّها. |
Bir erkeğin egosu külfetli olabilir ama zamanla ikinizin kaynaşacağına inanıyorum. | Open Subtitles | كبرياء رجل يمكن إرهاقه لكن لدي إيمان أنكما ستتدفئان لوقت ما |
İnançlı ve güçlü olmanıza ihtiyacı var. | Open Subtitles | وتحتاج أن يكون لديكما إيمان. أن تكونا قويّان. |
Ama güven olmadığı zamanlarda bile her zaman inanç var. | Open Subtitles | ولكن حتى عندما لا يكون هناك ثقة فهناك دائماً إيمان |
Ama güven olmadığı zamanlarda bile her zaman inanç var. | Open Subtitles | ولكن حتى عندما لا يكون هناك ثقة فهناك دائماً إيمان |
İnanç (belief) kelimesinin kendisi orijinal olarak sevmek, ödüllendirmek, üzerine titremek anlamındaydı. | TED | وكانت كلمة "معتقد" أو "إيمان" تعني بحد ذاتها أن تحب وتقدر وتعز. |
Asıl nokta şu ki, bu bizi korkutuyor ama gazeteciler gibi kişilere, bu zor eğitimde benim sarsılmaz bir inancım var. | TED | الهدف من وراء هذا كله هو إخافتنا، لكن كصحفي، لدي إيمان مطلق في قوة التعليم. |
Yıllardır; daha doğrusu şanlı devrimimizden beri geleceğimize inancım kalmadı. | Open Subtitles | منذ اعوام عدة .. في الحقيقه منذ أيام ثورتنا العظيمه لم يكن لدي إيمان بمستقبلنا |
Hâlâ yasaya inancım tam. | Open Subtitles | أعرف أنه لا زال لدي إيمان تام في القانون. |
Bana inancın vardı benim de kanatlarıma. | Open Subtitles | كَان عِنْدَة إيمانُ في وكَان عِنْدَه إيمان في أجنحتِي |
Böyle zamanlar inancın sorgulamasıdır. Başarısızlık, inandığımız ve savaştığımız her şeye kuşku düşmesine davetiye çıkarır. | Open Subtitles | هي مسألة إيمان أن تفشل هي أن تدعو إلى الشك في كل شيء نؤمن به |
Rahibelerin inancı ve büyücülerin sihri... sonunda bir araya geldi. | Open Subtitles | عسى إيمان الراهبات وسحر الفرسان الخارقين عساهما يتحدان سوية أخيراً |
Tamamlanmamış, belirsiz kayıtlar ama dünyadaki tüm inancı ayartmaya çalışıyor. | Open Subtitles | لكنّنا نعرف بأنّه يقوم بإفساد كل إيمان معروف في العالم |
Şartlı tahliye kurulunun senin ne kadar iyi biri olduğunu göreceğine inanıyorum. | Open Subtitles | لدّي إيمان بأن المجلس سيطلق سراحك وسيكون ذلك جيدا بالنسبة لك |
Ama öncelikle inançlı insanlar olarak dua etmemiz gerektiğini düşünüyorum. | Open Subtitles | لكن أولا،أعتقد بأنه من المهم أن نجلس هنا معا كرجال إيمان و صلاة |
Hükûmetteki ve kilisedeki birçok kişi, her iki grubun da insanların dinî inancını zayıflatmaya kararlı olduklarına inanıyordu. | TED | اعتقد العديد ممن ينتمون للحكومة والكنيسة أن كلتا المجموعتين كانتا عازمتين على تقويض إيمان الناس الديني. |
Sıradakinin aynı şeyi yapmayacağına güveniyorum. | Open Subtitles | لدي إيمان أن لا يقوم الجيل التالي بنفس الشيء |
Ama oğlumuza inancımız varsa, şu anda o inancı yitiremeyiz. | Open Subtitles | ولكن إن لم يكن لدينا إيمان بابننا، عندها يمكننا أن نتردد بذلك الإيمان الآن |
Gerçekten laptopundan bir bloğa yazı yazan amatör birine gerçekten inanıyor musun? | Open Subtitles | هل تريد حقاً أن تعطي إيمان إلى أي شخص هاوي مع جهاز حاسب محمول؟ |
Benim adım Iman. Lahore'den gelecek vaadeden bir moda modeliyim. | TED | أسمي إيمان. أنا عارضة أزياء، ونجمة صاعدة في الموضة من لاهور. |
Atalarımızın inancına, kutsal inanca sizlere sadık kalacağız ölene dek... | Open Subtitles | إيمان آباؤنا الإيمان المقدس سوف نكون صادقين معك حتى الموت |
Yağmura, güneşe ve iklime güvenen bir çiftçi inanan birisiydi. | Open Subtitles | المزارع الذي يعتمد بشكل مباشر على المطر والشمس والطقس إنه رجل إيمان حقيقي |
Dünya'nın bize ait olduğuna dair sarsılmaz inançla mı söylüyorsun? | Open Subtitles | انطلاقاً مِنْ إيمان لا يتزعزع بأنّ الأرض لنا؟ |