| Sonuçta, sen gerçek Emmy ile ilgili slayt gösterisinin yarısını izledin. | Open Subtitles | بعد ان جلست الى ما بعد منتصف العرض عن إيمي كودوبيك |
| Bir Altın Küre ve iki Emmy'e aday oldu. | TED | تم ترشيحه لجائزة غولدن غلوب وجائزتين إيمي |
| En fazla Emmy ödülü adaylığı almış dizi olarak 130'dan fazla Emmy ödülüne aday gösterildik. | TED | وترشحنا لأكثر من 130 جائزة إيمي مما جعلنا أكثر عرض ترشح لإيمي على الإطلاق. |
| Immy, neden bu temiz havayı kirletiyorsun? | Open Subtitles | إيمي, لماذا لا تتوقف عن إخراج هذه المُلوثات؟ |
| - Amy, avukatım olan mı? - Bana bunu anlatma. | Open Subtitles | ـ (إيمي), مُحاميتيّ الخاصة ـ لا أظن ذلك, إنها جميلة |
| Ve şimdi Delhi Üniversitesi'nden lmmy... sigaranın zararları hakkında konuşacak. | Open Subtitles | والأن, إيمي من جامعة دلهي سيتحدث عن موضوع التدخين |
| Ben pek cüsseli bir adam değilim ama kollarım Amy'nin zayıf gövdesine kıyasla çok sağlıklı görünüyordu. | TED | لستُ شخصًا كبيرًا في حجمي، ولكن بدت ذراعي في صحة جيدة مقارنة بجسد إيمي المتداعي. |
| Emmy adaylığı bulunan bir oyuncu, bir girişimci ve bir aktivistim; bunlara dair adıma verilen resmi bir sertifikam olmasa bile. | TED | فأنا الآن ممثلة مرشحة لجائزة إيمي ورائدة أعمال وناشطة؛ حتى الآن ليس لدي أي مؤهلات رسمية مضافة إلى اسمي. |
| - Bu rolle Emmy zımbırtısını mı kapmıştı? | Open Subtitles | ــ وقد حصل على جائزة إيمي لذلك الدور ــ نعم |
| Bilmiyorum. Onu, "Görüş" programı Emmy kazandığından beri böyle görmemiştim. | Open Subtitles | لا أعرف، لم أرها هكذا منذ أن فاز برنامج فيو بجائزة إيمي |
| Emmy alacaksın, benim ödülüm sana. | Open Subtitles | إذا أردت أن تفوز بجائزة إيمي أنا مناسب للتقديم |
| Bu elli saatlik komedi, üç yüzün üstünde skeç, bir tane çözülmemiş ekip üyesinin ölümü ve bir Emmy dergisi kapak haberi demek. | Open Subtitles | هذي هي خمسون ساعه من الكوميديا, أكثر من 300 تخطيط ولم تحل قضية وفاة طاقم الطائرة ومجلة إيمي نشرت القصة |
| Elbette. Bak Emmy, hayatımın doğru olduğunu söylemiyorum. | Open Subtitles | بالطبع ,إسمعي إيمي انا لا أقول ان حياتي جيدة |
| Immy Amerika'ya gitmeden 3 yıl önce, onların evinde kalmıştı. | Open Subtitles | قبل ثلاث سنوات, عندما سافر إيمي إلى أمريكا مكثَ في بيتهم |
| Immy, sana zor bir test uyguladım, kaderle bağdaşlaştırdım. | Open Subtitles | إيمي, لقد وضعتك في إختبار صعب معتمدٍ على القدر |
| - Amy. - Merhaba, ben Milt Malcolm. | Open Subtitles | .إيمي. .مرحبا، أنا ميلت مالكولم. |
| Haydi, lmmy, nasıl kapıdan dönebilirsin ki? | Open Subtitles | هيا يا إيمي, كيف ترجع وقد صِرت قريباً من الباب؟ |
| Amy'nin makalesi, beni kederi halka açık bir şekilde yaşamaya itti. | TED | مقالة إيمي جعلتني أعاني الحزن أمام الجميع. |
| Ami, makineli tüfeğini kullanamazsan, çantadaki silahları kullan. | Open Subtitles | إيمي ، لو لم تستطيعي استخدام المدفع الآلي فاستخدمي هذه الأسلحة |
| AM: Bilmiyorum. Sanmam. | TED | إيمي : لا أدري حقيقة . لا اعلم في الواقع لا اعلم |
| Bakın Bayan Rodriguez, eğer Emme'yi sınıfa geri alırsanız çok müteşekkir olurum. | Open Subtitles | انظري سيدة (رودريغيز) سأقدر حتما اذا سمحتي لـ (إيمي بالعودة) الى فصلك |
| Bu Aimee Mullins, çocukken bacaklarını kaybetmiş, yanındaki de Hugh Herr, kendisi MIT'de bir profesör ve bacaklarını bir tırmanma kazasında kaybetmiş. | TED | هذه إيمي مولينز، فقدت أطرافها السفلية حينما كانت صغيرة، وهوغ هير البروفيسور في معهد ماساتشوستس للتكنولوجيا الذي فقد أطرافه في حادث تسلق. |
| Emi, pipoyu ağzından 15 cm öteye götürebilir misin? | Open Subtitles | ..إيمي هل لكي ان تبعدي هذا الأنبوب سته انشات بعيدا عن فمكِ |
| Resimde yanında ki Amie Huguenard , ölürken yanında olan kişi.. | Open Subtitles | بجانبه إيمي هوغينارد, ماتت هي الاخرة معه |