vücutla ilgili görmemizi sağladıkları şeyler de sizi hayretlere düşürürdü. | TED | بل اعني رؤية اشياء عن الجسم البشري تجعلك تشعر بالانبهار |
Mahsun küçük gözleri de burada. Ama çok ilginç şeyler yapabilirler. | TED | عينيه المتخاذلتين بالأعلى هنا ولكنها تستطيع أن تفعل اشياء مدهشة جدا |
Benim için bir şeyler bırakacaktı. Senin haberin var mı? | Open Subtitles | كان يجب ان يترك بعض اشياء لأجلي هل تعلم بشأنهم؟ |
Ama asıl korkutucu şey okyanus ile ilgili fiziksel ve kimyasal şeylerdir. | TED | هناك حقا اشياء مخيفة بالرغم من ذلك جسدي وكيميائي الصور داخل المحيط |
Logan, bazen zihnin bazı şeyleri kendi kendine bulması gerekir. | Open Subtitles | ولكن , لوجان أحيانا يحتاج العقل الي اكتشاف اشياء بمفرده |
Eğer bir çocuk varsa ve sırf hoşlandığı için korkunç şeyler yapıyorsa? | Open Subtitles | ماذا لو هناك طفل ما وفعل اشياء فظيعة لانه يحب فعل ذلك |
Ben hayatım boyunca genellikle yatağa hapistim. Yapacak şeyler keşfedersin. | Open Subtitles | كنت أتوقوقع في سريري معظم حياتي ابحثي عن اشياء تفعليها |
Ordudan nefret ediyorum. Böyle şeyler yapmak zorunda kalacağımı söylememişlerdi. | Open Subtitles | أَكْرهُ الجيشَ حيث لَمْ يُخبروني بأنني سأفعل اشياء مثل هذه |
Bazen insanlar giydiğim kıyafetlere güzel şeyler söylüyorlar ve sanırım bu hoşuma gidiyor. | Open Subtitles | بعض الأوقات هناك اشخاص يقولون اشياء جميلة عن طريقة لباسي وانا احب ذلك |
Birçok şey onları meraklandırabilir, ...ama anlayamayacakları bazı şeyler var. | Open Subtitles | انهم رائعون بعدة امور ولكن هناك اشياء لا يفهمونها فحسب |
Sırf delice bir şeyler yapsın diye onu sarhoş etmeye çalıştığına inanamıyorum. | Open Subtitles | انا لا اصدق انك تريدة ان يشرب فقط لكى يفعل اشياء مجنونة |
Henüz değer biçmedim, ama bu gözlük çok güzel şeyler gördü. | Open Subtitles | لم تحظ بها تماما بعد تقييمها, ولكنها شهدت اشياء جميله كثيرة |
Sadece diğer adam çok telaşlıydı, ben de.... ...bir şeyler sakladığını düşündüm. | Open Subtitles | لقد شعرت بحدس سيئ حول الشخص الاخر اعتقد انه يخفي عني اشياء |
Bir süre sonra kendimi hiç aklıma gelmeyecek şeyler yaparken buldum. | Open Subtitles | بعد فترة وجدت نفسى افعل اشياء لم اتوقع فعلها , ولكن |
Ciddi bir şey yok, sadece... aptalca. Oh, Charlie, sakın yanlış düşüncelere kapılma. | Open Subtitles | ليست اشياء خطيرة فقط حمقاء و الأن تشارلى لا تبدأى فى تخيل أشياء |
Söylemeye niyetlendiğim bir çok şey, dün gece hepsini söylemem gerekirdi. | Open Subtitles | اشياء كثيرة قصدت ان اقولها كان يجب ان اقولها الليلة الماضية |
Canlı canlı gömülme, hadim etme ya da başka birçok şey olabilir. | Open Subtitles | قد يكون الدفن حيا , او الإخصاء .لأحدهم او اشياء اخرى كثيره |
Hiç ihtiyacın olmayan şeyleri almak zorunda kalırsın. Reklamları para kazanır. | Open Subtitles | على اشياء لا تحتاجها وهي موجودة , فقط لتحصل على الامن |
Farkında bile olmadan bir şeyleri değiştirdiniz. İnsanları bir araya getirdiniz. | Open Subtitles | بدلتما اشياء دون حتى أن تلاحضا ذلك، لقد جمعتما شمل الناس |
Bu iyi ama. Emily her şeyi yenilememiz gerektiğini düşünüyor. | Open Subtitles | إنه جيد ايميلي تعتقد ان علينا الحصول على اشياء جديدة |
Bakın, bazen acayip şeyler başka acayip şeylere neden oluyor. | Open Subtitles | انظري, احيانا هناك اشياء مخيفة تسبب حدوث اشياء مخيفة اخرى |
Bu parayı daha önemli işler yapmak için kullanabilir miydim? | Open Subtitles | اليس من الأولي ان انفق تلك الاموال في اشياء أهم؟ |
Yeni yollar, tarımda iş imkanları eğitim, bunlar size sunabileceğim şeylerin yalnızca birkaçı. | Open Subtitles | طرق جديدة، وظائف فى زراعه والتعليم ,هذه اشياء قليله يمكننا ان نقدمها لكم |
Bana planlanmadan olmuş olabilecek şeylerle ilgili söyleyeceğin bir şey var mı? | Open Subtitles | هل هناك اى شىء تريد ان تخبرنى به بخصوص اشياء قد حدثت؟ |
Peki, kafamda çok fazla gürültü ve karmaşa vardı, ta ki ben bunun dört ana faktörden dolayı olduğunu anlayana kadar. | TED | حسناً قد كان هناك الكثير من الضجيج والتعقيد في رأسي، حتى أدركت انه في الواقع ماكان يحدث بسبب اربعة اشياء اساسية |
Şu anda götümde çok büyük bir acı var. Böyle şeylerden hiç hoşlanmam. | Open Subtitles | الان انا لدي هذا الالم في مؤخرتي وانا لا احب اشياء في مؤخرتي |
İnsanların kıymetli eşyaları var. Dikkatli olmak zorundayız. | Open Subtitles | و الناس تملك اشياء قسمه لازم نحافظ عليها |
İşleri aceleye getirmek istemediğinizden eminim.. | Open Subtitles | انا متاكد انك لا تريد ان تفعل اشياء متهورة |
Fakat şimdi, son birkaç gündür, birşeyler görüyormuş. | TED | ولكن الآن،و في الأيام القليلة الماضية، كانت ترى اشياء |
Bir tavşan avından çok daha önemli işlerim var benim. | Open Subtitles | لدى اشياء أهم من أن أشغل نفسى بصيد الأرانب |
Ama daha ziyade uzun vadeli bir şey. Önce daha yakın hedeflere odaklanmalıyız. | Open Subtitles | لكن هناك اشياء كثيرة ، اولا يجب ان نركز اكثر على الاهداف الحالية |