Şu maskeli çocuk var ya, dediklerine göre eskiden çok yakışıklıymış. | Open Subtitles | انه يضع قناع ، انهم يقولون انه اعتاد ان يكون وسيما |
Ta ki eskiden burada hasta olan birini bulana dek. | Open Subtitles | حتّى أعثر على شخص اعتاد على أن يكون مريضاً هنا |
eski babam öyleydi eskiden ama babam hastalandığında onu yakmak zorunda kaldılar. | Open Subtitles | اعتاد ابي ان يكون الاب لكن يتوجب علي حرق ابي عندما يمرض |
derdi ki ona bir şey anlattığımda kendi gözleriyle görüyor gibi oluyormuş. | Open Subtitles | اعتاد قول ذلك عندما اصف الامور له كانت بمثابة رؤيته للأشياء بعينيه |
Babam da tuz madeninde çalışırken hep böyle insanların üstesinden gelirdi. | Open Subtitles | لقد اعتاد ابي التعامل مع مثل هذا الشي في منجم الملح |
Bu bölge eskiden yahudilerin elindeydi, sonra Japonlar sonra da Meksikalılar geldi. | Open Subtitles | هذا الحي اعتاد ان يكون يهودي ، ثم ياباني ، ثم مكسيكي |
İçeri gelip babanın eskiden çalıştığı yeri görmek ister misin? | Open Subtitles | هل تريد الدخول لترى اين كان والدك اعتاد على العمل |
Tamam, özür dilerim. Ben babamı arıyorum, eskiden orada yaşıyormuş. | Open Subtitles | أجل، آسف أنا أبحث عن أبي هو اعتاد العيش هناك |
eskiden büyükbabamın dediği gibi "Ucube gösterisini bir gördün mü görmezden gelemezsin." | Open Subtitles | كما اعتاد جدى ان يقول لا يمكنك ان تمحو رؤيتك للعرض الشاذ |
eskiden kanepesinde oturup dünyanın her yerinde net değeri yüksek hesapları hack'lermış. | Open Subtitles | من الواضح انه اعتاد الجلوس على اريكته ويخترق اعلى الحسابات المصرفية مركزاً |
eskiden olduğu gibi bir aşağılama sebebi veya bazılarının dediği gibi kutlama sebebi değil. | TED | ليس سبب للإذلال ، كما اعتاد ان يكون في الماضي, أو سبب للاحتفال ، كما يقول بعض الناس. |
İnsanlar eskiden etrafa çöplük atarlardı, emniyet kemeri takmazlardı, kamusal binalarda sigara içerlerdi. | TED | اعتاد الناس رمي النفايات في الشوارع، اعتادوا ألا يلبسوا أحزمة الأمان، اعتادوا التدخين في الأماكن العامة. |
Başka bir şirketteki bir yetkili hedef takibinde eskiden nasıl uzmanlaştığını anlatmayı sever. | TED | مدير تنفيذي في شركة أخرى يحب أن يشرح كيف اعتاد أن يكون خبيرًا في متابعة مراحل العمل. |
Bu, eskiden hedef takibinde uzmanlaşmış birisi için radikal bir değişim. | TED | هذا هو التغيير الجذري لشخص اعتاد أن يكون خبيرًا في متابعة مراحل العمل. |
Babam derdi ki Tanrı tam zamanlı çalışma ekonomisi yürütüyor. | TED | اعتاد أبي قول أن الإله يُدير اقتصاد التوظيف الكامل. |
"Hepimiz kendimizi, kayan kumların üzerinde yürürken bulacağız" derdi. | TED | اعتاد أن يقول بأننا جميعًا سنسير على رمال متحركة. |
O hep buraya gelirdi. Cesetleri görmeye. Gözlerinin içine bakar, bazen onlarla konuşurdu. | Open Subtitles | اعتاد ان يأتي الى هنا ويخلع ملابس الجثث وينظر اليهم ويفعل اشياء اخري |
Şu işe aldığın Önceden cam silen çocuğa iş verdik mi? | Open Subtitles | ذلك الطفل الذي عينته الذي اعتاد تنظيف النوافذ ألم نستأجره ؟ |
Bunu değiştirmek istemedik çünkü yıllar boyunca optimize edilegelmiş bir standart bu ve çoğu sağlık çalışanı bu tip kullanıma alışkın. | TED | لم نرد تغيير هذا، لأنه هذا المعيار الذي تم تحسينه على مدار السنين، وقد اعتاد عليه العديد من العاملين في مجال الصحة. |
sürekli düşüyorum diye abim bir ton laf ederdi hep. | Open Subtitles | اعتاد أخي السخرية منّي طيلة الوقت لأنّي كنت أقع دومًا. |
Şimdi, ayakta duruyorum açık bir havada sahilde bir palmiye ağacının altında, tam sahnenizin bir zamanlar olduğu yerde. | TED | أقف الان في الهواء الطلق، على الشاطئ تحت شجرة النخيل، في نفس الموقع الذي اعتاد المسرح أن يكون فيه. |
Bu ormanı seviyorum. Babam ben Küçükken beni buraya avlanmaya getirirdi. | Open Subtitles | أحبّ هذه الغابة، اعتاد أبي اصطحابي للصيد هُنا عندما كنتُ صبياً. |
her zaman yanlış şeyler söyleyen bir adam için hiç de fena değil. | Open Subtitles | ليس سيئاً بالنسبة لشخص اعتاد قَوْل الخطأ |
Yaşlandı biçare, artık eskisi gibi yetişemiyor. | Open Subtitles | لقد كبر المسكين، ولا يستطيع العمل كما اعتاد في السابق |
Güçlü bir adam, istediği her şeyi, istediği zaman elde etmeye alışmış. | Open Subtitles | الرجل ذو السلطة اعتاد على ان ينال مايريده فى الوقت الذى يريده |
Birisini mülk almak için kullandı ve başka... ...birisinin adına olan diğerini de mekanı işletmek için... ...mal olan yüksek faturaları ödemek için kullandı. | TED | اعتاد أحد لشراء الممتلكات، وآخر، الذي كان باسم شخص آخر، لدفع فواتير ضخمة هي تكلفة لتشغيل المركز. |
O ikisini kullanmış ve her seferinde ortalama 2,5 saat kalmış. | Open Subtitles | اعتاد تلك مترين وبقي بمتوسط ساعات سنتين ونصف في كل مرة. |