Bu anlarda, bir ikilemle yüzleştim: Onlar ölümle yüz yüzeyken, onlara öleceklerini mi söylemeliyim? Yoksa yalan söyleyip onları rahatlatmalı mıyım? | TED | مع هذا الامر, كنت اواجه معضلة هل اخبر المقبل علي الموت انه اقترب من مواجهة الموت ام اكذب عليهم لاريحهم ؟ |
Umarım ki, diğer konularda da sana yalan söylediğimi düşünmüyorsundur. | Open Subtitles | أتمني الا تعتقدي بانني كنت اكذب عليك بخصوص الاشياء الاخرى |
Dışarıdaki karılara doğruyu söylüyorum. Sana yalan söylüyorum, çünkü sen önemlisin. | Open Subtitles | عندما أطون مع العاهرات اكون صريحاً أنا اكذب عليك لأنني أهتم |
Şimdi git doğru şeyi yap ve sevdiğin kadına yalan söyle ! | Open Subtitles | إذهب الآن و قـم بالفعـل الصـائب و اكذب على الفتـاة التـي تحب |
Seni seviyorum, sana böyle bir konuda asla yalan söylemem. | Open Subtitles | انا احبك. انا لن اكذب عليكى ابدا عن شىء كهذا. |
Seni seviyorum, sana böyle bir konuda asla yalan söylemem. | Open Subtitles | انا احبك. انا لن اكذب عليكى ابدا عن شىء كهذا. |
Sadece kızlara yalan söylemeyip bana doktora da yalan söylettiniz. | Open Subtitles | لم تكذبوا على الفتيات فقط ولكنكم جعلتوني اكذب على الدكتور |
Ben de sessizleştim çünkü babam oradaydı ve ona yalan söylemezdim. | Open Subtitles | حدث هذا الشيء؟ فلا أجيبه لأني لا أستطيع أن اكذب عليه |
Deneysel bir tür ve sana yalan söylemeyeceğim, ucuz değil. | Open Subtitles | نوع من انواع التجربة , لن اكذب عليك انها غالية |
Burada olmak için Emma'ya yalan söylemek zorunda kaldığımın umarım farkındasındır. | Open Subtitles | اتمنى ان تدرك انني اضطررت ان اكذب على ايما لأكون هنا |
Yaptığım kötü bir şeydi ama sana bir daha yalan söylemeyeceğime söz veriyorum. | Open Subtitles | وكان أفسد شئ قمت به و أنا اعدك لن اكذب عليك مرة اخرى |
yalan söylediğimi biliyorsun. Ve sesi de böyle değil zaten. | Open Subtitles | انت تعرف انى اكذب, و لكن لا يبدو الامر هكذا |
Bak, sana yalan söylemeyecek ve Ekvator'un yaşam değiştiren bir tecrübe olmadığı gibi davranacağım ama bilmiyorum, belki de onu entelektüelleştirir. | Open Subtitles | انا لن اكذب عليك واتظاهر ان الاكوادور لم تكن تجربة تغيير حياة حقيقية لكن لا اعرف هذا ربما يكون تنويريا منه |
Tanrım, buradan ve tekrardan lisedeymişim gibi yalan söylemeye zorlanmaktan nefret ediyorum. | Open Subtitles | إلهي ، اكره ذلك بأنني بهذا المكان وكوني مجبرة هنا لكي اكذب |
Yemin ediyorum, eğer senin için yalan söylememi istersen, yaparım bunu. | Open Subtitles | اقسم بأنك لو اردت مني ان اكذب من اجلك سآفعل ذلك |
Beni kendileri için yalan söylemeye mecbur ettiler ve siz bana bunun için maaş ödemiyorsunuz, Bay Montgomery. | Open Subtitles | لقد جعلونى اكذب لصالحهم,وهذا ليس عملى الذى اقوم به يا سيد مونتجمرى |
Konuşurken yalan söylemeye alışıktım. | Open Subtitles | كان من السهل على الحديث من قبل, وكنت اكذب عادة |
Tamam, polise yalan söyledim, atla gezmiyordum. | Open Subtitles | جعلتنى اكذب على الشرطى هذا الصباح بشأن ركوب الجياد |
Sana asla yalan söylemedim Jean. Seni kullandım ama sana asla yalan söylemedim. Benim işim değil bu Cross, yemin ederim. | Open Subtitles | انا لم اكذب عليك ابدا , جان انا استغليتك , ولكنى لم اكذب عليك هذا ليس من طبعى , جان , اقسم لك |
Cully, hayatının geri kalanını bir yalan yüzünden hapiste geçirmek istemezsin. | Open Subtitles | كولي،أنت لا تُريدُ دُخُول السجنّ لبقية حياتكَ لما اكذب. |
Şu halime bak, yalancı oldum. Vergi için bile yalan söylemedim ben. | Open Subtitles | أنا كذبت، أنا الذي لم اكذب في حياتي قط ولا حتى على مأمور الضرائب |
yalandı. Dayanılmaz bir ıstıraba benzetmişti! | Open Subtitles | كنت اكذب , لقد قال انه كان مثل الجحيم. |