Peki, 3000 metreye kadar, oksijen konusu büyük bir problem değil. | TED | إ.ر. : حتي 3000 متر، ليس هناك مشكلة إطلاقاً مع الأكسجين. |
Sigaranın oksijen yoksunluğu ve nefes darlığına yol açmasının sebeplerinden biri budur. | TED | وهذا أحد الأسباب التي تجعل التدخين يؤدي إلى نقص الأكسجين وضيق التنفس. |
Bu toksinler aynı zamanda kandaki oksijeni yakmaya başlar ve akciğer ve böbrek gibi ana organlara giden oksijen azalır. | TED | وفي نفس الوقت فإن هذه السموم تسبب خسارة الأكسجين في الدم، ومن ثم انخفاض كميته التي تصل إلى الأعضاء الرئيسية |
Hala etten ve kandan oluşuyorsun, sonsuza kadar oksijensiz kalamazsın. | Open Subtitles | ما زلتِ دماً ولحماً لا يمكنكِ الصمود للأبد بدون الأكسجين |
Güneş ışığını ve karbondioksidi şu an ciğerlerinizi dolduran oksijene dönüştürüyorlar. | TED | إنها تحول ضوء الشمس وثاني أوكسيد الكربون إلى الأكسجين الذي يملأ رئاتكم حاليًا. |
Havadaki oksijenin çoğunluğunu üreten varlıklar. | TED | وهي الكائنات التي توفر معظم الأكسجين المتواجد في الجو. |
Bozuk bir telsizimiz ve yaklaşık dört saatlik oksijenimiz var. | Open Subtitles | لدينا جهاز إرسال مُتعطل ، وحوالي أربع ساعات من الأكسجين المُتبقي |
Yani ana tüp, ana kritik şey, buradaki oksijen besleme tüpüdür. | TED | الخزان الرئيسي، الشيء المهم هو أسطوانة غاز الأكسجين التي لدينا هنا. |
Toprak kurur kurumaz, kuru mevsimde, çatlaklar oluşur, oksijen içeri girer ve alevler çıkar ve tüm problem baştan başlar. | TED | وإذا جفت التربة ، تصبح في موسم الجفاف، وتحصل على الشقوق، يدخل الأكسجين ، وتخرج النيران وتبدأ المشكلة من جديد. |
Bu aynı bölgede benim bir yıl önce çekilmiş fotoğrafım gördüğünüz gibi oksijen maskesi ve solunum cihazına bağlıyım. | TED | وهذه صورة لي في نفس المكان .. ولكنها قبل عام وكما ترون فإني أضع قناع الأكسجين مع منظم تنفس |
-Hadi, yapalım şunu. -Her tankta 6 saatlik oksijen var. | Open Subtitles | لنبدأ العمل كل خزان منهما يحوى ستة ساعات من الأكسجين |
Genç kırmızı kan hücrelerinin %85 i nasıl oksijen taşınacağını bilmiyor. | Open Subtitles | 85بالمائة من صغار كرات الدم الحمراء لا يعرفون كيفية حمل الأكسجين |
Hasar son nöbette beyne oksijen gitmemesinden kaynaklanmış olabilir mi? | Open Subtitles | أيمكن أن يكون الضرر قد حدث لنقص الأكسجين أثناء النوبة؟ |
Hasar son nöbette beyne oksijen gitmemesinden kaynaklanmış olabilir mi? | Open Subtitles | أيمكن أن يكون الضرر قد حدث لنقص الأكسجين أثناء النوبة؟ |
oksijen seviyelerinin 90'ın altına düşmemesine özen gösterdim. Ona zarar vermek istemem. | Open Subtitles | شاهدت المعدلات تأكدت أن نسبة الأكسجين فوق 90، لا يمكن أن أؤذيه |
Hızlı hızlı nefes almaya başladı sonra oksijen tüpü olduğunu sandığı tüpe ulaştı ama o tüp pediatrinin helyum tüpüymüş. | Open Subtitles | أصيبت بنوبة خوف ثم أرادت أخذ جرعة من خزان الأكسجين واتضح فيما بعد أنه خزان لغاز الهيليوم من قسم الأطفال |
Kalp durunca, beyin oksijensiz kalmış. | Open Subtitles | عندما يتوقف القلب لا يصل الأكسجين إلى الدماغ |
Evet Dünyamızın atmosferi hacimsel olarak yüzde 20 oksijene sahip. | TED | حسنا، كما تعلمون، على أرضنا يوجد الأكسجين في الغلاف الجوي بنسبة 20 في المئة من الحجم |
Seyirci kaydırma olayını ilk kez görür ve oksijenin odadan çekildiğini duyabilirsin. | TED | يري الجمهور لأول مرة التمرير لأول مرة، يمكنك سماع الأكسجين يُسحب من الغرفة. |
Odada hava sirkülasyonu oluyor gibi görünmüyor bu yüzden yaklaşık iki saat kadar sonra oksijenimiz tükendi. | Open Subtitles | ويقومون بتجديد الهواء داخل الغرفة ، حتى.. تمكث ساعتين وينفذ بعدها الأكسجين منك |
Bu arada harika görünüyorsun. Kumarhane salonlarına verdikleri oksijenden olsa gerek. | Open Subtitles | بالتأكيد هذا بسبب كل الأكسجين الزائد الذي يضخونه إلى الكازينوهات |
Oksijenimi solumayı kes ve s..tir git defol evimden. | Open Subtitles | توقف عن استنشاق الأكسجين واخرج من منزلي إسمع |
Bu hava yüzeye çıkarken akciğeri tekrar şişirmek için kullanılır fakat şimdilik kalp atışları oksijeni muhafaza etmek için yavaşlıyor. | TED | وعند الصعود للسطح، يُستخدم هذا الهواء لإعادة نفخ الرئتين، ولكن في الوقت الحالي، يبطؤ معدل ضربات القلب للحفاظ على الأكسجين. |
Unutma, içinde oksijenle birleştirildiğinde su yapılan hidrazin var, o yüzden dikkatli ol. | Open Subtitles | ولا تنسى، إنه مملوء بالهيدرازين والذي يجتمع مع الأكسجين ليصنع المياه لذا تمهل |
Uğultulu rüzgâr ve ince oksijenli havada volkanın içine giden bir yol bulmaya çalışacaklar. | Open Subtitles | بأجواء يملأها هزيز الرياح ،وفقر الأكسجين يتمثل تحديهم بالعثور على منفذ إلى البركان بحد ذاته |
Algler ne zaman bu şekilde ürese, suyun Oksijenini tüketecek. | TED | المشكلة حينما يعيد الطحلب الإنتاج بهذا الشكل، يحرم الماء من الأكسجين. |