Ruhsal açıdan zor olduğunu biliyorum ama her şey halloldu. | Open Subtitles | أعرف بأن الأمر صعب ذهنيا، ولكن تم الاعتناء بكل شيء. |
Bundan sonrası senin için zor olacak ama bu çok kolay bir karar. | Open Subtitles | حسناً، و سيكون الأمر صعب عليك من الآن فصاعداً لكن هذا القرار سهل |
Üzgünüm, açıklaması çok zor. Bunu Doktor daha iyi yapardı. | Open Subtitles | آسفة، فشرح الأمر صعب نوعاً الدكتور يفعل هذا بشكل أفضل |
Üzgünüm, açıklaması çok zor. Bunu Doktor daha iyi yapardı. | Open Subtitles | آسفة، فشرح الأمر صعب نوعاً الدكتور يفعل هذا بشكل أفضل |
Beden doğal olarak dürtülerini takip eder ki bence bu yüzden onları kontrol etmemiz bu kadar zordur. | Open Subtitles | , الجسد يتبع دوافعه طبيعياً و هذا ما أظنه جزء مما يجعل الأمر صعب علينا للتحكم بها |
Bunun zor olduğunu biliyorum ama en azından denemelisin çünkü bazen başarabiliriz. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر صعب ولكن ما زال يمكنك المحاولة احياناً المحاولات تنجح |
- Bu kadar kısa sürede tamamlamak zor olsa gerek. | Open Subtitles | لابد من أن الأمر صعب في مثل هذه الفترة القصيرة |
O minik ellerinle oynamak senin için zor olmalı, Yamamoto. | Open Subtitles | لابد أن الأمر صعب بالنسبة لك مع يديك الصغيرتين, ياماموتو |
Çok zor gelir şimdi gurbet. Yani benim için çok zor. | Open Subtitles | . لابد أن الأمر صعب . بالتأكيد سيكون كذلك بالنسبة لي |
İki üstün zekalı sanatçı bir araya geldiğinde anlaşmak zor olabiliyor. | Open Subtitles | الأمر صعب جداً عندما يلتقي إثنان من أذكى وأعقد الفنانين معاً |
Ve inanın, kapılar kapandığında ve kameralar kapandığında, çok zor oluyor. | TED | وصدقوني، عندما تكون الأبواب مغلقة والكاميرات مطفآة، فإن الأمر صعب. |
Gerçekten zor. Bu yüzden halâ bilgiye ulaşmak için yasal olmayan yollara güvenmek zorunda kalıyoruz, sızıntılar vasıtasıyla. | TED | الأمر صعب جداً ، فيجب علينا أن نواصل اعتمادنا على .. الطرق غير الشرعية في الحصول على المعلومات ، عبر التسريبات. |
zor çünkü çoğu zaman karşı tarafın o pozisyona nasıl geldiğini anlayamıyoruz. | TED | الأمر صعب لأنه غالباً لا يمكننا الفهم بعمق كيف وصل الطرف الآخر إلى هذه المواقف. |
İnsanlar bunun duygusal olarak zor olduğunu söylüyor. | TED | يقول الناس أن الأمر صعب من الناحية العاطفية |
Peki ya, Ay evet bu biraz zor, tabii ki de, çünkü tek bir örnek var. | TED | الآن، على سطح القمر، الأمر صعب إلى حد ما بالطبع، لأن هناك هذا فقط. |
Benim için zor çünkü parayla aram hiçbir zaman iyi olmadı. | Open Subtitles | لكن الأمر صعب حقا بالنسبة لي ، فأني غير موفق بجمع المال |
- Bu çok zor. Suçlama çok ciddi. Serserinin tekisin, tanınmıyorsun. | Open Subtitles | الأمر صعب للغاية ، التهمة خطيرة و أنت مُتشرد ، غير معروف |
İyi dayanıyor. O çok güçlü. Ama bu zor oluyor. | Open Subtitles | إنها متماسكة جيدا إنها قوية مع أن الأمر صعب |
Buraya gelebilmesini isterdim fakat, bilirsin, zor... | Open Subtitles | كنت أحبَ الأمر عندما كان يأتي إلى إلى هنا لكن، كما تعلمين، الأمر صعب |
Senin için zor olacak ama, bundan böyle sana kurallar koyacağım. | Open Subtitles | أعلم أن الأمر صعب عليكِ لكن إذا أردت البقاء هنا فهناك مجموعة من القوانين |
Hayır, zordur, telefonlar... zaman dilimleri ve kötü zamanlamalar. | Open Subtitles | لا الأمر صعب , الهاتف اختلاف التوقيت و موعد النوم |
Şu an için biraz zorlanıyor gibi görünüyorsun. | Open Subtitles | حسناً، في هذه اللحظة يبدو كأنكِ تجدين الأمر صعب |