Biliyorsun, eğer seks hayatında bir sorun varsa bunu karınla konuşmaya değer. | Open Subtitles | إذا كنت تعاني من مشكلة في السرير الأمر يستحق مناقشة مع زوجتك |
Ama diğer kurbanların da kulaklık takıp takmadığına bakmaya değer. | Open Subtitles | لكن الأمر يستحق التحقق إن كانوا الضحايا يضعون سماعات الرأس |
Hayalinizi gerçekleştirmek için bazı riskler almanız gerekiyorsa bence buna değer ve çocuklarıma anlatmak istediğim hikâye de budur. | Open Subtitles | إن كان هنالك خطر يتماشى مع تحقيق حلم أظن أن الأمر يستحق المخاطرة, وهذا ما أريد أن أقوله لأولادي |
2 yılı almak için iki katman aldılar ama değdi. | Open Subtitles | لقد إستلزم إنتزاع طبقتين لنزع سنتين، لكن الأمر يستحق ذلك. |
Bence değmez, ama yaşamadan bilemezsin, değil mi? | Open Subtitles | و زوجدته عرضت عليّ 3000 دولار إلا يبدو الأمر يستحق العناء لكن أظن بأنك كنت هناك؟ |
Bütün bunlara değerdi çünkü önemli bir sonuca varmıştık. | TED | ولكن الأمر يستحق ذلك لأن تحاليلنا كشفت شيء خطير |
Ama doğru adamı bulmuşsan, onların hepsini görmezden gelmeye değer. | Open Subtitles | ،لكن من أجل الرجل المناسب فإنّ الأمر يستحق التغاضي عنها |
Evet ve eğer katili yakalamama yardım edecekse bu riske girmeye değer. | Open Subtitles | ,صحيح، إن كان سيساعدني على القبض عليه . إذن الأمر يستحق المخاطرة |
Ne zaman ve nasıl olduğunu bilemezsiniz, ama denemeye değer. | TED | لا تستطيع أن تعرف متى أو أين أوكيف لكن الأمر يستحق المحاولة. |
Bunun gerçekten zahmete değer olduğunu düşündüm. Bütün arkadaşlarıma en sevdikleri | TED | وبالتالي فكرت أن الأمر يستحق العناء . وهكذا بدأت أطلب من كل أصدقائي، |
MS: Şimdi, teşvikten yana birisi var mı bakalım, bunun denemeye değer olduğunu düşünen biri, | TED | مايكل: الآن، لنرى اذا كان هناك شخص مؤيد، يعتقد أن الأمر يستحق التجربة. |
En başa döndük ve bunu nasıl öğrencilerin "dikkat bütçelerinin" birazını harcamalarına değer yapabileceğimizi düşünmeye başladık. | TED | لذلك عدنا إلى لوحة الرسم وفكرنا كيف نجعل الأمر يستحق أن يمنح الطلاب بعض انتباههم لتعليمهم. |
Senden bunu duymak için hapiste olmaya değer. | Open Subtitles | إن لى قلباً يا ريت أتعلمين، الأمر يستحق أن أكون في السجن لأسمع منك هذا |
Sonra da düşünmeye başlıyorlar, "Bunlara katlanmaya değer mi, tüm bunlara..." | Open Subtitles | و بدأو بالتسائل هل الأمر يستحق كل هذا؟ هل |
Sence bu iş risk almaya değer mi? | Open Subtitles | هل تعتقد حقاً بأن هذا الأمر يستحق المخاطرة؟ |
Sence £700 için bu riske değer mi? | Open Subtitles | تعتقد أن الأمر يستحق المخاطرة من أجل 700 جنيه ؟ |
Demek istediğim, doğru olduğunu öğrenmek için beklemeye değer. | Open Subtitles | أنا فقط أقول أن الأمر يستحق الإنتظار لمعرفة الأمر الصحيح |
değdi ama değil mi, gerçek mutluluğa bir şans için? | Open Subtitles | كان الأمر يستحق ذلك,أليس كذلك فرصة للحصول على السعادة الحقيقية؟ |
Sanırım birkaç yüz pound için uğraşmaya değmez diyorsunuz. | Open Subtitles | وأنى اظن ان الأمر يستحق وانت تذهب بعيدا عنه من اجل حفنة جنيهات. |
"Buna değerdi senin yanında olmak için". | Open Subtitles | لقد كان الأمر يستحق ذلك لأكون قريباً منكِ |
- Umarım buna değmiştir. - Senin umduğundan da fazla değdi. | Open Subtitles | ــ الأمر يستحق العناء ــ أكثر من هذا أنت تعلم |
Teşekkür ederim. Madem patronun bir uçak yolculuğuna ve bir otel odasına değdiğini düşünüyor. | Open Subtitles | أذا كان رئيسك يرى أن الأمر يستحق أن يتحمل تذكرة الطائرة وغرفة الفندق |
Elimden gelenin en iyisini yapıp burada kaldığıma değmesini sağlayacak bir şeyler bulacağım | Open Subtitles | وأنا سأفعل المستحيل لأتأكد من إيجادي لشئ لجعل الأمر يستحق فترتي إنه لكتاب القصاصات خاصتي |
Evet, hala buna değip değmeyeceğine karar veremedim. | Open Subtitles | أجل, و مازلت أقرر سواء كان الأمر يستحق هذا أم لا |
İşin aslı, düşünüyordum da, buna değip değmeyeceğini bilmiyorum. | Open Subtitles | فالحقيقة كنت أفكر، لا أعلم إن كان الأمر يستحق |