Buna karşılık, savcının üzerindeki nüfuzunu kullanıp suçlamaları geri aldıracaksın. | Open Subtitles | وبالمثل, سوف تستخدمين تأثيرك على القاضي حتى تسقطي التهم حسنا.. |
Amerikan şirketlerine karşı yapılan çocuk istismarı suçlamaları orantısız olmaya başladı. | Open Subtitles | التهم باستغلال الاطفال ضد الشركات الأميركية قد تمت المبالغة فيها كثيرا |
Gittes'in bunu bildiğini ve hafta boyunca asılsız suçlamalar yaptığını söyledi. | Open Subtitles | وهو يقول بأن جيتس يعرف ذلك، وذلك يجعله يرمي التهم جزافاً. |
Efendim, istediğiniz şey mümkün değil. Ajan Bauer'a yönelik suçlamalar ciddi. | Open Subtitles | سيدى ما تطلبه منى غير محتمل التهم الموجهه اليه جاده تماماً |
Sayın Yargıç, Bölge Savcılığı'yla görüştüm. Savcılık, tüm suçlamaların düşürülmesini talep ediyor. | Open Subtitles | سيادتك , لقد تحدثت مع النائب العام الولاية ترغب بإسقاط كافة التهم |
- Kesin şunu bu korkunç yalan suçlamalardan... beni suçsuz bulma... cesaretini göstermenizdir. | Open Subtitles | ان يكون لديكم الشجاعة , لتجدوني بريئة من هذه التهم المريعة الغير صحيحة |
Hayır, ama ona, oğluna karşı yapılan suçlamaları düşürebilecek çok güçlü arkadaşlar kazandırıyor. | Open Subtitles | لا، لَكنَّه يَعطيه بَعْض الأصدقاءِ الأقوياءِ جداً، الذي قرّرَ إسقاط التهم ضدّ إبنِه. |
David' e yapılan suçlamaları düşürmedikten sonra, kötülüğü onun içersinden çıkartamazsın. | Open Subtitles | هل يمكنك اخراج ذلك الشئ منه اذا اسقط التهم الموجهة لديفيد |
Vicdanımın rahatlığı ve Tanrı ile barışmak için tüm suçlamaları kabul ediyorum. | Open Subtitles | من أجل أراحة ضميري تجاه الالهة أقـًـر وأعترف بكل التهم الموجهة ضدي |
Kefaletinizi ödeyeceğiz ve avukatlarımız sonunda suçlamaları düşürebilecek. Teşekkür ederim. | Open Subtitles | سندفع كفالتك ويستطيع محامونا إسقاط التهم ضدك في النهاية، شكراً |
Ele alınan konu sanığın bütün suçlamaları kabul etmek istemesi savcılığın istisnai durum tespitine dayanarak idam cezası talebidir. | Open Subtitles | المسألة المطروحة هي فرض العقوبه عملاً بقرار المدعى عليه للإعتراف بالذنب في جميع التهم الموجه إليه في لائحة الإتهامات |
Üç hafta boyunca bendeydi. Daha sonra annesine yapılan suçlamalar düşürüldü. | Open Subtitles | بقي معي لثلاثة أيام و من ثم أسقطت التهم عن أمه |
Tüm suçlamalar düşürüldü. Sağlık masraflarını sınır dışı edilene kadar devlet karşılayacak. | Open Subtitles | كل التهم سقطت و الحكومة سوف تدفع تكاليف العلاج حتى تستعيد عافيتك |
Ayrıca diğer suçlamalar da var ama sürprizi neden mahvedeyim ki? | Open Subtitles | أتعلم، هناك سلسلة من التهم الأخرى ولكن لمَ أفسد عليك المفاجأه؟ |
Bugün bu suçlamalar dolayısıyla duruşmaya gidilip gidilmeyeceğine karar verilecek. | Open Subtitles | نحن هنا اليوم لنقرر ما إن كنّا سنتهمه بهذه التهم. |
Doğrusunu istersen umursadığım tek şey aleyhime yapılan suçlamaların düşüp düşmeyeceği. | Open Subtitles | لأكون صادقة، جل ما يهمني هو ما إذا كانت التهم ضدي ستسقط |
Amy Dudley intihar etti ve Robert tüm suçlamalardan beraat etti. | Open Subtitles | بأن ايمي دادلي انتحرت وان روبرت قد برأ من كل التهم |
Eğer barmenlik işine geri dönmek istiyorsan suçlama yapmaya devam et bakalım. | Open Subtitles | إن كنتِ تريدين أن تعودي لكونكِ نادلة استمري في إلقاء هذه التهم |
Ortalıkta dolanan şu suçlamalara karşı daha dikkatli olun çocuklar. | Open Subtitles | يجب أن تتوخوا الحذر يافتية في توجيهكم لمثل هذه التهم |
Ülke güvenliğini tehlikeye atacak davranışlarda bulunmaktan hakkınızda ayrı ayrı dava açılmış ve suçlu olduğunuza hükmedilmiştir 5 No'lu Olağanüstühal Mahkemesi Glendale Bölgesi polis merkezince Yüzbaşı Edward Rubin, duruşma başkanı, 24 mayıs tarihli duruşma | Open Subtitles | أنتم مذنبون بتهمة التآمر وتهديد الأمن القومي تنفذ التهم صدر واُفهم علناً |
- Temyizle çıktı. Ve yeni suçlamalarla karşı karşıya. | Open Subtitles | انه ينتظر محاكمتة بالحقيقة تحت التهم الجديدة |
Henüz paçanı kurtarmadın. suç ortaklığı yapmış olabilirsin. | Open Subtitles | أنت لست خارج الغابة لحد الآن بقدر الإمكان التهم المساعدة، حسنا؟ |
Aslına bakarsanız, delil yetersizliğinden suçlamayı düşürdük. | Open Subtitles | وفي الحقيقة نحن أسقطنا التهم بسبب نقص الأدلة |
Eğer beni bu suçlardan beraat ettirirseniz şerifliğe aday olacağım. | Open Subtitles | وإذا برئتونى من تلك التهم , سأرشح نفسى لمنصب المأمور. |
- Casusluk ve bombalama suçları, ölümle cezalandırılır. | Open Subtitles | التهم الموجهة لك من تجسس وتفجير عقوبتها الموت. |
Hastaneye ya da Miskatonic üniversitesi laboratuarlarına ait herhangi bir malzeme bu izinsiz girişimde kullanılacak olursa adli suçlamada bulunulacaktır. | Open Subtitles | إذا أيّ أجهزة مِنْ مستشفى أَو مختبرات جامعة ميسكاتونيك كَانتْ تشترك في أيّ من هذا النشاط الاجرامي و التهم قد تضغط عليك |
- Size gerçeğe inanmazsınız demiştim. Ödeme makbuzlarını köpek yedi. | Open Subtitles | أخبرتك أنك لن تصدقي الحقيقة الكلب التهم شيكات راتبك |