Sizden kötü alışkanlıklar geçti. Adamlarını bu pis yerden çıkart. | Open Subtitles | لقد اكتسبت بعض العادات السيئة منك اخرج برجالك من هنا |
Fakat bazen arkadaşlar seni tehlikeli yollara götürebilir ve kötü alışkanlıklar öğretebilirler. | Open Subtitles | لكن أحياناً الاصدقاء يمكن ان يقودوك الى مسارات خطيرة ويعلمك العادات السيئة |
Arkana yaslan, eski alışkanlıklardan uzak dur, aynı insanlardan. | Open Subtitles | أكبح زمامي، أبتعد عن العادات القديمة ونفس الناس |
Bu alışkanlıkları daha acısını bile hissetmeyecekleri bir zamanda çocuklara öğretebilirsin. | TED | يجب تعليم هذه العادات للاطفال الصغار حينما يمكن تعليمهم ذلك بسلاسة |
Bu sadece sert dini fetvalarla kabul edilmiş ve kadınlara empoze edilmiş bir gelenek ve görenekti. | TED | لقد كان ذلك فقط جزءا من العادات والتقاليد والتي تكرسّت بالفتاوى الدينية الصارمة وطُبقّت على النساء. |
Bu yüzden beynimiz her gün yaptığımız işleri alışkanlık olarak kodlar, böylelikle yeni şeyler öğrenmek için boşluk açar. | TED | ولهذا يعمد عقلنا إلى برمجة الأمور اليومية في خانة العادات لنتيح المجال أمام تعلم أمور جديدة. |
Kaybolan alışkanlıkların en güzeli için bile zamanları vardı: Serenat. | Open Subtitles | و حتى أجمل العادات التى اختفت اكانت لألحان الغرامية |
gelenekler ve bayramlar tüm kültürler için önemlidir ama bir dönemdeki kahraman, tarihi bilgimiz genişledikçe ve değerlerimiz geliştikçe gelecek dönemin haini olabilir. | TED | العادات والأعياد مهمة لكل الثقافات، لكن بطل حقبة ما قد يصبح الشرير في أخرى مع توسّع معرفتنا بالتاريخ وتطوّر مبادئنا. |
İşte, iş anlamında tüm yaptığın, Pennsylvania'da kömürle çalışan bir bok çukurunda lav dürtmek olunca bazı kötü alışkanlıklar ediniyorsun. | Open Subtitles | اسمع، عندما كلكم تكافحون من أجل حياة هي وخرة لهب في مسحوق فحم بنسلفانيا الأخرق انت طورت بعض العادات السيئة |
Sanıyorum davranış bilimciler size söyleyecektir. Değiştirilmesi en zor olan alışkanlıklar hayatın ilk evresinde öğrendiklerinizdir. | TED | أعتقد ان علماء السلوك سوف يخبرونكم أن من الصعب تغيير العادات التي اكتسبتموها في مرحلة مبكرة من العمر. |
Bu alışkanlıklar, bütün kadınları ezip korkutuyor, hayatta kalmaları için erkeklere bağımlı hâle getiriyor ve bu, erkek egemen sistemin devam etmesine sebep oluyor. | TED | إذن كل هذه العادات مجتمعة تحطم المرأة، تملؤها بالخوف وتجعلها معتمدة بالكلية على الرجل من أجل نجاتها، وهذا ما يسمح لنظام قوة الرجل بالاستمرار. |
Ve elbette alışkanlıklar mimari tarafından zorla kabul ettiriliyor. | TED | وبالطبع العادات تفرضها الهندسة المعمارية. |
- Bir ay oldu bile. - Bruce, eski alışkanlıklar zor kaybolur, biliyorsun. | Open Subtitles | لقد انقضى عام باكملة بروس , لا يمكنك محو العادات القديمة بسهولة |
Öğretmenin işi öğrencide iyi alışkanlık geliştirmek ve kötü alışkanlıklardan kurtarmaktır. | Open Subtitles | دعيني أوضحك لك شيئاً عن التعليم. مهمة المعلم أن هي أخراج العادات الطيبة في التلميذ والتخلص من العادات السئية. |
Yani, davranışlarımızı düzeltmeye çalışıyoruz, ...ama kötü alışkanlıklardan zor vazgeçilir. | Open Subtitles | أَعْني، أننا نحاول أن نغير من تصرفاتنا لا كن العادات السيئة صعبة التغيير |
Büyük kuruluşlar ve markalar bu sosyal normları değiştirebilir ve bu gibi inatçı alışkanlıkları değiştirebilirler. | TED | الشركات الكبرى والعلامات التجارية يمكنها تغيير وتبديل تلك السلوكيات الاجتماعية وعمل فرق في هذه العادات الراسخة. |
Araştırma ayrıca bunun kötü alışkanlıkları artırdığını da gösteriyor. | TED | وأظهر كذلك أن هذا يُرَبي العادات السيئة. |
gelenek kalıcılığın illüzyonundan ibarettir. | Open Subtitles | العادات هي عبارة عن وهم لأستمرار الأشياء الخاطئة |
Yani, merak ettiğimiz zaman eski, korku esaslı, tepkili alışkanlık biçimlerimizin dışına çıkarız ve var olmaya adım atarız. | TED | وبعبارة أخرى، عندما يستحوذُ علينا الفضول، نستغني عن أنماط العادات القديمة المتحجرة القائمة على الخوف، ونخطو إلى حيز الوجود. |
Bir daha söylüyorum, eski alışkanlıkların zor kaybolduğunu anlıyorum ama eğer herkes atmak yerine nazikçe yanına gelip çöp kovasına atsa asla... | Open Subtitles | مرّةً أخرى .. أتفهم أن العادات القديمة من الصعب أن تندثر ولكن لو تكرّمتم إمشوا إلى القمامة |
Romanda, toplumsal gelenekler ve sömürge tarihini de dahil ederek kendi Hindistan yerlisinin kültürünü sorguluyor. | TED | في الرواية، تناقش ثقافة مسقط رأسها الهند، بما في ذلك العادات الاجتماعية هناك والتاريخ الاستعماري. |
Sadece bilgilenir ve basit bir kaç alışkanlığı değiştirebilirseniz, bu dünya, hepimizin yaşayabileceği dünya olur. | TED | وإذا أصبحت أكثر إدراكًا قليلًا وبدأت بتغيير بعض العادات البسيطة، فسيكون هذا هو العالم الذي نعيش فيه جميعا. |
Ne demişler iyi alışkanlıklarından asla vazgeçmemelisin. | Open Subtitles | الشيءهو.. يجب أن لا تتخلي عن العادات الجييدة أبداً. |
O işe yaramaz annenden kapabileceğin tüm huylar bunlar. | Open Subtitles | من كلّ تلك العادات التى يُمكنكِ تعلمّها ولتحسنى من نفسكِ فى ظلّ عدم وجود أم صالحة |
Birazdan, geleneksel tören ve kıyafetle Prens resmi olarak tacını takacak. | Open Subtitles | خلال لحظات قليلة، سيتم تتويج الأمير طبقاً للطقوس التقليدية و العادات |
Eğer bu kötü alışkanlıklara devam edersen asla istediğin hayata sahip olamayacaksın. | Open Subtitles | حسناً, لن تحظي بالحياة التي تريدينها إذا إستمريتي على هذه العادات السيئة. |
Ben de 13 yıl boyunca bu kısıtlayıcı gelenekleri bizzat yaşadım. Taa ki partnerim Tuhin'le bir tartışmam regl ile ilgili algılarımı değiştirene kadar... | TED | و قد تابعت دينياً جميع هذه العادات المقيدة لفترة 13 سنة، حتى غيرت مناقشة مع شريكي، توهين، تصوري عن الحيض بشكل نهائي، |
Kimsenin alışkanlıklarına, eğilimlerine ya da yaşadıklarına şaşırmıyorum artık. | Open Subtitles | ومع شخص تجاوز المفاجأة من تلك العادات أو ما تؤول إليه الأحداث |
Kalbinizin sivil alışkanlıklarını teşvik etmek için kendi yollarınızı bulun. | TED | اعثروا على طرقكم الخاصة لبناء العادات المدنية للقلب. |