Bedenden tiksindiğimi biliyorsun. - Biz Merteuil ailesi ter dökmeyiz. | Open Subtitles | و أنت تعرف أني لا أحبه فأنا لا أحب العرق |
Bu eve on yıl ter akıttım, böyle mi teşekkür ediyorsun? | Open Subtitles | وضعت 10 سنوات من العرق في هذا البيت وهذا هو شكري؟ |
Ama bu farklılık cinsiyet ya da ırk ile kısıtlanmamalı. | TED | لكن التنوع لا يجب أن يكون في الجنس أو العرق |
Açık konuşmak gerekirse, büyürken okulda ırk birkaç kez ortaya çıktı. | TED | ولكي نكون منصفين، فالنقاشات حول العرق أُثيرَت بِضعَ المرات في المدرسة. |
Önünüzdeki tabelalar bu seans boyunca temsil edeceğiniz ırkı gösteriyor. | Open Subtitles | اللافتات المربوطة حول أعناقكم تمثل العرق الذي ستكونون عليه اليوم. |
Biraz alın teri ve çalışmayla üstesinden gelinmeyecek sorun yoktur. | Open Subtitles | هناك بعض المشاكل لاتحل الا بقليل من العرق والعمل الشاق |
Soğuk ter, titreyen eller bana pek katilmişsin izlenimi vermiyorsun. | Open Subtitles | بين العرق الشديد و الأيدي المرتعشة لا تبدو لي كقاتل |
Karanlığın içinde, etrafımdan geçen ter içindeki insanların bana değdiklerini hissedebiliyorum fakat daha fazlasını göremiyorum. | TED | أستطيع أن أشعر بالأجساد التي تفوح منها رائحة العرق تمر بجانبي في الظلمة، لا أستطيع رؤية أكثر من ذلك. |
Gerçek dediğin, acı çekmek, ter dökmek... faturaları ödemek ve artık sevmediğin bir kadınla sevişmektir. | Open Subtitles | الحقيقة هى الألم و العرق دفع الفواتير و ممارسة الحب مع امرأة لم تعد تحبها |
Gerçek dediğin, acı çekmek, ter dökmek... faturaları ödemek ve artık sevmediğin bir kadınla sevişmektir. | Open Subtitles | الحقيقة هى الألم و العرق دفع الفواتير و ممارسة الحب مع امرأة لم تعد تحبها |
Neden o zamanlar kan ter içinde kaçıp, köşene saklanmadın? | Open Subtitles | لماذا لم يظهر العرق البارد والإنكماش في الأركان وقتها؟ |
"Zar zor nefes alıyordum ve ter içinde uyanıyordum." | Open Subtitles | ثم تتثاقل أنفاسى وأصحو لأجد نفسى غارقة فى العرق البارد |
Anlamadıklarını düşünüyorum, çünkü ırk denen şeyin bir uydurmaca olduğunun farkında değiller. | Open Subtitles | لا أعتقد أنهم تفَهموا لأنهم لا يدّركون أن العرق مجرد أمر وهمي |
Örneğin, ayrıcalığı olan insanlarla ırk hakkında sohbetlere başladı. | TED | على سبيل المثال، البدأ بمحادثة مع اصحاب الامتيازات عن العرق. |
çünkü ayrıcalık hakkında konuşmadan ırk hakkında konuşamazsınız. | TED | لأنه لايمكنك الكلام عن العرق من دون الكلام عن الإمتيازات. |
Tüm bu zaman boyunca asla, doğru duydunuz, asla bir hastasına cinsiyet, ırk veya etnik kökenini sormak zorunda kalmamıştı. | TED | وفي كل هذا الوقت، وأنا أقصد أبداً لم تطلب من زبون جنسه، أو العرق. |
İnsan ırkı eğer tek bir birey olsaydı bugün henüz 10 yaşında olurdu. | TED | وإذا كان العرق البشري عبارة عن فرد واحد فقط، فسيكون عمره 10 سنوات فقط اليوم. |
Bu Ter-sün'ler teri çekmede çok iyi ama koku konusunda bir halta yaramaz. | Open Subtitles | مُوقِفْى العرق هؤلاء جيدة في استيعاب العرق، لكنها لا تفعل أي شيء للنتانة. |
- Burası berbat kokuyor. - terli ayak ve yağlı saç. | Open Subtitles | هناك رائحة كريهة هنا أقدام تتسبب من العرق , والشعر ملوث |
terleme de, insan içinde pek hoş karşılanmayan bu etkilerden biri... | Open Subtitles | العرق من أبرز آثارها غير المقبولة اجتماعياً. |
Birçok cephede savaşıyoruz... kısırlığa bir çözüm ararken... melezleri ve insan ırkının... sonunu getirmeye çalışan bir teröristi durdurmaya çalışıyoruz. | Open Subtitles | نقاتل على جبهات عدة باحثين عن دواء للعقم بينما نتسابق لردع نشاط المهجّنة ومسلح شرس يستغلها للقضاء على العرق البشري |
İkimiz de reziliz, üstün canlılarız insan ırkını araştırıyor olmamız lazımdı bir kaç pilicin peşinden koşmamamız lazım. | Open Subtitles | أنت وأنا مثيرون للشفقة نحن كائنات متفوقة، نحن من المفترض علينا أن ندرس العرق البشري ليس النواح على بضعة فتيات |
Sonuçta, ırkın tüm tıpta çok etkili bir faktör olduğunu buldum. | TED | اكتشفت أن العرق يمتد عميقاً في كل الممارسات الطبية |
Kobalt Vadisindeki damar da inceliyor. | Open Subtitles | وذلك العرق اللذي في كوبلات يبدو أنه سينضب ايضا |
Evet... İki tane beyaz ırklı. Şapkalı olanına bir bak. | Open Subtitles | أجل ، رجلان من العرق القوقازي تفحص الذي يضع القبعة |
Adam öldürme, sulh hâkimine saldırı, beyaz bir bakireye tecavüz siyah ırktan reşit olmayan bir kıza tecavüz yolcularını soymak için bir treni raydan çıkarma... | Open Subtitles | القتل والاعتداء على قاضي المصالحة اغتصاب عذراء من العرق الأبيض, اغتصاب قاصر من العرق الأسود |
Ve din, etnik ve ulusal hiç bir ayrım olmadan gidebileceğiz. | Open Subtitles | وسنبتعد عن رؤية أنفسنا منقسمين في الدين أو العرق أو الجنسية |
Aşk kalbini yarışa soksun. | Open Subtitles | الحب يجعل العرق القلب الخاص بك. |
Arkadan uğursuz bir müzik çalıyor, cerrahın yüzünden dökülen boncuk boncuk terler. | TED | موسيقى حزينة تشتغل في الخلفية قطرات من العرق تنزل من وجه الجراح |