fırtına kapakları kapandı. Görülür bir aktivite yok. 40'da tut. | Open Subtitles | أغلقت مصاريع العواصف لانشاط مرئئ ابقيه على بعد 40 مترأ |
~Sevgilim fırtına koparmadan gelemez... ~...ve ben bundan nefret ederim. | Open Subtitles | حبيبي الجميل لا يأتي إلا مع العواصف وأنا أكره ذلك |
Bu tip fırtınalar 24 saatte 30 santimetre yağmur bırakabilir. | Open Subtitles | مثل هذه العواصف قد تفرج عن 12 إنش من الأمطار |
Görülmemiş büyüklükte fırtınalar, su altında kalan şehirler, yerle bir eden büyük yangınlar, dalgalarda kaybolup giden binlerce göçmen. | TED | فهناك العواصف الشديدة، وغرق المدن، وحرائق ضخمة تهدد بالتهامهم، والآلاف من المهاجرين يختفون تحت الأمواج. |
Daha şimdi Kadimlerin bu fırtınaları her 20, 30 yılda yaşadığını söyledin. | Open Subtitles | قلت لتوّك أن القدماء واجهوا هذه العواصف كل 20 أو 30 عامًا |
Bu yüzden bu fırtınaların hareketlerini güneşte ilk oluştuklarında analiz etmek ve aynı zamanda tahmin etmek için bilgisayar simülasyonları kullanıyorum. | TED | ولذا ما أقوم به هو استخدام المحاكات الحاسوبية لكي أتمكن من تحليل والتنبؤ بسلوك تلك العواصف بمجرد نشأتهم على سطح الشمس. |
Bu yılların çoğunda fırtına öncesi 9-12 günlük bir durgunluk olmuş. | Open Subtitles | في معظم السنوات يسود السكون بين تسعة وعشرة أيام قبل العواصف. |
fırtına kilerinde biraz konserve yiyeceğim var, belki bir şişe şarap bile vardır. | Open Subtitles | . . هناك بعض الطعام المعلب في مخزن العواصف و ربما زجاجة نبيذ |
Bir tür manyetik fırtına bu gezegenin uydularının çekim kuvvetiyle savaşıyor. | Open Subtitles | نوع من انواع العواصف المغناطيسية تحارب الجاذبية على قمر هذا الكوكب |
O sırt çantası oraya nasıl geldiyse, fırtına dalgası yüzünden gelmedi. | Open Subtitles | لكن كيف وصلت الحقيبة إلى هناك، فلم يكن بسبب ركام العواصف. |
Kuzey Atlantik'teki tropik fırtınalar kayıtların başlangıcından beri hiç bu kadar fazla görülmemişti. | TED | وكان هناك كثير من العواصف المدارية فى شمال الأطلنطى أكثر مما سبق , منذ بدأ عمليات التسجيل الجوية |
Ve daha çok başlardan itibaren bu fırtınalar varlıklarını hissettirmeye başladılar. | TED | و مبكراً بدأت تلك العواصف فى إعلان وجودها |
Bu fırtınalar, şok dalgaları, elektromanyetizma. | Open Subtitles | كل العواصف التي ترسل موجات كهرومغناطيسية |
Arada bir geri gelir Japonya'daki şu fırtınalar gibi. | Open Subtitles | على مرات متباعده يأتى مثل تلك العواصف فى اليابان كما تعرف |
Dünyanın bu bölümündeki kar fırtınaları, senin bölümündeki kar fırtınalarına hiç benzemez. | Open Subtitles | العواصف الشتوية بهذا الجزء من العالم ليست كمثيلاتها بأي جزء فى العالم |
Ancak Mars'taki toz fırtınaları etkileyici derecede küçük bir ölçekte olabilir. | Open Subtitles | لكن العواصف الترابية على المريخ قد تكون مدهشة على نطاق أصغر |
Sıvı metandan oluşan gölleri ve kendine has büyük fırtınaları. | Open Subtitles | به بحيرات من ميثانٍ سائل وطِرازه الغريب من العواصف العملاقة |
Sonuçların ilk sırasında, okyanus merkezli fırtınaların güçlenmesi var. | TED | أول نوع من العواقب: أضحت العواصف المعتمدة على المحيطات أقوى. |
Onların başardıkları, entellektüel ve bilimsel olarak, olağanüstü, fırtınalardan sağ salim çıkmaya çalıştığımız bu zamanda o kadar önemliler ki. | TED | ان انجازاتهم .. الفكرية والعلمية مذهلة جداً وهي هامة جداً لهذه الاوقات التي نمر بها التي تضربنا فيها العواصف |
fırtınadan, dev dalgalardan ve deniz ürünlerinin tehlikeli bir türünden kurtulduk. | Open Subtitles | نجونا من العواصف والموجات الجارفة، ومن نوعٍ خبيث من المأكولات البحريّة. |
kasırga çıkınca yapılan en büyük hata pencereleri açıkta bırakmaktır. | Open Subtitles | أكبر خطأ يرتكبونه في العواصف ترك النوافذ مكشوفة |
Olası diğer bir istikamet Havai idi. Fakat mevsim yüzünden, kaptan şiddetli fırtınalara yakalanacaklarından korkuyordu. | TED | كانت هاواي وجهة اأخرى نظراً لحلول الموسم, كان الكابتن متخوفاً من أن تصيبهم العواصف الشديدة |
Tipi ve kar fırtınası başladığında, planladığımız gibi devam edeceğiz. | Open Subtitles | عندما تهب العواصف الثلجية سنتابع طريقنا مثل الخطة |
Deniz kabarıp yükseliyor, fırtınayı ortalığa salıyor. | Open Subtitles | وارتفعي أيتها الأمواج وهبي أيتها العواصف |
Kuzeyde fırtınanın belirtilerini görebilirdiniz gittikçe yaklaşıyordu ve dövüşün organizatörleri için dövüşü fırtınadan çıkmadan önce yapmak çok önemliydi. | Open Subtitles | ' حتى الشمال كان الخفقان من العواصف ، وكان من المهم المروجين |
Bunu yaptığımda araştırmalarım, aslında güneş fırtınalarının kendine özgü bir şekle sahip olduğunu ve güneşten uzaklaştıkça bu şeklin değiştiğini gösteriyor. | TED | ونتيجة لذلك فقد أظهر بحثي، أن العواصف الشمسية لها شكل عام، وهذا الشكل يتطور كلما تحركت تلك العواصف بعيدًا عن الشمس. |
Bu nedenle fırtınalarla mücadele ederek... kurtlarla dövüşerek, bunlaraı yaparken... kuzey ışıkları nedeniyle gözlerimi kısmak zorunda kalarak Laponya'ya ilerledim! | Open Subtitles | فزحفت نحو هذا المكان البعيد عبر العواصف الثلجية وتصارعت مع الذئاب بالطريق أنظر لطريقي وأنا مغمض العين بسبب أضواء الشمال |
Daha önce böyle değildi tam tersine deniz feneri bakıcılarına fırtınalarda yardım ederdi. | Open Subtitles | لم يسبق له الخوض في هذه الأمور من قبل على العكس تماماً تحدّي العواصف كما ساعد مراقبوا الفنار |
52 milyon nüfuslu Ukrayna yerel saatle 04:00 civarında ülkeyi vuran felaket boyutlarındaki bir dizi yıldırım fırtınasının ardından bu gece neredeyse tamamen karanlığa gömüldü. | Open Subtitles | أوكرانيا، الدولة ذات ال 52 مليون نسمة تعيش اليوم في ظلام تام بعد سلسلة من العواصف البرقية المخيفة |