O benim Sevgili oğlum. Zekâ özürlü. Ve bazen hata yapabiliyor. | Open Subtitles | إنه إبني الغالي صادف أنه متبلد العقل , أحياناً يرتكب الأخطاء |
Sevgili küçük köpeğinizle ilgili polisten bir haber var mı? | Open Subtitles | أي أخبار من الشرطه عن كلبك الصغير الغالي ؟ |
Sadece 500.000 dolara mâl olurdu, ama en azından değerli lambana sahip olurdun. | Open Subtitles | سيكلّفك هذا 500 ألف دولار فقط ولكن على الأقل ستحصل على مصباحك الغالي |
Bu şirket ve değerli CEO'sunu korumak için bişeyler yapacağınızı düşünüyorum. | Open Subtitles | أعتقد أنك ستفعل أي شيء لتحمي الشركة ورئيس مجلس إدارتها الغالي |
Daha sonra şu pahalı puro kulübüne gideriz. Hepsi benden. | Open Subtitles | و بعد ذلك سنذهب إلى نادي السيجار الغالي على حسابي |
Senin nefesi kokan oğlun da, o pek kıymetli torbanda delik açmış. | Open Subtitles | وولدكم كريه الرائحة أحدث ثقبًا في غطائكِ الغالي محاولًا ثقب غطاء إبنتي |
Eski kemiklerden iyidir, kıymetlimis. | Open Subtitles | أفضل من تناول العظام الجافة، أيُّها الغالي |
Evet, kıymetlim. Yalancı. | Open Subtitles | نعم الغالي يخدع |
Sevgili Tanrım, lütfen benim başıma da bu gelmesin intihar edebileceğimi sanmıyorum. | Open Subtitles | ' الغالي الله، رجاء تأكد هذا أبدا لا يحدث لي، ' أنا لا أعتقد أنا يمكن أن أعالج إنتحار. |
Sevgili Jack,... ..Hava Kuvvetlerinden bir yüzbaşıyla tanıştım. | Open Subtitles | الغالي جاك قابلت قائد القوة الجوية وقعت في حبّه أريد الطلاق للزواج منه |
Sevgili Tanrım neden çocuklarımın ölmesini istiyorsun ? | Open Subtitles | إلهــنا الغالي بالســمـاء لمـاذا تريد أن يمــوت الأطفال الصغار؟ |
Artık yapabileceği tek şey, değerli yumurtalarının yok oluşunu izlemek. | Open Subtitles | لا تستطيع إلا أن تقف وتشاهد بيضها الغالي يؤكل أمامها |
Senin değerli Christian'ın elime bir deste Rufelin attığı bir içki verdi. | Open Subtitles | كريــــستيان الغالي قرر ان يضع لي حبوب روفلين في مشروب اعطاه لي |
Bu dünyadaki değerli ve kısıtlı zamanımı bu şekilde harcamaya değdiğini düşünüyorum. | TED | وانا اشعر حقية انه شيئ مجدي ويستحق ما يصرف عليه من الغالي والمحدود من الوقت على الارض بهذه الطريقة |
Bilgin olsun, kendime birkaç pahalı şarap siparişi verme özgürlüğümü kullandım. | Open Subtitles | فقط لعلمك ، أخذت الحرية في طلب بعض النبيذ الغالي حقا |
Şerefsiz futbolcu kız arkadaşını pataklayacak sen de pahalı avukatının işlerini yapacaksın. | Open Subtitles | أرقام. هذا الأحمق لاعب البيسبول يضرب فتاته ستعمل لـ لسان حاله الغالي |
Yeni, pahalı peruklar alacağız. | Open Subtitles | و هناك ايضا باروكات جديده من النوع الغالي |
Asanı bana ver, yoksa kıymetli torunun köpekbalığı yemi olacak! | Open Subtitles | سلم الي الرمح الثلاثي وإلا فإن حفيدتك الغالي سيكون طعام للقرش |
Bu akşam kıymetli kanını boşuna akıtmayacağımı düşünüyorsun. | Open Subtitles | من المحتمل أنكِ تفكرين بأنني لن أضيع دمك الغالي حتي الليلة |
Çok fazla kemik var, kıymetlimis! Yeterli et yok! | Open Subtitles | .لديه الكثير من العظام، أيُّها الغالي والقليل من اللحم |
Ve işte gidiyor, kıymetlim. | Open Subtitles | وبعيدا قد رحل.. يا الغالي |
Kıymetliyi almamız gerek. Onu geri almak gerek. | Open Subtitles | يجب أن نحصل على الغالي يجب أن نسترده |
- Ulu Tanrım. Şimdi ne yapacağız? | Open Subtitles | الغالي الله، ماذا عَمِلَ نحن الآن؟ |
Sen de şu lüks kahve dükkanına gittiğin güne lanet edeceksin. | Open Subtitles | وانت ستندم على اليوم الذي ذهبت به الى ذلك المقهى الغالي |
Günaydın, Canım. Acıkınca bu parayla güzel yemekler alırsın. | Open Subtitles | حفيدي الغالي ، اشتري طعاماً لذيذاً اذا جعت .. |
- Tanrı seni korusun. Yüce Tanrı'm, bu değerli fikir sayesinde insanlarımız sana yaklaşacak. | Open Subtitles | بإسم الغالي المسيح، دعنا نجلب هذه الفكرة، هذه الرؤية منك. |
Fıçı nerede Galyalı? | Open Subtitles | حسناً أيها الغالي, أين البرميل؟ |
İlgileneceğim. Gidebilirsin Galya'lı | Open Subtitles | أنا سأنظر في الامر تستطيع الذهاب الآن ، ايها الغالي |