"القلعة" - ترجمة من عربي إلى تركي

• Kale
• kaleye
• kaleyi
• kalede
• kalenin
• Şato
• kaleden
• şatonun
• Castle
• şatoya
• Hisar
• şatoda
• kaledeki
• şatoyu
• Şatodaki

Hayır, ya bütün bu Kale çökerse, demek istediğim, ya tüm bunlar kaybedilirse, ...burada kalırsam geçidi tekrar kurabilirim.
لا ، ماذا لو إنهارت القلعة حول البوابة قد يضيع كل هذا لو بقيت قد أخرج البوابة من جديد

Polislerle konuştuktan sonra, yine de Beyaz Kale'ye gideceğiz, öyle değil mi?
بعد أنت نتحدث إلى الشرطة سوف نذهب إلى القلعة البيضاء أليس كذلك؟

General kaleye karşı bir kin besleyerek ölmüştü, değil mi?
لقد مات الجنرال وهو يكن لهذه القلعة الحقد أليس كذلك؟

Sana bu kaleyi verdim sana bırakıp çıktım, muhafızlarımın sayısını azalttım.
،لقد سلمتك القلعة وانتقلت إلى البرج الخارجي وقللت من عدد حاشيتي

Bu, bulmak için kalede her yeri kazdıkları gömülü altın.
ذلك هو الذهب الأحتياطى الذى كانوا يبحثون عنه فى القلعة

kalenin etrafında arttırılan güvenlik yüzünden gidip gelmem daha da uzadı.
مع زيادة الحراسة على القلعة, فإن جولتي باتت تتطلب ضعف الوقت.

Bir bakalım. Set için kira ödüyoruz ve Kale için de.
و الآن، دعني أرى، يتوجب علينا دفع إيجار للإعداد و القلعة

Beyaz Kale'nin arkasında bir seks kulübü olduğunu kim bilirdi?
من كان يدري أن هناك نادياً ليلياً خلف القلعة البيضاء؟

Maalesef oradan Kara Kale'ye kadar uzun bir yürüyüş olacak.
ومن هناك, اخشى أنها بالأحرى مسافة طويلة إلى القلعة السوداء

Yardımınız için sağolun çocuklar. Ama ben kaleye geri dönüyorum.
شكراً لمساندتكم، يا رفاق، و لكني سأعود أدراجي إلى القلعة

kaleye doğru gitmek istedim, bir baktım spor sahalarına gelmişim.
قصدت التوجه إلى القلعة وانتهى بي المطاف في الميدان الرياضي

Bu kaleyi yeniden yaparsak, bugün inşa ettiğimiz her şeyi yıkmış oluruz.
لو اننا اعدنا بناء هذه القلعة سوف ندمر كل شيئ بنيناه اليوم

Sen tek başına bu kaleyi savunabilirsin.
أنت وحدك تمتلك القوة لتدافع عن هذه القلعة

kalede böyle bir adamın bulunmasına izin vermek akıllıca mı, efendimiz?
هل من الحكمُة أَنْ يَكُونَ عِنْدَهُ هذا الرجلِ داخل القلعة ,سيدي؟

kalenin orada 4 dakikadan çok daha fazla yürümüş olmalısın.
يبدو عليك بأنك مشيت أكثر من أربع دقائق حول القلعة

Yaklaşık sekiz mil sonra Şeytan'ın Merdiveni'ni gösteren... bir işaret direği göreceksin ve... görünüşe göre Şato öbür tarafta.
بعد ، أوه، ثمانية أميالِ سَوف تَرين لافتة لسلم الشيطانَ و حَسناً، على ما يبدو القلعة على الجانب الآخر

O kasvetli kaleden çıkığımdan beri, sağlığım daha iyi durumda.
عندما خرجتُ من تلك القلعة الكئيبة بدى أن صحتي تتحسن

Sen bir kralın oğlusun, bu yüzden sana saygı duyarım. şatonun sınırları içinde özgürsün.
أنت أبن الملك , لذلك سأعاملك بأحترام لديك حرية التجول فى القلعة

- East Castle Sokağı'nın nerede olduğunu bile bilmiyorum.
أنا لا أعرف حتي أين يوجد شارع القلعة الشرقية

Dilenci adamın sözünü dinledi ve şatoya giden uzun yolu tırmandı...
المتسول اخذ بكلمة الرجل وذهب في طريق القلعة

Bu altından, parlak, güçlü savaşçının saklanabileceğin bir Hisar inşa etmesini istiyorsun.
تريدىهذاالمقاتلالقوى، الساطع ليبنى لكِ القلعة حيثيمكنكأن تختفىفيها. ..

Alacakaranlıkta bu boş şatoda, tehditkar gölgelerle beraber yaşam yeniden başlıyor.
و بمجرد مغيب الشمس عادت الحياة لتلك القلعة الموحشة

Çıkrıklar kullanılamasın diye kırılmış, yakılmış ve kaledeki en derin zindana atılmış.
حُطّمَت المغازل وأُحرقَتْ كيلا تُستعمل أبداً وأُلقيَتْ في أعمق زنزانة في القلعة

şatoyu misafirler için hazır tutmasına bakılırsa harika bir adam olmalı.
يا له من رجل رائع ينبغي أن يكون للحفاظ على القلعة دائماً مهيئة للمسافرين

O Şatodaki hiç kimsenin bir daha konuşabileceğini sanmam.
ولا اظن ان احدا في هذه القلعة سيتحدث ثانية