Onlar tahminen 30 milyon saatin üzerinde elektrik ve 10 milyon saat cep telefonu şarjı için güç kullanıyor. | TED | وقدروا انهم قد زودوا أكثر من 30 مليون ساعة من استخدام الكهرباء وأكثر من 10 ملايين ساعة لشحن الهواتف. |
Bu vizyona sahip çıkan bazı geniş şirketler var, büyük ölçüde dijitalleştirme yapıyorlar, fakat Onlar halkın taleplerini bloke ediyorlar. | TED | هناك بعض الشركات الضخمة التي رأت هذه الرؤية انهم يذهبون باتجاه الرقمنة على نطاق واسع و لكن يقفلون النطاق العام |
Öğrenciler TDP'yi seviyor. Onlar onun yeni bir bilgisayar oyunu olduğunu düşünüyorlar. | TED | ان الطلاب يحبون هذا الاسم .. انهم يظنون انه اسم لعبة فيديو |
Sadece birkaç sefil haydut Bunlar. Polis şimdi Onları temizler. | Open Subtitles | لا بأس, انهم بعض اللصوص التافهين و الشرطة ستقبض عليهم |
onların tedavi sürecindeki duygularını ve düşüncelerini içeren gerçek sanat eserleri... | TED | انهم فعلاً قطع فنية تحتوي على أفكارهم ومشاعرهم طوال فترة العلاج. |
Ümit ettiğinden daha çok zafer kazanıp çok daha güçlenecekmişsin Atilla. | Open Subtitles | انهم يقولون ستنال مزيد من المجد والسلطة مما كنت تأمل، أتيلا. |
Onlar en mükemmel sınıftır ve bu ülkenin bel kemiğidir. | Open Subtitles | انهم من تراب هذه الأرض و أحد أعمدة هذا الوطن |
Ama Onlar farklı. Onlar çok sessiz, burada olduklarını anlamazsın bile. | Open Subtitles | انهم مختلفون، هادئون جدا انك حتى لن تلاحظ انهم في الجوار |
Onlar en mükemmel sınıftır ve bu ülkenin bel kemiğidir. | Open Subtitles | انهم من تراب هذة الأرض و أحد أعمدة هذا الوطن |
Yo! Bizimle işbirliği yapmayan, iğrenç, kötü, ihtiyar rakunlar Onlar. | Open Subtitles | انهم القذرون , الراكون السابقون الذين لم يستطع التعايش معنا |
Dediği gibi, Onlar gerçek değil. Onlar sadece sanal deneyim, bir hayal. | Open Subtitles | كما قال لك هم ليسو حقيقيون انهم تجربه زائفه , انهم خيال |
Onlar çaresiz. Diğer sadık melekleri hiçbir zaman ele geçiremediler. | Open Subtitles | انهم يائسين لم يكونوا قادرين سابقا على هزيمة الملائكه الوفيين |
Onlar haklı. Ben ilginç birisi değilim.Benim özel yeteneğin yok. | Open Subtitles | انهم على حق أنا لست مثيرة للاهتمام, ليس لدىّ التميز |
Onlar bunu gizli bir yasa... olarak plaklarımıza koydular, dostum. | Open Subtitles | انهم يمروون قاونين سريه في تسجيلاتنا إذا اشغلتها معكوسه يارجل |
Bunlar asiler! Başımıza bela açmayalım, ne yaptıkları Bizi ilgilendirmiyor. | Open Subtitles | هل لاحظت انهم ثوار انه ليس من شأننا التزم الصمت |
onların fikri... size verilen işlerden kaçmak için deli rolü yaptığınız. | Open Subtitles | انهم يظنون انك تدّعي الجنون كي لا تقوم بالأشغال المفروضة عليك |
Eski hayallerin peşindeler ve Bizi eskisi gibi bölmeye çalışıyorlar. | Open Subtitles | انهم فقط يثبتوننا بأحلامنا القديمة و يحاولون تفرقتنا بالأسلوب القديم |
Bu karakterlerin gerçek olmadığını biliyoruz. Bununla birlikte gerçek olduklarını da biliyoruz. | TED | نعلم ان هذه الشخصيات غير حقيقة. وبعد ذلك ايضاََ نعلم انهم كذلك. |
Hepsi birbirine karışmalı, iyi bir kılıcı oluşturan alaşım gibi. | Open Subtitles | حسنا, انهم يندمجون مثل المعادن التي نخلطها لصنع سيف جيد |
Yılanlar çocukları büyülüyor. Çünkü onlarda, yılanlardan korkma, onlardan nefret etme, tiksinme veya Onları küçümseme gibi katı duygular yok. | TED | وقد كانوا مندهشين بالأفاعي حيث انهم لم يحصلوا علي هذا الشي الصلب الذي توصلوا اليه سواء كانوا خائفين او مشمئزين |
Belediye başkanları dünyayı yönetseydi dediğimde, bu söz ilk defa aklıma geldiğinde, fark ettim ki, aslında bunu yapıyorlar. | TED | عندما اقول لو ان المحافظين حكموا العالم اول مرة اختلقت هذة الجملة يخطر علي بالي انهم بالفعل يحكمون العالم |
Hükûmetin kontrol alanlarından, eylemlerini izole ederek, gizleyerek saklanmaya çalışıyorlar ve biz onlarla aynı nehirde balık tutmak zorundayız. | TED | انهم يحاولون الاختباء من مقدره الحكومه على عزلهم و منع نشاطهم , لذا علينا السباحه كلنا في نفس المحيط. |
Beni ince ince dilimliyor ya da bana sıcak kömür yutturuyorlardı. | TED | و قطعوني إلى شرائح رفيعة او انهم أرغموني أن ابتلع الجمر |