Annem, büyükannem, teyzelerim sürekli kocamın etrafta olduğunu hatırlatır dururdu. | TED | أمي، وجدتي، واعمامي، يذكّرونَني باستمرار أن زَوجَكِ مرّ من هنا. |
sürekli iyileştirme, geliştirme ve düzeltmeler yaptıkları bir proje gibi. | TED | إنه مثل المشروع الذي يضيفون إليه باستمرار التحديثات والتحسينات والتعديلات. |
devamlı aktivasyon teorisine göre rüyalar, beynin düzgün çalışabilmesi için sürekli hafızayı pekiştirip uzun süreli hafızalar oluşturma ihtiyacından doğar. | TED | نظرية التفعيل المستمر تعتقد أن أحلامك نتائج من احتياج عقلك لتعزيز وخلق الذكريات لمدة طويلة باستمرار لكي يعمل بشكل صحيح |
Artık kendi etrafında dönemez, büyüdükçe ve büyüdükçe şekli de değişmeye devam eder; gezegen yeni bir şey olmuştur. | TED | إذ لم يعد بإمكان هذا الجسم أن يدور، فشكله يتغير باستمرار كلما ازداد حجمه، وبذلك يصبح الكوكب شيئًا آخر. |
hep tonla para kazandıracak müthiş bir fikri vardır ve hep çuvallar. | Open Subtitles | دائماً ما يوشك على جني مال كثير من فكرة مذهلة تفشل باستمرار. |
Bu toplantılar boyunca özel bir tema sürekli mevzu bahis oldu. | TED | أثناء هذه المقابلات كانت هناك موضوعات محددة تطفو على السطح باستمرار. |
Beyinlerle ilgili sürekli yeni şeyler öğreniyoruz ve bu da yapay zekânın neden gerçek beyinlerle aynı düzeyde olmayacağını açıklıyor. | TED | وحيث أننا نتعلم باستمرار أشياء جديدة عن العقول التي توضح كم أن الذكاء الاصطناعي لا يرقى إلى مستوى العقول الحقيقية. |
Bir oyuncu sürekli bana bakıyordu ve ben de onu gülerken gördüğümü düşünüyordum. | Open Subtitles | لأن كان هنالك لاعب ينظر إلي باستمرار و أنا اعتقدت أنني أراه يضحك |
sürekli onu izleyemeyiz ki. Her an yanında olmak mümkün değil. | Open Subtitles | لا نستطيع مراقبتها باستمرار ومن المستحيل أن تبقى معها طوال الوقت |
Isıtıcı en fazla 90 derece çıkabiliyor ama değişkenler sürekli değişiyor. | Open Subtitles | السخانات تصل لحدها الأقصى عند 90 درجة لكن المتغيرات تتبدل باستمرار |
sürekli serumu kolundan çıkarmaya çalışıyor. Nedenini anlayamadım bir türlü. | Open Subtitles | إنه يحاول انتزاع المغذي عن ذراعه باستمرار لم أعرف لماذا |
İşte bu yüzden senden sürekli olarak oğlumdan uzak durmanı istiyorum. | Open Subtitles | تعلم، أنّه لهذا السبب أطلب منك باستمرار البقاء بعيداً عن ابني |
Onda bir gariplik var ve sürekli Kaptanı görmemi engelliyor. | Open Subtitles | تتصرّف بشكل غريب كما تمنعني باستمرار من التحدّث إلى الكابتن |
Bu adamın, adanın sürekli hareket ettiğine dair tahminleri doğru çıktı. | Open Subtitles | افترض هذا الزميل بشكل صائب كما تبيّن بأنّ الجزيرة تنتقل باستمرار |
Çünkü Escher Kasası sürekli hareket hâlinde bir merdivenler ve yollar labirentidir. | Open Subtitles | لأن مدفن إرشير عبارة عن متاهة من السلالم والممرات التي تتحرك باستمرار |
Yani, yardımcılarımızın içinde sadece birinin kabiliyetsiz olması o morona sürekli ne kadar dikkatsiz bir aptal olduğunu hatırlatma sebebi değildir, değil mi? | Open Subtitles | أعني، ليس لأن أحد زملائك لا يتمتع بالكفاءة لا يعني أنه عليك أن تذكر باستمرار هذا المغفل كم هو أحمق مهمل، أليس كذلك؟ |
İbadetimize kendi istediğimiz şekilde devam etmemize izin verilene kadar. | Open Subtitles | وكلّ يوم بعد ذلك حتى يسمح باستمرار الصلوات حسب شروطنا |
Zaten kadın şapkalarının daha çok cinayete teşvik etmemesine hep şaşmışımdır. | Open Subtitles | أنا مندهش باستمرار أن قبعات المرأة لا تثير المزيد من القتل استمر من فضلك |
Babası bir çorba fabrikasında çalışırdı ve sen durmadan tıkınıyorsun. | Open Subtitles | لقد كان والده يعمل في مصنع صابون وأنتي تأكلين باستمرار |
Bu bizim en sık aldığımız cevaptı. | TED | كان ذلك أكثر الردود التي تلقيناها باستمرار. |
Tamam, bir zaman döngüsünün içinde sıkıştık. Zaman tekrar edip duruyor. | Open Subtitles | نحن عالقون في نوع من الحلقات الزمنية تتم إعادة الأحداث باستمرار |
Dünya’da üzerimize yığılmış, vücudumuza daima yedi kiloluk basınç uygulayan geniş bir atmosfer var ve onu sürekli aksi yönde itiyoruz. | TED | على الأرض توجد أميال من الجو مكوّمة فوقنا، مما يشكل 15 رطلا من الضغط على جسمنا بشكل دائم، وندفع الضغط بعيدا باستمرار. |
Ama Arayıcı Midlands'a geri döndü ve durmaksızın bu düşü yok etmeye çalışıyor. | Open Subtitles | لكن الان عاد الباحث الي الاراضي الوسطي .ويحاول باستمرار ان يدمر هذا الحلم |
Sana ihtiyacım var, ve sen, bunu benden uzaklaştırıp duruyorsun. | Open Subtitles | أناأحتاجكِ, .و أنتِ. أنتِ تضيعين ذلك باستمرار |
Artık dayanamıyorum, dayanamıyorum. Onu görüp duruyorum, Herb. Onu görüp duruyorum. | Open Subtitles | إنني لا أستطيع تحمّل الأمر , إنها لا تبارح مخيلتي إن الماضي لا يفارق مخيلتي إنه يصرخ و يهزم مقاومتي باستمرار |
Sen hâlâ ün ve sıkça yalan söylemekle ilgili takıntılarınla kendini iyi göstermeye çalışıyorsun,... | Open Subtitles | كنت لا تزال ملكة الدراما هاجس الشهرة والكذب باستمرار أن تضع نفسك في أفضل صورة ممكنة، |
Biz gençken, düzenli olarak hücreleri, yani ölü olan veya ölmekte olanları yenilemek için canlandırıyoruz. | TED | في شبابنا، نقوم بتجديد الخلايا باستمرار من أجل استبدال تلك الميتة والمحتضرة. |