Yani burada kalmama izin veriyorsunuz ve daha bir çok şey. | Open Subtitles | . انا اعني , قبولكم بالبقاء هنا و مع ذكل ذلك |
Burada mı kalmak istersin, başka bir yere gidelim mi? | Open Subtitles | حسناً، أترغبين بالبقاء هنا أم الذهاب إلى ثمّة مكان آخر؟ |
Mühendisliğin, bir halkın kendi topraklarında yaşamasına ve milletler topluluğunun parçası olarak kalmasına imkan vermesi harika olmaz mı? | TED | لكن لن يكون من الرائع أن يكون هذا عجب الهندسة والسماح للشعب بالبقاء في أراضيها السيادية، وتكون جزءا من المجتمع الدولي؟ |
Bu kadar yıldan beri hayatta kalmaya uğraşmamız, şimdi tamamen anlamsız görünüyordu. | Open Subtitles | ما كان يجعلنا نتمسك بالبقاء لسنوات طويلة بَدا بلا معنى جداً الآن |
Herkesi çok özledim ve söz veriyorum iletişimde kalma konusunda daha iyi olacağım. | Open Subtitles | اشتقت اليكم جميعا يا رفاق واعدكم بانني ساصبح افضل بالبقاء على اتصال دائم |
24 saat burada kalmana müsaade ediyorum, sense ortalığı dağıtıyorsun. | Open Subtitles | أسمح لك بالبقاء هنا خلال أربع وعشرون ساعة ،فتُحطم المكان |
Burada birkaç hafta kalmama izin verdiğiniz için teşekkür bayan G. | Open Subtitles | آه رائع ياسيدة جي شكرلك للسماح لي بالبقاء هنا الاسبوعيين الماضيين |
kalmama izin verdiği için babanıza teşekkür etme şansım olmadı. | Open Subtitles | لم أملك الوقت الكافي لأشكر والدك على السماح لي بالبقاء |
Evet, öyleydik ve kalmama izin verdiğin için sağ ol. | Open Subtitles | نعم نحن بالفعل وشكراً لك لسماحك لي بالبقاء |
Ama kalmak için kendimi ikna edemiyorsam, sizi nasıl ikna edebilirim? | Open Subtitles | ولكن إن عجزت عن اقناع نفسي بالبقاء فأنى لي أن أقنعك؟ |
Burada kalmak istemezseniz sizi daha güzel bir yere götürebilirim. | Open Subtitles | ،إن لم ترغب بالبقاء في هذا المكان أعرف أماكن رائعة |
Ama dün gece olanlardan sonra, artık sessiz kalmak istemedi. | Open Subtitles | ،لكن بعدما حصل ليلة أمس لم يعد يرغب بالبقاء صامتاً |
Sorun yaratan hayvanı atmış, onun için kalmasına izin verin. | Open Subtitles | و قد تخلصت من الكلب سبب المشكلة لذا اسمح لها بالبقاء مستحيل |
Ve eğer onları kalmaya ikna edeceksem meselenin ne olduğunu bilmeliyim. | Open Subtitles | و إذا أردت إقناعهم بالبقاء فيجب أن أعرف لماذا كل هذا |
Bir çok açıdan, bu sadece bir hayatta kalma olayı. | TED | الآن بطرق مختلفة، ذلك فقط مرتبط بالبقاء. |
İyi hissederek ölebilesin diye bu adada kalmana izin verdim. | Open Subtitles | سمحت لك بالبقاء على هذه الجزيرة حتى تموت بنحو طيب |
Sürekli burada kalmayı düşünüyor musunuz, Onbaşı? | Open Subtitles | هل كنت لترغب بالبقاء هنا , ايها العريف ؟ |
Burada biraz daha kalması için kendisini ikna etmeliyiz, değil mi hanımlar? | Open Subtitles | يجب أن نقنعه بالبقاء لفترة أطول قليلاً أليس كذلك يا سيداتي ؟ |
Burada kalıp 47 kromozomlularla, lezzolarla ve ineklerle takılmak istiyorsa sorun değil. | Open Subtitles | أعني، إن كانت ترغب بالبقاء والتحدّث مع مع المنعزلون والسحاقيات ومهووسي الدراسة. |
Sana burada kalmanı söyleyen olmadı. 20 mil daha gidebilirsin, benim için fark etmez. | Open Subtitles | لم يأمرك أحد بالبقاء هنا يمكنك الذهاب 20 ميلاً إن أردت |
Sence böyle devam edersen, daha ne kadar kalmamıza izin verirler dersin? | Open Subtitles | متى تعتقدون أنها سوف تسمح لنا بالبقاء هنا اذا واصلتم هذا الأمر؟ |
"Evde kal. " dedim. Ama beni dinlemedi. Aptal o...çocuğunun tekiydi. | Open Subtitles | أمرته بالبقاء في المنزل لكنه لا يسمع كلامي إنه غبي أحمق |
Burada kalman için, şefinin verdiği talimatı ona hatırlatmak zorunda kalsam da, kalacaksın! | Open Subtitles | ستبقى هنا حتى لو اضطررت لان اجعل رئيسك يامرك بالبقاء |
Eğer bir arkadaşım aynı durumda olsaydı, ona kalmasını söylerdim. | Open Subtitles | لو كانت لدي صديقة بمثل هذه الموقف لأخبرتها بالبقاء |
Bir konak bulur, ama orda kalmasına izin vermezler bu yüzden ahırda doğurmak zorunda kalır. | Open Subtitles | تجد نزلاً، لكنّهم لمْ يسمحوا لها بالبقاء هناك، لذا فإنّها أجبرت على الولادة في حظيرة. |