ويكيبيديا

    "بعيدة" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • uzak
        
    • uzaktan
        
    • uzaklarda
        
    • uzağa
        
    • dışında
        
    • uzaktasın
        
    • mesafeli
        
    • uzaktaydı
        
    • çok uzakta
        
    • ayrı
        
    • fazla
        
    • mesafe
        
    • uzaklara
        
    • uzaklardaki
        
    • yakın
        
    İslam Devleti tarafından kafalarının kesilişleri barbarcaydı, ama eğer bunların antik, uzak ve ücra bir çağdan kaldığını düşünüyorsak yanılıyoruz. TED تعتبر عمليات نحرهم بواسطة داعش همجية، ولكن إذا تصورنا أنها قديمة وتعود لعصور بعيدة وغير معروفة فإننا سنكون على خطأ.
    Ve yer kabuğunun derinliklerine gömülü bu yaşam günlük deneyimlerimizden o kadar uzak ki, bu biraz alakasız görünebilir. TED ويبدو الأمر وكأن حياةً مكنونة عميقًا تحت القشرة الأرضية بعيدة كل البُعْد عن خبراتنا اليومية وغير ذات اتصال بها.
    Yaratıcılığın, insana refakat eden kutsal bir ruh olup, insanlara, meçhul ve uzak bir kaynaktan, anlaşılmaz sebeplerle geldiğine inanıyorlardı. TED أعتقد الناس أن الإبداع كان روحاً إلهية مصاحبة جاءت إلى البشر من مصدر بعيد وغير معروف، لأسباب بعيدة وغير معروفة.
    Önceleri bunun benim için daha iyi olacağını düşündüğüm için uzak durdum. Open Subtitles أجل، بقيت بعيدة في البداية لأنني ظننت أن ذلك سيكون أسهل لي.
    Ama bu uzun zaman önceydi. uzak, çok uzak bir galakside. Open Subtitles و لكن هذا كان منذ زمن طويل في مجرة بعيدة جداً
    Tabi ki haklıyım. Ve ne yaparsan yap, sudan uzak dur. Bütün sulardan. Open Subtitles بالطبع محقة، و مهما كان ماتفعلينه، فكوني بعيدة عن الماء، أي وسيلة ماء
    Yolumdan uzak dur. Bu okulu senin için cehenneme çevireceğim. Open Subtitles أبقي بعيدة عني سأجعل هذه المدرسة حياة جحيم بالنسبة لك
    Uzun zaman önce ayrıldın bizden. Çok uzak bir galaksiye gittin. Open Subtitles لقد كنت خارج الثلاثي لمدة طويلة مضت في مجرة بعيدة جداً
    uzak bir bölge ancak yerel polis yola koyuldu bile. Open Subtitles انه في منطقة بعيدة والشرطة المحلية في طريقها الى هناك
    Güneş'e Mars kadar uzak olsa, yaşam için çok soğuk olurdu. Open Subtitles إن كانت بعيدة عن الشمس، كالمريخ، لكانت باردة جداً لوجود حياة.
    uzak bir bölge ancak yerel polis yola koyuldu bile. Open Subtitles انه في منطقة بعيدة والشرطة المحلية في طريقها الى هناك
    Gelişmiş hava kameralarıyla donanımlı bir şekilde çok uzak mesafelerden zum yapabilirler. Open Subtitles بتسلّحهم بنظام تصوير هوائي متقدّم فيمكنهم أن يكبّرو الحدث من مسافة بعيدة
    Ulaşmaya çalıştığım yer, Omo'nun uzak batı tarafında yer alıyor. Open Subtitles المكان الذاهبين إليه يقع في جهة غربية بعيدة عن النهر
    Ona 3 ay boyunca çamaşır yıkamaktan uzak durmasını söyledim. Open Subtitles قلت لها ان تبقى بعيدة من الغسيل لمدة ثلاثة أشهر.
    Eğer başına bir şey gelsin istemiyorsan benden uzak dursan iyi edersin. Open Subtitles إن كنتِ تعلمين ما هو في صالحكِ، فستبقين بعيدة عني قدر استطاعتكِ
    Buraya uzak olmayan bir kilisesi vardı. Birisi havaya uçurdu. Open Subtitles كانت لديه كنيسة ليست بعيدة من هنا وفجرها شخص ما
    Atıldıkları yerler birbirinden uzak, ancak genel olarak benzerlikleri var. Endüstri bölgesine yakın. Open Subtitles حسناً, المناطق تبدو بعيدة ,ولكنها متشابهة حيث كلها تقع بالقرب من مجمعات تجارية
    Bu adamı bulun. Size güveniyorum. Onu almaya çok uzaktan geldim. Open Subtitles وأعتمد عليك لإيجاد هذا الرجل جئت من مسافة بعيدة للحصول عليه
    - Senden çok uzaklarda. - Hangi bar? Adı ne? Open Subtitles ـ أنا بعيدة عنك ـ في أيّ حانة، ما اسمها؟
    "Buna karşın bir noktanın varlığının uzayın derinliklerine uzağa sonsuzluğa gittiğini hayal edebiliriz." Open Subtitles ومع ذلك، من الممكن تخيل وجود نقطة بعيدة جدا خارج حدود الفضاء،
    - Çatışma alanının dışında... - ...bir sıçrama noktası belirleriz. Open Subtitles سنحدد نقطة للعبور إليها بعيدة بما فيه الكفاية عن منطقة القتال
    Şey, sen o aradan çok uzaktasın, Leslie. Open Subtitles لكنك بعيدة بعض الشيء عن ذلك الوقت، يا ليزلي
    Hap alman, insanlarla dalga geçmen kimse seni incitmesin diye herkese mesafeli durman... Open Subtitles المخدرات الساديّه أن تبقي الجميع على مسافة بعيدة عنك لكي لا يؤذيك أحد
    Amy Shepherd çok uzaktaydı ama Jessica Hall yaşıyordu ve kan kaybediyordu. Open Subtitles ايمي شيبرد كانت بعيدة جدا لكن جيسيكا هول كانت حية و تنزف
    Fakat annesi çok uzakta olduğunu ve oraya gitmeye paralarının yetmeyeceğini söyler. TED لكن ترد أمها بأن المسافة بعيدة للغاية ولا تستطيع تحمل تكلفة الرحلة.
    Hem ayrıca senden o kadar uzun süre ayrı kalmaya dayanamazdım. Open Subtitles وبالإضافة، لا أتحمّل أن أكون بعيدة عنك طوال تلك الفترة الطويلة.
    Amerikalılar F-14 parçaları İranlıların eline geçmesin diye İranlılardan daha fazla öder. Open Subtitles ألا تعلمين أنّ الأمريكيين يدفعون الكثير لأبقاء مكونات طائراتهم بعيدة عن الإيرانيين،
    Evet. Dört ay sürer, ondan sonra uzun mesafe gidebilirsiniz. Open Subtitles نعم ، تستغرق أربعة أسابيع ويمكنك بعدها الانطلاق لمسافة بعيدة
    Çok basit bir fikir, ama çok daha uzaklara erişebilir. TED فكرة بسيطة، لكن يمكن أن يكون لها آثار بعيدة المدى
    Bir zamanlar, uzaklardaki Krallık'ta kral ve kraliçe güzel bir kız bebeğe kavuştu. Open Subtitles في قديم الزمان في مملكة بعيدة جداً جداً الملك والملكة رزقوا بطفلة جميلة

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد