kahverengi ve deriden üzerinde baş harflerim var ve sanırım bu. | Open Subtitles | إنها صغيرة بنية اللون. مصنوعةٌ مِن الجلد. عليها أول حروف اسمي. |
Bu adamı oldukça net hatırlıyorum... çünkü, kahverengi deri bir bavul taşıyordu. | Open Subtitles | انا اتذكر هذا الرجل بهذا الوضوح لأنه كان يحمل حقيبة جلدية بنية |
Hizmetçiye duşta yerin neden kahverengi olduğunu anlatan bir not bırakmak zorunda kaldım. | Open Subtitles | .. أضطريت لترك ملاحظة للخادمة لأشرح لها لماذا أرضية . الحمام كلها بنية |
Ancak bu kadar etkileyici bir burun yapısı, burnun topladığı yığınlarca bilgiyi işlemeye yarayan bir şeyler olmadan işe yaramazdı. | TED | ولكن كل مافي بنية الأنف الرائعة هو ليس بالفائدة الكبيرة بدون شيءٍ ما لمعالجة المعلومات التي تصل من فتحات الأنف |
Yani on binlerce, yüz binlerce molekül daha önce var olmayan bir yapı oluşturmak üzere bir araya geliyorlar. | TED | إذن ففي تنظيمٍ من عشرات الآلاف، ستقوم مئات الآلاف من الجزيئات بالتجمع لتكوين بنية أكبر لم تكن توجد سابقاً. |
Yani biz gökadanın kendisine takılırken, esasında orada bir karanlık madde bulutu var ve bu madde gökadanın yapısını ve dinamiklerini yönetiyor. | TED | نحن نرى المجرة لذا نركز فيها ، بينما أنها في سحابة ضخمة من المادة المظلمة وهو ما يسيطر على بنية المجرة وحركتها. |
Tasarım niyetiyle dünyayı aklınızda çözümlediğinizde dünya büyülü bir hâl alıyor. | TED | عندما تحاول فك شفرة العالم بنية التصميم فإن العالم يصبح نوعا ما شيئا سحرياً. |
Sırf kahverengi ve içinde fındık var diye tadının bok gibi olmaması gerekmiyor. | Open Subtitles | فقط لأنها بنية اللون و مليئة بالمكسرات لا يعني ان يكون طعمها سيء. |
kahverengi bir şey giyip koltuğa oturursan kimse orada olduğunu bile anlamaz. | Open Subtitles | لو ارتديتِ ملابس بنية وجلستِ على الأريكة لن يعرفوا حتى أنكِ هناك |
Üstte ve altta kızıl kahverengi bir kabuk oluşmuş olacak. | Open Subtitles | سوف تحظى بطبقة بنية ذهبية اللون موجودة في الأعلى والأسفل. |
Hepimiz göze sahibizdir, ... ... ama bazılarımız mavi gözlere, bazılarımız kahverengi gözlere sahibizdir. | TED | تماما مثلما أننا جميعاً لدينا عيون لكن بعضنا لديه أعين بنية اللون والبعض لديه أعين زرقاء |
Ama diyebilirsiniz ki, peki arkamdaki koltukta kahverengi keşiş var mı yok mu? | TED | لكن بمقدورك أن تتسائل هل حقا توجد عناكب بنية تجلس على المقعد خلفي أم لا؟ |
Dişi; girintili, parlak ve kahverengi olan herhangi bir şey olabilirdi, ne kadar büyükse o kadar iyi olurdu. | TED | بأن الأنثى مبططة و لماعة و بنية اللون وكلما كانت أكبر كانت افضل |
Alenen musluklardan gelen kahverengi ve kokan suyun içmek için güvenli olduğunda ısrar ederek Yardım isteyen halk ile dalga geçtiler. | TED | وسخروا من السكان الذين يطلبون المساعدة في حين كانوا يصرون علنًا أن المياه بنية اللون الخارجة من الصنبور كانت صالحة للشرب. |
Peki Bay Vole, Bayan French'i son kez ziyarete gittiğinizde üstünüzde bir palto ve kahverengi şapka var mıydı? | Open Subtitles | الآن يا مستر فول ، حين ذهبت لترى مسز فرينتش لآخر مرة هل ارتديت معطفا واق من المطر و قبعة بنية اللون ؟ |
Gerçekten de bir halat düşünün. Dalagalarda karmaşık bir yapısı vardır. | TED | إذن حرفيا، تفكرون في حبل. له بنية معقدة في طريقة نسجه. |
Korpus kallozum sadece beynin en büyük beyaz yapısı değil, aynı zamanda beynin tüm bölümlerini birbirine bağlayan köprüdür. | Open Subtitles | الجسم الثفني ليس فقط أكبر بنية للمادة البيضاء في الدماغ لكنه أيضًا الجسر الذي يربط بين جميع أجزاء المخ. |
Onları benim için önemli olacak bir yapı oluşturmaları için çalışmaya ikna edebilir misiniz? | TED | هي يمكنك إقناعهم بالعمل بصندوق أدوات مختلف، بحيث يستطيعون تشييد بنية تكون مهمة لي؟ |
Kabuğu çekiçle uzaklaştırırsanız o zaman tuzun yapısını bile görebilirsiniz. | Open Subtitles | ، و لو واصلت طرقه وقتها سيمكنك رؤية بنية الملح |
Onunla oyun oynuyorlar. Bilerek "Satmak niyetiyle taşımak" diyorlar. | Open Subtitles | أنهم يعبثون بها ، جعلوا القضية حيازة بنية التوزيع |
İş arkadaşım Tom Eisner tarafından keşfedilen evrimsel hata, bu ateş böceklerini parlak ışıklarını hain bir niyetle geceye taşımaya itmiştir. | TED | هذا الاختلال الثوري، الذي اكتشفه زميلي توم إيزنر، دفع تلك اليراعات إلى إطلاق أضواؤها البراقة في الليل بنية غادرة. |
Moğol yapısına bakmanız için 5 dakikanız var tamam mı? | Open Subtitles | لذا لديكم 5 دقائق للنظر في بنية المغول مفهوم ؟ |
Kendini tarif ettin orta boylu, orta yapılı, sarı saçlı. | Open Subtitles | لقد وصلت نفسك 5.5 أقدام شعر أشقر , بنية متوسطة |
Bu kasetlerin bir şaka ya da sansasyonculuk amacıyla yayınlanmadığını bir kez daha vurgulamak isterim. | Open Subtitles | اعلموا أننا ما كنا لنذيع هذا بنية خداع أو بناء شهرة |
Bana, Baek'in yeni bir araba alma niyeti olduğundan bahsetti. | Open Subtitles | انها إذاً أخبرتني عن بييك بنية أن تحصل على سيارة جديدة |
Aslında bunlar mülkiyet. Belki dağıtım amaçlı bile olabilir. | Open Subtitles | كلا في الحقيقة إنها امتلاك ربما حتى بنية التوزيع |
Bu tür toprak yapısında oluşan subatanlar ilk genişlemeden sonra büyümeye devam ederler. | Open Subtitles | الحفر البالوعيّة في هذا النوع من بنية التربة سيُواصل الإزدياد بعد الإتساع المبدئي. |
Stanford'da tenis oynamak için niyet mektubunu çoktan imzaladığını duydum. | Open Subtitles | لقد سمعتُ أنك وقعتِ خطاب بنية لعب التنس في جامعة ستانفورد. |
Onları uygulayın ve bunu başkalarının eşliğinde hepinizi geri getirecek inançlı, başarılı ve keyifli bir yapıyla yapın. | TED | طبقوها، وقوموا بذلك في صحبة الاخرين مع بنية العقيدة والعمل والطقوس البهيجة التي ستعيدكم. |
Pekâlâ. Ceketim, kahve ve altın sarısı renkte. | Open Subtitles | و ابدأ في يوم القيامة حسنا، السترة بنية و ذهبية |