"تتحدث عن" - ترجمة من عربي إلى تركي

• bahsediyorsun
• bahsediyor
• bahsediyorsunuz
• söz
• hakkında
• bahsetme
• bahsediyordu
• bahsediyoruz
• bahsederken
• bahsettiğini
• diyorsun
• bahsediyordun
• bahsetmek
• ilgili
• bahsetmiyorsun

Ve neredeyse aynı fikrin daha zengin bir sürümünden bahsediyorsun gibi.
ويبدو الأمر وكأنك تتحدث عن نسخة أكثر ثراءً من الفكرة ذاتها

Bu herifler hangi asırda yaşadığımızı bilmiyorlar, sense hala zamanlamadan mı bahsediyorsun?
هؤلاء الأشخاص لا يعرفون في أي قرن نحن وأنت تتحدث عن الوقت؟

Sizin ülkeniz demokrasiden bahsediyor, ama benimki gibi yozlaşmış hükümetleri destekliyorsunuz.
بلدكم تتحدث عن الديموقراطية، لكنكم تدعمون الحكومات الفاسدة كحكومتي.

Çünkü okuldaki çocuklardan bahediyorsunuz, sağlıktan bahsediyorsunuz, kalabalıklaşan altyapıdan bahsediyorsunuz.
لأنك تتحدث عن أطفال بالمدرسة، تتحدث عن الصحة، تتحدّث عن البنية التحتية المكتظة

Yalvarıyorum, insanların içinde defineden bahsetme. Tamam, annem üzerine söz veririm.
ـ لا تتحدث عن الكنز في مكان عام ـ نعم فلنصمت

Ve daha sonra, ona Moss Hart hakkında konuşurken, dedim ki,... ...tanıştığınız zaman onun kim olduğunu biliyor muydunuz,
ومن ثم قلت أنا، آه، لقد كانت تتحدث عن موس هارت، تعلمين، عندما قابلتيه كنت قد عرفتي أنه هو،

Buraya geldiğim o ilk dakikadaki yakın...o olaydan mı bahsediyorsun?
هل تتحدث عن هذا التصادم فى أول لحظه وصلت هنا

Bir saniye dur, sadece hasta olanlarlar bahsediyorsun, öyle değil mi?
ولكن انتظر , انت تتحدث عن المرضى منهم هنا اليس كذلك

Sen, sevdiğim bir kadın ve dünyaya yeni getirmiş olduğu çocuğumdan bahsediyorsun.
انت تتحدث عن المرأة التي أحبها والطفلة التي أنجبتها لتوي إلى العالم.

CR: O halde sen hayatları kurtarmaktan bahsediyorsun.
ش.ر: إذن فأنت تتحدث عن إنقاذ حياة الناس.

Sözlerine dikkat et, romantik olmayan dostum. Bir hanımefendiden bahsediyorsun.
، تحرى ألفاظك ، أيها الصديق الغير رومانسي فأنت تتحدث عن سيدة

Oysa şimdi vicdana benzer bir şeyden bahsediyorsun.
و الآن تتحدث عن شيء يشبه الضمير بشكل واضح

Bu günlerde çoğu Afrika hikayesi, açlık, HIV ve AIDS, fakirlik ya da savaştan bahsediyor.
معظم القصص الأفريقية في هذه الأيام، تتحدث عن المجاعة، فيروس نقص المناعة المكتسبة والإيدز، الفقر أو الحرب.

- Toplu katliamdan bahsediyorsunuz.
أنت تتحدث عن جرائم قتل جماعية أيها الجنرال , وليس عن الحرب

Senden nefret eden Eben'e iyi davranıp beni dışlamaktan söz ediyorsun.
ستكون طيبا مع ايبن الذى يكرهك و تتحدث عن اطلاق سراحى

şarap hakkında konuşmaya başladığında, keşke bir silahım olsaydı diyorum.
عندما تتحدث عن النبيذ أحيانا أتمنى لو كان معي مسدساً

Kabine barıştan bahsediyordu. SAS bizi çıkarmak için bekliyordu.
كانت الوزارة تتحدث عن السلام بينما كانت القوات الجوية تنتظر إبادتنا

Ve bu yüzden, aşamalı yenilikten bahsetmiyoruz, radikal bir yenilikten bahsediyoruz.
أنت لا تتحدث عن الابتكار التراكمي ، بل عن الابتكار الثفكيكي.

İyi, yapacağım ama sırf kurtlardan bahsederken çok tatlı olduğun için.
حسنًا، سأفعلها، ولكن فقط لأنك لطيف للغاية عندما تتحدث عن الذئاب.

Kız arkadaşından bahsettiğini sanmıştım, beyinsiz ve ve maço olduğunu düşünüyordum.
ظننت أنك تتحدث عن حبيبتك أتعرف، ظننت أنك تتصرَّف بحماقة الذكور

Önce prensesle özel röportaj diyorsun, sonra da ortadan yok oluyorsun.
أولا : تتحدث عن لقاء حصرى مع الأميرة ثم تختفى

CA: Yani sen belki ilaç hap değil hücre olabilir derken, muhtemelen kişinin kendi hücrelerinden bahsediyordun.
عندما تقول أن الطب ممكن أن يكون خلية و ليس حبة دوائية، فإنه من المحتمل أنك تتحدث عن الخلايا الخاصة بك.

Tıpkı kimsenin bahsetmek istemediği bir tehlikeden bahsederek eleştirilme riskini göze almak gibi.
على سبيل المثال: المخاطرة بالنقد، عندما تتحدث عن خطر لا يريد أحد أن تتحدث عنه.

Orada dönen bazı gizli kapaklı işlerle ilgili görüşmek istemiş.
أرادت أن تتحدث عن أمرٍ . غير قانوني يحدث هناك

Her gün buraya geliyoruz hiç kendinden bahsetmiyorsun.
نحن نخرج لهذا المكان يومياً منذ أسبوعين، و لا تتحدث عن نفسك أبداً.