Bu da ön sayfanızı oluşturuyor. Sürekli artıyor, düşüyor, devamlı değişiyor. | TED | وهذا ما يصنع صفحة البداية. فهي دائماً تصعد، وتهبط، ودائماً تتغير. |
Bir şeyler gerçekten değişiyor. Tam olarak neler olduğunu pek bilmiyorlar. | Open Subtitles | كما تعلم ان الامور تتغير وهم لا يعلمون ما الذي يجري |
Pek değişmemişsin, palabıyığın hariç tabii. | Open Subtitles | بغض النظر عن شاربك، الا أنت لم تتغير كثيراً |
Ve sonra vergi imtiyazlarını bize taahüt etme ihtimaliniz de değişebilir. | Open Subtitles | وبعد ذلك الامتيازات الضريبية كنت قد ارتكبت لنا قد تتغير أيضا. |
Çünkü bazı şeyler asla değişmez Jason ve bazıları da değişir. | Open Subtitles | لأن بعض الأشياء لا تتغير أبدا ً جاسون وبعض الأشياء تتغير |
Anahtarlar içinde kişisel algılamayın Bayan Gammelgaard. Zaman değişti artık. | Open Subtitles | المفاتيح بالداخل الأمر ليس شخصياً يا سيدتي ولكن الظروف تتغير |
Evet, işte geldik, Herkül. Bazı yerler hiç değişmiyor, değil mi? | Open Subtitles | حسنا ، ها نحن ، هرقل بعض الأماكنِ لا تتغير أبدا |
Teknolojik aletler daha hızlanmış ve daha küçülmüş olsa da aslında fazla değişmedi. | Open Subtitles | قد تكون التكنولوجيا أصبحت أسرع وأصغر لكن في الحقيقة لم تتغير بشكل كبير |
Aramızdan biri belediye meclisine girene kadar hiçbir şey değişmeyecek. | Open Subtitles | الأمور لن تتغير طالما ليس من بيننا عضو بمجلس المدينة |
Haber dünyasında bir şeyler değişiyor ve bende bu değişimin baskısını altındayım. | Open Subtitles | حسناً الأشياء تتغير في لعبة الأخبار وكنت تحت تأثير ضغط لأتغير معهم |
Bir anlık sakinlik ve sonra bütün vücut dili değişiyor. | Open Subtitles | هناك لحظة من الهدوء ومن ثم تتغير لغة جسده بالكامل |
Ama görüyoruz ki bu yerler göz ardı edilemez bir ölçekte değişiyor. | Open Subtitles | لكن يُمكننا الإدراك بأنفسنا أنّ هذه الاماكن تتغير على مستوىً يصعب تجاهله |
Hiç değişmemişsin... 10 yıl önce evden kaçtığından beri hiç değişmemişsin. | Open Subtitles | لم تتغير على الإطلاق منذ هربت مني قد عشر سنوات. |
"Çünkü bu şeyler kendi başlarına değişebilir ya da değiştirilebilirler. | Open Subtitles | لأن من خاصية تلك الأشياء ان تتغير، او تتغير بفعلك |
İnsanlar değişmez Ryan. Bence değişmeleri de gerekmez, ben senin... | Open Subtitles | الناس لا تتغير ولا اعتقد علينا ان نتغير انا وانت |
Şimdi görüntü açısı biraz değişti verdiği tepkiyi tam olarak görebilmeniz için. | TED | الآن سوف تتغير زاوية قليلا لذا يمكنك أن ترى أن ردة الفعل كانت مختلفة |
Yani görüyorsunuz ki gazeteciliğin temel ilkeleri gerçekten değişmiyor burada, değil mi? | TED | لذا بامكانكم أن تروا أن المبادئ الأساسية للصحافة، لم تتغير بشكل كبير هنا، أليس كذلك؟ |
50 yıl içerisinde pek bir şey değişmedi. | TED | لم تتغير كثيرا خلال الخمسين عاما الماضيات |
Bir kez daha nesilden nesile geçiyor ve bu hiç değişmeyecek. | Open Subtitles | لذلك مرة أخرى، فإنه يتجاوز الأجيال، والتي سوف لا تتغير أبدا. |
Dört yıl önce onu yakaladığımdan beri hiç değişmemiş. | Open Subtitles | إنها لم تتغير منذ أن أودعتها السجن قبل أربعة سنوات مضت |
Daha fazla değişmek istediğin muhabbetini de duymak istemiyorum artık. | Open Subtitles | ولا أريد أن أسمع عن نيتك أنك تريد أن تتغير |
Kütlenin Korunumu Yasası, kütlenin ne yaratılabileceğini, ne de yok edilebileceğini söyler, bunun anlamı kahramanımızın büyüklüğünün değişmesi illa ki kütlesini değiştirmeyecek. | TED | قانون مصونية الكتلة ينص على أن الكتلة لا تخلق ولا تفنى، هذا يعني أن كتلة بطلنا لن تتغير لمجرد أن حجمه تغير. |
değişecek, ama önce korkarım ki Almanları yenmemiz gerekecek. | Open Subtitles | سوف تتغير ولكن قبل ذلك يجب أن ينهزم الألمان. |
Ortak insanlık anlayışımızın değişmediğini bize hatırlatan güçlü unsurlar bunlar. | TED | فهي تعتبر رسائل تذكير قوية بأن إنسانيتنا المشتركة لم تتغير. |
Bunun nedeni değişmeleridir ve değişimin, düzene karşı bir eğilimi vardır aynı bir oturma odasında ya da kitaplıkta olduğu gibi. | TED | وهذا لأنها تتغير . وللتغير طريقته في كسر القاعدة . تماماً كما هو الأمر في غرفة المعيشة أو على رف الكتب. |
Endişeni anlıyorum. Ama kitapların sayesinde ellerin dolunca sen değişmedin. | Open Subtitles | أرى قلقك، لكنّك لم تتغير عندما جعلتك كتبك أكثر فخامة. |