| Bu görüntüdeki resimler bize evrende gerçekleşen fiziksel olaylar hakkında bilgi verir. | TED | الألوان في هذه الصورة تخبرنا عن الأحداث الفيزيائية التي تحدث في الكون. |
| Karanlığın temsilcileri bazen bize zarar vermek için doğru söyler. | Open Subtitles | غالبا ما تخبرنا قوى الظلام بالحقائق كى تستدرجنا إلى الشر |
| bize Adem, Havva ve yılan hakkında bir şey anlatabilir misin? | Open Subtitles | ألا يمكنك أن تخبرنا أي شئ عن آدم وحواء و الثعبان؟ |
| Umarım yakında uyanır. Belki bize arabayı kimin kullandığını söyleyebilir. | Open Subtitles | أتمنى أن تفيق قريباً فربما تخبرنا من كان يقود السيارة |
| Fakat bu, özel bir toplumsal kural. Bu, kiminle görüşebileceğimiz ve kiminle olmamamız gerektiğini gerektiğini söylemek isteyen toplumsal bir kural. | TED | لكنها نوعية خاصة من القواعد الإجتماعية, لأنها قاعدة إجتماعية تريد أن تخبرنا بمن نستطيع أن نألفه ومن لا يجب أن نألفه. |
| bize bir adamı muslukçu olduğu için tutuklayabileceğini mi söylüyorsun? | Open Subtitles | أتريد ان تخبرنا أنه يمكنك القبض على شخص لأنه سباك؟ |
| bize Ajan Mulder ve tavırları hakkında söylemediğiniz bir şey var mı? | Open Subtitles | هناك أيّ شئ الذي أنت لا تخبرنا حول الوكيل مولدر أو موقفه؟ |
| Peki adamlarınıza böyle birşey olsaydı, bunu bize söyler miydiniz? | Open Subtitles | وإذا شيء مثل ذلك حدث إليهم، أنت سوف تخبرنا ؟ |
| Sen gibi, bir ay önce belki, bilmiyorum, bu konuda bize söyleyebilirdin? | Open Subtitles | حسنا . كان يمكنك أن تخبرنا بهذا قبل الآن ربما منذ شهر |
| -Şimdi bize orda ne gördüğünü söyle. -Yoksa kendimize başka bir aday buluruz. | Open Subtitles | اما أن تخبرنا مالذي رأيته أو نحن سنرى شخص آخر مرشح لوظيفه جورجيا |
| İşleri yoluna koyabiliriz, ama nerede olduğunu bize söylemen lazım. | Open Subtitles | الآن، أناوهويمكنناتصحيح الوضع ، لكن عليك أن تخبرنا عن مكانها |
| Yivler bize, depoda bulduğumuz tabancının savunma avukatını öldürmekte kullandığını söylüyor. | Open Subtitles | التصدعات تخبرنا بأن السلاح المستعاد من المخزن إستخدم لقتل محامي الدفاع |
| Tamam. Bu arada, şu şeyin ne olduğunu söyleyebilir misiniz? | Open Subtitles | حسناً، في الوقت الراهن، أيمكنك أن تخبرنا ما هذه الأشياء؟ |
| bize işimizi nasıl yapacağımızı söylemek yerine artık kendiniz yapıyorsunuz demek? | Open Subtitles | لذا بدلاً أن تخبرنا كيف نقوم بعملنا الآن تقوين بفعل ذلك |
| Zihinde canlandırma için sağ ol. Neden asıl düşündüğünü söylemiyorsun? | Open Subtitles | شكراً على تلك الصورة التخليلية، لمَ لا تخبرنا برأيك الحقيقي؟ |
| Kitaplar bize kimken kim olduğumuzu, hatta kim olacağımızı anlatır. | TED | تخبرنا الكتب عن ماضينا وعن حاضرنا وعن مستقبلنا أيضاً. |
| Ama bize pek bir şey anlatmadın. Nasıl işleyeceğini ya da nelerin olacağını bilmiyoruz. | Open Subtitles | لكنك لم تخبرنا بالكثير ، نحن لا نعرف كيف ستتم الأمور أو ما المفترض أن يحدث |
| Gerçeği bildiğiniz halde bize söylemediniz. | Open Subtitles | كنت تعلم بهذا ولم تخبرنا بالحقيقة اللعينة |
| Öyleyse anlat bakalım, bu ölmüş bir gitaristin elinde ne arıyor? | Open Subtitles | إذن ربما تخبرنا لماذا وجدنا هذا فى يد عازف جيتار ميت |
| Bu ikinci hikâye, bu noktaya nasıl ulaştığımızı ve bir sonraki aşamada nerede olmamız gerekeceği hakkında her şeyi anlatıyor. | TED | تخبرنا القصة عن كيف وصلنا لما نحن عليه وأين يجب أن نذهب فيما بعد. |
| Bu sırada cesedi morga gönderelim ve bize neler söyleyecek ona bakalım. | Open Subtitles | في هذه الأثناء، لنأخذ الجثة إلى المشرحة ونرى مايمكن أن تخبرنا به |