Bu yiyeceklerin yüksek glisemik indeksi vardır. Belli bir yiyeceğin kan şekerini yükseltme miktarı glisemik endekstir. | TED | هذه الأغذية تحتوي على إضافات غنية بالسكر بكمية مبالغة ترفع نسبة السكر في الدم |
Kadınlar burkalarını kaldırıp bu dondurmayı yediler. | TED | و ترفع النساء البرقع و ياكلن هذا الايس كريم، |
Kafanı kaldırma. Küpelerini falan çıkar. Boynuna hiçbir şey takmamalısın. | Open Subtitles | لا ترفع رأسك يجب أن لا يكون أي شيء حول عنقك |
Elmacık kemiği kası köşeleri kaldırır. | Open Subtitles | العضلة الوجنية الكبرى و التي ترفع زاويني الشفتين |
Böyle şeyleri kendin de kaldırıyorsun, değil mi? | Open Subtitles | عليك ان ترفع هذه الاشياء بنفسك؟ أليس كذلك؟ |
Ellerini havaya kaldır deriz sen bir-iki saniyeliğine tereddüt edersin. | Open Subtitles | سنقوم بإخبارك أن ترفع يداك للأعلى ستتردد لجزء من الثانية |
Sadece spor salonuna gidip antreman yapmak ve ağırlık kaldırmak yeterli değildir. | Open Subtitles | لا يكفي أن تذهب للنادي و فقط تتدرب ، و ترفع الأوزان |
Bu durum aşağıdakileri içeren bir dizi semptomu kapsar: Artmış kan şekeri, artmış bel çevresi ve yüksek tansiyon. | TED | و التي تنتج عنها أعراض عديدة من بينها إرتفاع السكر في الدم و التي ترفع محيط الخصر و إرتفاع ضغط الدم |
Kütüklü hanıma daha yüksek sesli konuşmasını söyler misiniz? | Open Subtitles | هلا سألتِ السيدة صاحبة الجذع أن ترفع صوتها؟ |
Birşey söyleyeceksen... daha yüksek sesle söylemelisin. | Open Subtitles | أذا اردت أن تقول لي شيئا فعليك ان ترفع صوتك |
Bayılana kadar koşup, ağırlık kaldırıp kramp girene kadar omuz atınca, hayatında bir ilk gerçekleşecek. | Open Subtitles | بعد ان تجري حتى تقطر العرق سأجعلك ترفع الأوزان سأعالجك حتى تتضخم ذراعيك سيحدث لك شيء لم يحدث مطلقا في حياتك البائسة |
Kaşlarını kaldırıp biraz gülümse, işte böyle. | Open Subtitles | من الافضل أن ترفع حاجبيك وتبتسم قليلاً هكذا |
O kapağı kaldırıp çamaşırlarını içine koyar ve kapağı kapatırsın. | Open Subtitles | ترفع الغطاء تدخل الثياب ومن ثم تغلق الغطاء |
- Bayan, arabadan çıkın. - Bana sesini yükseltme. | Open Subtitles | أخرجى من السيارة الآن لا ترفع صوتك عليّ. |
Madem yapmadı o hâlde bunu söylerken neden sesini yükseltme gereği duydun? | Open Subtitles | إذا لم تحدث حقاً، لماذا عليك أن ترفع صوتك وأنت تقولها؟ |
Oturma. Elini kaldırma. Tuvalete gitme. | Open Subtitles | لا تجلس، لا ترفع يدّك لا تذهب إلى الحمّام |
Tamam. Ben burasını bantlarken, şu tarafı yukarı kaldırır mısınız? Teşekkürler. | Open Subtitles | حسنا، أيمكنك أن ترفع هذه من أجلي من فضلك ريثما ألصق هذا |
Şimdi, ben sağ elimi kaldırırken sen hangisini kaldırıyorsun? | Open Subtitles | والآن أى يد ترفع أنت عندما أرفع يدى اليمنى ؟ |
- Sağ elini kaldır, sol elini de pantolonunun içine sok ve bunu tekrarla. | Open Subtitles | حسنا ، أنت ترفع يدك اليمني بالأعلي، و تضع يدك اليسري علي سروالك و تعيد هذا |
Edward burdayken el kaldırmak zor olsa da kalkan eller var. | TED | يصعب أن ترفع يدك عندما يقف الشخص أمامك هاهنا لكني أرى تلك الأيادي. |
Güneş Mavi Gezegendeki tüm bu suların yukarı çıkmasını sağlayan bir güçtür. | Open Subtitles | الشمس هي القوة التي ترفع جميع المياه التي على هذا الكوكب الأزرق |
Tabiki, oğlunun dokunulmazlığını da kaldırabilirsin... | Open Subtitles | بالطبع يمكنك أن تقرر أن ترفع الحصانة الدبلوماسية عن ابنك |
Ve ağzın köşesinde, üst dudağa yerleştirdiğimiz de uyarıldığında alt dudağı kaldıracak. | Open Subtitles | و سنضعها في زاوية الفم و الشفة العليا بجيث ترفع الشفة السفلى عندما تنقبض و تساعد على الكلام |
Hadi ama Mel. Her zaman bir şey söylemek için el kaldırırsın. | Open Subtitles | هيا، ميلّ أنت دائما ترفع يدك بخصوص أي شيء |
Sen aynı eli kaldırmadın mı? | Open Subtitles | ألم ترفع نفس اليد؟ |
16mm'lik müthiş bir kopyadır. Sıkıldıkça açar izlerim. | Open Subtitles | إنها نسخة 16 ملليمتر أشغلها كل شهرين كي ترفع معنوياتي |
Önemli olan kendine güveni arttırmak ve fiziksel ilişki için acele etmemek. | Open Subtitles | هو ان ترفع من تقديرك لذاتك و لا تتسرع لأي علاقة جسدية |