Sana iyi bir şeyler söylersem, sence erken tahliye edilebilir miyim? | Open Subtitles | لو أعطيتك شيئأَ جيداَ هل تظن سأحصل على تسريح مبكر ؟ |
-Maksimum on yıl 4 yıl sonra tahliye, eğer teslim olursa. | Open Subtitles | أقصاه 10 سنوات مع تسريح مشروط إذا سلم نفسه فوراً |
Şimdiye kadar bu işten çıkarmalar ve artırılmış sınıf kapasitesi oldu. | TED | حتى الآن تعني تسريح العمال وإزدياد حجم الفصول الدراسية |
Satışlar azalıyordu, birçok insan işten çıkarılmıştı. | TED | وكانت المبيعات تتراجع، وتم تسريح الكثير من الناس. |
Bu kız bu akşamüstü resmi olarak amcasının nezaretinde taburcu edilmiş. | Open Subtitles | لقد تم تسريح هذه الفتاة رسميا .هذا المساء تحت رعاية عمها |
Aslında uygunsuzluktan ihraç yolunda ilerliyormuş. | Open Subtitles | لقد كان بالفعل فى طريقه للحصول على تسريح غير مشرف. |
Bu durumda, öngörülen sulh anlaşmasının şart ve kuralları bağlamında Dickie Bennett'i bugün erken tahliye etmekten başka bir seçeneğim yok. | Open Subtitles | في هذه الحالة لا خيار لي سوى منحه تسريح مبكر بناءً على الظروف المعطاة اليوم |
Şartlı tahliye edenlerin çalıştığı bir programmış. | Open Subtitles | إنه برنامج تسريح مشروط إذاً ربما حاول الاعتداء عليها |
Bir daha o yollardan geçmeyi düşünmüyorum. Her hafta tahliye memuru başıma dikiliyordu. | Open Subtitles | أنا أعاني المشاكل الآن لدي مسؤول تسريح يأتي كل أسبوع |
İki ay içerisinde şartlı tahliye duruşman olacak. | Open Subtitles | لديك جلسة إستماع تسريح خلال شهرين |
- Bunlar tahliye evrakları değil. - Bunu imzalamazsan eşyalarını alamam. | Open Subtitles | هذه ليست أوراق تسريح - اريدك أن توقع هذا - |
Ben-Ben şartlı tahliye edildim. | Open Subtitles | أنا.. على تسريح مشروط من السجن |
Çok fazla dönüşüm kişi sayısı azaltma egzersizlerinden başka bir şey değildir; dönüşün kisvesi altında işten çıkarma. | TED | العديد من التحولات ليست إلا عمليات طرح رؤوس؛ أي تسريح العمال تحت ستار التحول. |
Birinin işten çıkarılacağı hakkında bir dedikodu duydum. | Open Subtitles | لقد سمعت اشاعةً مفادها انه سيتم تسريح احدهم |
Youngstown her zaman adil olmuştur, Otis ama benden neredeyse bu lanet kasabanın yarısını işten çıkarmamı istiyorsunuz. | Open Subtitles | يانجز تاون كانت دائماً عادلة يا أوتيس لكنك تطلب منى تسريح نصف البلدة |
Eşinizin taburcu belgelerini imzalamanız gerekiyor. | Open Subtitles | أُريدكَ أن توقِّع أوراق تسريح زوجتِك هل يُمكنكَ إحضارها إلى هُنا لتوقيعها؟ |
Onursuzca Irak'a Özgürlük Operasyonu arifesinde, taburcu oldun. | Open Subtitles | تسريح من الخدمة ، عشية عملية حرية العراق. |
Amiral Mueller'in ordudan ihraç etmeyi düşündüğünden haberin var mı? | Open Subtitles | .... اتدري ان الادميرال "ميولر يفكر في تسريح غير مشرف؟ |
Ama bazen zam almak demek senin maliyetin daha yüksek demek, bu nedenle onlar da küçülme yoluna giderler, seni işten kovmak senden daha ucuzunu bulmaktan kolaydır. | Open Subtitles | يعني أن راتبي أعلى من غيري لذا عندما يسعون إلى تسريح الموظفين سيكون طردي أسهل |
Elimizde burada tutulan bir adamın serbest bırakılıp nakledilmesi için bir belge var. | Open Subtitles | لدينا أمر تسريح و نقل الرجل المحتجز هنا الرقيب" جونكالاجار" |
İşin biter. Onur kırıcı bir kovulma, askeri hapiste beş yıl, istediğin bu mu, Craig? | Open Subtitles | سينتهي أمرك, تسريح مخز و5 سنوات في سجن عسكري |
Ama orduyu terhis etmek bir arada tutmaktan daha pahalı olur. | Open Subtitles | ولكن تسريح الجيش قد يكلف أموالا أكثر من المحافظة عليه |
Daha geçen hafta Donanmadan erken terhis edilmiş. | Open Subtitles | لقد اخذ تسريح مبكر من البحريه بالاسبوع الماضي |