O çocuklarla dalga geçme demiştim. İşte sana tuzak kurmuşlar. | Open Subtitles | أخبرتك بألا تعبث مع هؤلاء الرجال الآن هم منتبهين إليك |
Benimle uğraşma pislik. Beni boş yere tutukladın! | Open Subtitles | لا تعبث معي ، أيّها الحقير قبضت عليّ بدون سبب |
Polis ailesine asla bulaşma, unutmazlar. | Open Subtitles | لا تعبث مع عائلات الشرطيين إتهم لا ينسون. |
Ondan çok hoşlanıyorum, bizimle oynama. | Open Subtitles | إنها أنا المولعة به بجنون لذلك لا تعبث معنا. |
Wendell, koridorda benimle taşak geçen sen miydin? | Open Subtitles | ويندل هل كان هذا أنت تعبث معى فى الصالة؟ |
- Annenle böyle dalga geçmemelisin. - Başüstüne efendim, özür dilerim efendim. | Open Subtitles | ـ لا يجب أن تعبث مع والدتك هكذا ـ أجل، سيّدي، آسف |
Benimle dalga geçme Axel. Şimdi olmaz. Haydi, evine git. | Open Subtitles | "لا تعبث معي "أكسل ليس الآن ، إذهب إلى المنزل |
- Sakın hayalimle dalga geçme! Eğer bu işte varsan sorun yok, ama yoksa çekil karşımdan. | Open Subtitles | لا تعبث بخيالاتى إذا كنت تريد الخروج أغرب عن وجهى |
Boğa ile uğraşma delikanlı, yoksa payına boynuzları düşer. | Open Subtitles | لا تعبث مع الثور أيها الشاب . سيؤذيك بقرونه |
Bunlarla uğraşma, yoksa hiç rahat edemezsin. | Open Subtitles | حالما تعبث بهذه الأشياء لن تشعر بالراحة أبدا |
- İnsanları rahatsız etmeyi bırak, tilki. - Benimle uğraşma. | Open Subtitles | كفى ازعاجاً للناس ، يا مؤخرة الحكيم لا تعبث معي يا تانتــــــو |
Sevgilim CIA'ye bulaşma diyor. CIA, IRS ve motorcular. | Open Subtitles | صديقتي تقول لا تعبث مع السي آي إيه أو مع راكبي الدراجات البخارية. |
Patty, seni uyarıyorum. Bu gece bana bulaşma. | Open Subtitles | باتي ، وانا تحذير لكم ، لا تعبث معي هذا المساء. |
Benimle oyun oynama. Anında canına okurum. | Open Subtitles | لا تعبث معي يا صاح,سأركل طيزك بقسوة إلا أن تغطيه القذارة |
Benimle oyun oynama. Seni içeri tıkmak için mazarete ihtiyacım yok. | Open Subtitles | لا تعبث معى حول ذلك أنا لا أحتاج سببا لوضع مؤخرتك فى مقلاع |
Yanlış aileyle taşak geçiyorsun bok çuvalı! | Open Subtitles | أنت تعبث . مع العائلة الخاطئ . أنت قليلا من الهراء |
Dinle dostum, aklında ne var bilmiyorum ama yanlış kızla uğraşıyorsun. | Open Subtitles | أنصت، لا أعرف ما يجول بذهنك، لكنك تعبث مع الفتاة الخاطئة |
Bak, adamım, bu şapka gerçekten seninle kafa buluyor gibi. | Open Subtitles | إسمع، يا رجل، تلك القبعة تبدو مثل إنّها تعبث معك |
Bana bulaşmak istemezsin çünkü kıçına otu tıkarım. | Open Subtitles | انت لا تريد ان تعبث معى لاننى سوف اضرب خلفيتك |
O değil! Bunu uyduruyorsun! Benimle oynuyorsun! | Open Subtitles | إنها ليست هي ، أنت تختلق الأمر أنت تعبث معي |
Köpekbalıklarıyla uğraştı, şimdi de onlar bizimle uğraşıyor. | Open Subtitles | لقد عبثت مع القروش والآن القروش تعبث معنا |
50.000 ve berbat etme, benim zamanımı çalmayı bırak! | Open Subtitles | 50000و لا تعبث بوقف الخسارة الذي حدَّدته هذه المرَّة |
kazık atmaya çalıştığını öğrenirsem hapishanenin karanlık bir köşesine gidip saklansan iyi edersin. | Open Subtitles | وإن اكتشفت أنك تعبث معي من الأفضل أن تختبئ جيداً في هذا السجن |
Los Angeles'da üç tane, Phoenix'de de iki tane orospu benimle alay etmişti. | Open Subtitles | هناك ثلاث كلبات في لوس انجليس واثنان في فينيكس لذلك تعبث معي |
Ya silahın nerede olduğunu biliyor ve bizimle oynuyor ya da hiçbir fikri yok, bu durumda vakit kaybediyoruz. | Open Subtitles | إما أنها تعلم أين السلاح و تعبث بنا أو أنها ليس لديها أدنى فكرة و نحن نضيع وقتنا هنا |
Sen şu, beyaz ekmeksin. Ve çocuklarımın kafalarını karıştırıyorsun. | Open Subtitles | أنتِ الساقطة البيضاء التي تعبث بعقول أبنائي |