ويكيبيديا

    "تعطيه" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • ona
        
    • ver
        
    • vermelisin
        
    • verme
        
    • vermek
        
    • veriyorsun
        
    • vermiyorsun
        
    • vermedin
        
    • verebilirsin
        
    • verdin
        
    • veriyor
        
    • verip
        
    • vermeni
        
    • verecek
        
    • vereceksin
        
    Bu bilgi için ona 500 dolar daha vermen gerekiyor. Open Subtitles عليك أن تعطيه 500 دولار أخرى من أجل هذه المعلومات
    Ayağını denk al. karşılığında ona bi çiçek ver. Open Subtitles كوني حذرة الأفضل لك أن تعطيه وردة مقابل ما دفع
    Hayır. ona para borçlanacaksın. Borcuna karşılık bir şey vermelisin. Open Subtitles هو سيعطيكي قرض , لكن علكي ان تعطيه تامين
    Ama fazla verme. Çok kaba davrandı. Open Subtitles لكن لا تعطيه أكثر من ذلك لقد كان وقحاً للغاية
    Ya da bu işi yapanların ona vermek istediği bilgiyi verdin. Open Subtitles أو منحته بالضبط ما أرداته منك الجماعة المنفذة لذلك أن تعطيه
    Seçenek veriyorsun, emir değil. Kararı o veriyor. Open Subtitles تعطيه خيارات , وليس أوامر , تدعه يتخذ القرار
    ona neden bu DVD'lerden birini vermiyorsun? Open Subtitles لم لا تعطيه اياه على اسطوانه كمبيوتر ؟ ؟
    Hapları viski ile birlikte vermedin değil mi ? Open Subtitles لم تعطيه الحبّة بالويسكي، أليس كذلك؟ نعم
    Yani, çocuğunu küçükler ligine yazdırıp ve sonra ona bir eldiven almamazlık etmezsin. Open Subtitles فانت لا تريدين ان تسجلي ابنك بدوري صغير للبيسبول دون ان تعطيه قفازا
    ona sağlıklı bir şey vermenizi kastetmiştim. Meyve suyu gibi. Open Subtitles حسنا، كنت أعني أن تعطيه شيئا صحية، مثل الانفجار البرتقال.
    Bunu al ve yeni ailesine ver. Open Subtitles يجب عليك أن تأخذ هذا و تعطيه لوالديه الجدد
    Peki dinle, o adam aradığında, gerçek numara mı ver ona. Open Subtitles أنصت، عندما يتصل ذلك الشخص، أرجو أن تعطيه رقمي الحقيقي.
    Ne yaptı bilmiyorum ama ona bir şans daha vermelisin. Open Subtitles لا أعرف ما الذي فعله معك و لكن عليك أن تعطيه فرصة أخرى
    En karanlık zamanda bile kendine bir umut vermelisin. Open Subtitles في أكثر الأوقات ظلاماً ، الأمل هو شيء تعطيه لنفسك
    Sakın kitabı onlara verme, seni parçalara ayırsalar bile. Open Subtitles لا تعطيه لهم، حتى إذا هم مزقونك إربا إربا
    Dövmeli biri, araba servis penceresine yanaştığında ona yemeğini ver, telefonunu sakın verme. Open Subtitles و لا تعطيه رقم هاتفكِ شكراً على النصيحة سأحاول أن أعمل بها
    Bu şu anlama geliyor, katidid erkekleri bu çiftleşme hediyesini vermek konusunda aşırı seçici davranıyorlar. TED ولذلك هذا يعني أن تكون الذكور انتقائية للغاية بشأن من تعطيه هذه الهدايا.
    Parayı alıp malı mı veriyorsun? Bu da ne böyle? Open Subtitles تأخذ المال من الزبون ثم تعطيه المخدّرات، ما خطبك
    Onu çok beğeniyorsan neden ona bir öpücük vermiyorsun? Open Subtitles إذاكنتمغرمةبهكثيرا لماذا لا تعطيه قبلة ؟
    Gerçek ve güçlü bir şey senin hayatına girdi ve sen bir şans vermedin. Open Subtitles أتعلمين, أمر حقيقي و قوي جاء إلى حياتك و لم تعطيه فرصة ابداً
    ona kayıp hazineni bulması için bir fırsat verebilirsin. Open Subtitles أنت يجب أن تعطيه فرصة أخرى لكى يجد كنزك المفقود
    Kız parayı erkek arkadaşına veriyor,... ..erkek arkadaşı da parayı içki içerek ve at yarışı oynayarak harcıyor. Open Subtitles وهو يعطيها المال هى تعطيه الى صديقها000 صديقها ينفقه على المشروبات وعلى كافة الصالات وعلى مضمار السباق
    Onun eline bir testere verip Joplin'de ilkyardıma gönderiyorsunuz ve amacını tekrar kazanıyor. TED تعطيه منشاراً. ترسله إلى جوبلين، ميسوري عقب الإعصار، يستعيد ذلك الهدف.
    Basın için bir demeç hazırladım... bu gece gitmeden önce bunu onlara vermeni istiyorum. Open Subtitles لقد أعددت بيان للصحافة أريدك أن تعطيه لهم قبل أن تغادر
    Onu bana verecek misin yoksa ben almak zorunda mı kalacağım? Open Subtitles أنت ستعمل تعطيه لي أو أنا قد ستعمل على اتخاذ ذلك؟
    Sana işkence yapıyorken, dayanamayıp itiraf edermiş gibi ona yanlış bilgi vereceksin. Open Subtitles ثم يجب أن تعطيه معلومة خاطئة و أنت تتظاهر بالأعتراف من التعذيب

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد