Kim sana evi terk edip böyle bir yerde kalmanı söyledi? | Open Subtitles | من اخبركِ ان تغادري المنزل و تبقي في مكان كهذا ؟ |
Burayı terk edip karım olduğunda yine öyle olacaksın. | Open Subtitles | هذه هى الطريقة التى ستكوني عليها مرة اُخرى عندما تغادري هذا المكان و تُصبحي زوجتى |
Sonuna kadar dinle. Lütfen gitme. | Open Subtitles | دينيس , انتظري , رجاء ,فقط اسمعي ما سأقوله , رجاء , لا تغادري |
Otobandan ayrılıp, en yakın polis karakoluna Gitmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تغادري الطريق العام وإذهبي إلى أقرب مركز شرطة بأسرع وقت ، مفهوم؟ |
Ofisini yerle bir etsem sorun olur mu?" "Eğer böyle yapmayı düşünüyorsan gitmen gerekecek." dedi Marder. | TED | هل من الممكن أن أ خرب مكتبك؟' 'عليك أن تغادري إن كنت على وشك أن تفعلي ذلك،' قال ماردر. |
O halde havaalanına gitmeden önce polislerle görüşeceksin. | Open Subtitles | إذاً، سوف يتوجّب عليكِ أن تُـقابلي الشرطة قبل أن تغادري |
Onlara gece yarısı ayrıldığınızı söyleyeceğim. Ama şimdi gitmek zorundasın. | Open Subtitles | كنت سأخبرك أن تغادري في منتصف الليل ولكننا يجب أن نذهب الآن |
Çok geç olmadan burayı terk edin. | Open Subtitles | نصيحتي لك أن تغادري هذا المكان قبل فوات الآوان |
Derhal bu evi terk etmeni istiyorum. | Open Subtitles | أريدك أن تغادري هذا المنزل فوراً ولا اريد أن أراك ثانيةً |
Şehri birazlığına terk etmelisin. Herhangi bir büyük şehirden çık ve kamp veya birşeyler yapmaya git. | Open Subtitles | يجب أن تغادري المدينة لفترة أخرجي من أي مدينة كبيرة |
Burada çok şey yaşadın. gitme. Biraz daha kal. | Open Subtitles | .لقد نضجتِ كثيرًا هنا .لا تغادري, ابقي لفترةٍ أطول |
Uzun zamandır görüşmedik, sakın gitme! | Open Subtitles | لم نرَ بعضنا منذ مدة، لا تغادري |
Biliyorum, annem çılgına dönecek ama Gitmeni istemiyorum. | Open Subtitles | وأعرف أن هذا يبدو جنونيا وأعرف أن أمي ستنقلب علي ولكني لا أريدك أن تغادري |
Hayır, Gitmeni istemiyorum. Sana ihtiyacım var, Kim. | Open Subtitles | لا , لا أريدك أن تغادري أحتاج إليك كيم , أنت ذكية |
Yani senin gitmen gerek, benim değil. | Open Subtitles | أقصد بأنه يجب عليكي أن تغادري وليس أن أغادر أنا |
Buradan gitmen için 2 defa tren parası verdim ama hâlâ gitmiyorsun. | Open Subtitles | أعطيتك مرتين تذكرة للقطار لمغادرة المكان، ولم تغادري للآن. |
gitmeden önce rulet oyna. Şansın yaver gidiyor. | Open Subtitles | إن عربتك جاهزة كي تغادري لقد حالفك الحظ اليوم |
Affedersiniz bayan ama gitmek zorundasınız. | Open Subtitles | عذراً يا انستي و لكن ينبغي عليك أن تغادري فوراً |
- Ama bilim dersi'ne geç kalacağım. - Peki, sıçana kadar bir yere gitmiyorsun. | Open Subtitles | لكني سأتأخر على العلوم لن تغادري حتى تفعلي |
evine git, şehirden ayrılma beni bir sonraki görüşünde, yanımda seni tutuklamak için ajanlar olacak. | Open Subtitles | وعودي للمنزل ولا تغادري المدينة وبالمرة المقبلة التي آراكِ بها سيكون بجواري عميل آخر |
Şimdi gitmelisin. gitmelisin. Kjell Bjarne her an gelebilir. | Open Subtitles | لا بد أن تغادري الآن فقد يعود في أية لحظة ويسيء فهم الموقف |
Ona evine gitmesini söyle, sen de sakın evden çıkma! | Open Subtitles | أخبريه بأن يعد إلى بيته ولا تغادري البيت أنتِ أيضاً |
Sırf kızımsın diye erkenden çıkıp gidemezsin. | Open Subtitles | لا تستيقظين فقط وتريدين أن تغادري مبكرًا لأنكِ ابنتي. |
Şimdi git ve bir daha asla dönme. | Open Subtitles | .. عليكِ أن تغادري الآن و لا تعودي إلى هنا مجدداً |
Şu an beni aradığına göre henüz çıkmadın demektir. | Open Subtitles | إذا حقيقة أنكِ تتصلين تعني أنكِ لم تغادري بعد |
Bak, seni endişelendirmek istemedim ama bir dönemliğine gidebilirsin ve ben onun ortaya çıkıp canı ne isterse alabileceğini düşünmesini istemedim. | Open Subtitles | اسمعي , انا لم اقصد بأن اقلقك لاكن انتِ ربما تغادري لفصل كامل ولا اريدها ان تفكر |
Eğer John'un sana ihtiyacı olsaydı, çıkarken sana sorardı. Sormadığına göre evden çıkmayacaksın. | Open Subtitles | لو كان يحتاجك لكان قد طلبك لكنه لم يفعل، لذا لن تغادري هذا البيت |