ويكيبيديا

    "ثابت" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • sabit
        
    • sürekli
        
    • sağlam
        
    • düzenli
        
    • sabittir
        
    • kalıcı
        
    • hareketsiz
        
    • stabil
        
    • tutarlı
        
    • devamlı
        
    • devam
        
    • statik
        
    • tamir
        
    • durağan
        
    • daimi
        
    Dönüşler ağırlık merkezi sabit kaldığında en etkilidir ve yetenekli bir dansçı bu süreçte dönme aksını dik tutabilir. TED تكون اللفات أكثر فاعلية إذا بقي مركز جاذبيتها ثابت والراقصة الماهرة ستكون قادرة على المحافظة على المحور الأفقي للفاتها
    Vezir tüm gücü elinde tutarken şah sabit duruyor. - Nasılsınız Dr. Crane? Open Subtitles لا عجب في هذا, الملك ثابت لا يتحرك بينما الملكه تملك القوه المطلقه
    İkimizin de cep telefonu var, sabit hatta ihtiyacımız yok. Open Subtitles وكلانا لدينا هواتف محمولة لذا فلن نحتاج الى هاتف ثابت
    İnşaat malzemeleriyle yüklü bu konteynırlar Dünya'daki en büyük inşaat alanını beslemek için sürekli olarak limanları işgal ediyor. Open Subtitles حمّلت المراكب بالمواد الإنشائية تصل إلى أحواض سفن المدينة بشكل ثابت التغذيه واحدا من اكبر ازدهار البناء في العالم
    Çünkü çok sağlam dediğin anlaşma bana saçmalıktan ibaretmiş gibi geldi. Open Subtitles لأنه بدا أن ما قلت إنه ثابت هو مجرد كلام فارغ
    Neyse ki troid bezinin aktivitelerini yeniden tetikleyebilen ve vücudu tekrar düzenli bir metabolizma hızına kavuşturan medikal tedaviler var. TED ولحسن الحظ توجد علاجات طبية قادرة على تحفيز أنشطة الغدة مجددًا، واستعادة معدل أيض ثابت للجسم.
    Bazen sabit etkiler değişimi açıklayabilir, ancak sabit etkiler, değişimin değişen şeylerle etkileşimini açıklar. TED إلا أنه في بعض الأحايين يمكن تفسير المتغير على ضوء عنصر ثابت, ولكن ذلك في إطار ضيق مقيد ب تفاعلاته مع المتغيرات.
    anlamına geliyor. Başlayacak olursak, 1960 yılında "ilham"ın sabit kaldığını görüyoruz. TED كما نبدأ ، تشاهدون في عام 1960 الالهام ثابت
    Burada, sabit slayt gösterisinin veya panoramik görüntülemenin öğelerini görüyorsunuz ve bunların hepsi uzamsal olarak birbiriyle bağdaştırılmıştır. TED لعرض تقديمي ثابت أو تصوير بانورامي وتم ربط هذه الأشياء جميعًا بشكل مكاني
    Diğer bir açıdan ise, bu, elektronik sağlık kaydının sabit bir teşhis bilgi havuzundan bir sağlık desteği aracına köklü dönüşümü. TED ومن جهة أخرى، انه تحول جذري في السجل الطبي الإلكتروني من مستودع ثابت من المعلومات التشخيصية لأداة لترويج الصحة.
    Herkese olabileceği gibi, onlar da, bir tür altıncı his geliştiriyorlar, sabit bir farkındalık, ne yaptıklarının, nasıl davrandıklarının, onların para toplama konusundaki yetilerine etkisi hakkında. TED كأيٍّ كان،نتيجة قيامهم بهذا, تطورت لديهم حاسة سادسة، وعي ثابت ,حول تأثير أفعالهم على إمكاناتهم لجمع المال.
    Belki de bin yaşam süresi boyunca, yeni bir sabit davranış şekli geliştirebilirler. TED ربما على امتداد آلاف الحيوات، يمكنهم تطوير سلوك ثابت جديد.
    Evet, benim planım ve maalesef ki partnerlerimi onları duyurmama müsaade edecek noktaya getiremedim, bunu bir sabit uydu ile yapmak. TED وكانت خطتي هي، وللأسف لم أستطع إقناع شركائي بهذه النقطة لأقول لهم، بأنه علينا فعل ذلك بقمر صناعي ثابت.
    Aynı zamanda sürekli ve artan öğrenmeyle bağlantılıdır. TED كما يرتبط هذا بتزايد ثابت ومتسارع في التعلم.
    sürekli olarak toplumsal refahı gözardı etme eğilimindeyiz. Bu durum toplumsal refahın ortak refah olması ortak mallardan teşkil edilmesinden kaynaklanıyor. TED نحن نميل وبشكل ثابت الى تجاهل المنفعة العامة لانها ببساطة مكاسب عامة , انها متاع مشترك
    Birkaç ay içinde tamamen kör olacak. Ama böyle bir durumda bile tavrı müthiş. Çok sağlam karakterli bir insan. Open Subtitles خلال أشهر قليلة, و نفسيته جيدة إنه حقاً رجل ثابت
    Harçlık çocuklara küçük yaşta düzenli bir maaş çeki beklemeyi öğretir. TED ان التسامح يعلم الاطفال الاتكال منذ بداية اعمارهم والاعتماد على دخل شهري ثابت
    Fiziğin çerçevesi oldukça sabittir; ölçtüğümüz bir çok şeyde aynıdır. TED لأن إطار عمل الفيزياء ثابت بدرجة ملحوظة فهو نفس الشيء في العديد والعديد من الأشياء التي نقيسها.
    Onunla daha fazla zaman geçirmeliyim. - daha kalıcı bir şey. Open Subtitles لكني أحتاج المزيد من الوقت معها شيئ ثابت
    İlk olarak, bir nesne uzayda ne kadar hızlı hareket ederse hareketsiz bir gözlemciye kıyasla zaman içinde o kadar yavaş hareket eder. TED أولاً: كلما تحرك جسم في الفضاء بسرعة، كلما كانت حركته عبر الوقت بطيئة مقارنة بمرصد ثابت.
    Ayık ve cevap veriyor. Sağ humerusta stabil kırığı var. Open Subtitles إنّه واعٍ ويستجيب لديه كسر ثابت بالعضد الأيمن
    Bunu tüm 4400'ler için söyleyebilirsin. Hepsi de tutarlı. Open Subtitles تستطيع قول هذا عن كل الـ 4400 هذا ثابت فيهم
    O zaman neden devamlı herkese onlar için ne yaptığını hatırlatıyorsun? Open Subtitles ثمّ الذي تُذكّرُ بشكل ثابت كُلّ شخص ماذا أنت تَعمَلُ لهم؟
    Bu akım, tüm kültür ve coğrafyalarda 250 yıldır devam ediyor, Sahra Altı Afrika ve Güney Asya'daki bariz istisnalar hariç. TED وكان هذا القرار ثابت لربع الفيه , عبر الحضارات و المناطق الجغرافيه, مع استثناء صارخ من جنوب الصحراء الكبرى وجنوب آسيا
    Maryland Üniversitesinde nöro bilimci Elizabeth Redcay, bizzat etkileşim kurduğumuzda ve statik bir şey izlediğimizde beynimizde yaşanan farklılıkların bir haritasını çıkarmaya çalıştı. TED إليزابيث ريدكاي، عالمة أعصاب في جامعة ميريلاند، حاولت إيضاح الفرق بين مايحدث في أدمغتنا عند تفاعلنا بشكل شخصي مقابل عندما نشاهد أمر ثابت.
    Televizyonu tamir etmem hakkında birşey söylemedin. Open Subtitles أنت لَمْ تقولي شيءَ حتى حول التلفزيونِ وهو ثابت.
    Arka plan ışıması sadece normal spektral analiz altında görülebilmek için fazla durağan. TED إشعاع الخلفية بكل بساطة ثابت جدا لنكون قادرين على أن نرى في إطار التحليل الطيفي العادي.
    Takdir edersiniz ki böyle bir şeyi düşündüğünüzde daimi olan hemen hemen hiçbir şeyini bulamazsınız. TED لو نظرتم إلى شيء مثل ذلك، فيمكنكم تقدير حقيقة أنه وبطرق مختلفة، ليس هناك شيء ثابت في هذا.

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد