Sadece senin bir kurban olduğunu söylüyorum. Karşı koyma zamanı geldi. | Open Subtitles | كل ما أقوله هو أنك ضحية حان الوقت لتناضل لتغيير ذلك |
Sadece senin bir kurban olduğunu söylüyorum. Karşı koyma zamanı geldi. | Open Subtitles | كل ما أقوله هو أنك ضحية حان الوقت لتناضل لتغيير ذلك |
Bence Rose'u unutmanın ve hayatına devam etmenin zamanı geldi. | Open Subtitles | و لكن حان الوقت لتنسي روز و تفكري في حياتك |
Fakat inanıyorum ki, erkekler olarak ayrıcalığımızı geride bırakmanın ve sorunun yalnızca bir kısmı olmadığımızı görmenin vakti geldi. | TED | ولكني أعتقد أننا كرجال، حان الوقت لنبدأ في رؤية ما وراء امتيازنا والاعتراف أننا لسنا فقط جزءًا من المشكلة. |
Müsade edersen, dünyayı demokrasi için güvenli yapma vakti geldi. | Open Subtitles | أنت ستعذريني، لقد حان الوقت لـ نعمل السلام العالمي للديمقراطية. |
Savaşa giderken ağabeylerine söylemiştim... sanırım senin için de Vakit geldi. | Open Subtitles | قلته لإخوتك عندما ذهبوا للقتال وأعتقد أنه حان الوقت بالنسبة لك |
Bir adamın çene kemiği düştüğünde... durumu değerlendirme zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | متي يارجل وقعت عظام فكي.. حان الوقت لأرجع الي حالتي |
Fry iyi biri, ama artık kendi evine çıkmasının zamanı geldi. | Open Subtitles | هو رائع، لكنه حان الوقت ان يعيش في منزل خاص به |
Belki de gitme zamanı geldi. Bu kadar uzun sürdüğüne şaşırdım. | Open Subtitles | ربما حان الوقت لنزعها أنا مندهش أنها دامت كل هذا الوقت. |
Sen büyük bir kızsın, böyle şeylere inanmayı bırakmanın zamanı geldi. | Open Subtitles | إنكِ فتاة كبيرة، وقد حان الوقت لتتوقفي عن الإيمان بهم هكذا |
Uzun zaman önce yapmamız gereken birşeyi yapmanın zamanı geldi. | Open Subtitles | حان الوقت لفعل شيء كان علينا فعله منذو وقت طويل |
Sanırım, artık gözümüzü şu küçük röntgenciye çevirmemizin zamanı geldi. | Open Subtitles | أعتقد أنه حان الوقت لقلب الطاولة على متلصصنا المقيم الصغير |
Belki de herkesin gerçek bir kahramanın gölgede saklanmayacağını anlamasının zamanı geldi. | Open Subtitles | ربما حان الوقت ليدرك الجميع أن البطل الحقيقي لا يختفي في الظل |
artık penisindeki spermleri silip başka bir yere saplama zamanı geldi. | Open Subtitles | حان الوقت لمحو المظهر الحزين عن نفسك والعمل على إثارة نفسك |
Burada bizim için birşey yok. artık gitmemizin vakti geldi. | Open Subtitles | ليس هناك شيء نفعله هنا، حان الوقت كي نغادر المكان |
Beni sevdiğinizi biliyorum ve konukseverliğinize minnettarım. Ama artık gitme vakti geldi. | Open Subtitles | حَصلتُ على الحبِّ الكبيرِ هنا، وأَنا ممتن، لكن لقد حان الوقت للإنتِقال |
Çok çalıştım ve sanırım bu hayal kırıklığından kurtulma vakti geldi. | Open Subtitles | هذا عمل صعب واظن انه قد حان الوقت للتخلص من الاحباط |
artık öğle yemeğinizi yiyebilirsiniz. Vakit geldi. | Open Subtitles | أعتقد أنه من الأفضل أن تتناولوا غدائكم الآن لقد حان الوقت |
Belki de kulağına pis şeyler sokmayı bırakmanın zamanı gelmiştir. | Open Subtitles | ربما، حان الوقت لتتوقف عن وضع الأشياء المتسخة داخل اذنيك |
artık yapısal eşitsizliğe karşı beraberce sesimizi yükseltme ve de birlik olma zamanı. | TED | لقد حان الوقت لنا للنهوض والتكلّم جميعا بصوت عال حول عدم المساواة الهيكلية. |
Onu eve götüreceğim. Zaman geldi. Eve gitmesinin zamanı geldi. | Open Subtitles | سآخذة لوطنة,حان الوقت حان الوقت ليعود لوطنه |
Aang, Ateş Lordu Sozin'le olan geçmişimi öğrenme zamanın geldi. | Open Subtitles | آنـج لقد حان الوقت لتعرف تاريخي مع ملك النار سوزن |
Sanırım emniyetsiz ve kopyacı kıçını bu evden dışarı çıkarma vaktin geldi. | Open Subtitles | أظن أنه حان الوقت أيتها المخادعه, المثيرة للشفقة لتخرجي من المنزل الأن |
Belki de benim için tanıdık yerlere yol alma vakti gelmiştir. | Open Subtitles | أخي ، ربما قد حان الوقت لأرحل إلى مكان أرتاح فيــه |
artık seni bu alıştığın rehavet ortamından sıyrılmanı sağlamanın tam zamanı. | Open Subtitles | حان الوقت لكي نخرجكِ من منطقة الرفاهية هذه التي أنتِ بها |
İkimizden birinin gerçek güç pozisyonunda son bulmasının zamanı gelmişti. | Open Subtitles | لقد حان الوقت وذلك أحدنا انتهى في موقع القوة الحقيقية |
Yani kısaca şimdi zaman, gerçekten sıkı bir kaka şakasını anlatma zamanı. | TED | لذلك أعتقد أنه حان الوقت كي نجرب ونقول طرفة خرائية جيدة حقاً. |
Tamam,ama bundan sizde zaten var, Belki biraz değişiklik zamanıdır. | Open Subtitles | لكن عندك واحد منها ربما حان الوقت لترى تشكيلة اخرى |
Nay Nienle beraber onları öldürmenin zamanı geldiğine karar verdiler. | Open Subtitles | فقرر أنه قد حان الوقت من . أجل القضاء عليهم |
İnsanlara kendilerini bilgilendirebileceği bilgi araçlarını verme zamanı. | TED | حان الوقت بأن نوفر للناس أدوات للمعرفة حيث تمكنهم من تزويد أنفسهم بالمعلومات. |