Bence sürdürülebilir enerjinin geleceği büyük oranda kaçınılmaz, ama uzayda seyahat eden bir medeniyet olmak kesinlikle kaçınılmaz değil. | TED | اعتقد أن مستقبل الطاقة المستدامة حتمي إلى حد كبير، لكن أن نصبح حضارة تسافر عبر الفضاء ليس حتميًا بالتأكيد. |
Büyük ölçüde. Ama, teknolojimiz sayesinde, kaçınılmaz bir biçimde yayılan düşüncüler arasında zehirli düşüncüler de var. | TED | في الغالب. ولكن في خضم كل الافكار التي تنتشر بشكل حتمي في بقاع الأرض.. بفضل التكنولوجيا تنتشر افكار سامة أيضا. |
Uzun süre başarısız olduklarından bir çok kişi bunun kaçınılmaz olduğunu düşünüyor. | TED | و كان اداؤهم ضعيف لمدة طويلة لدرجة ان كثيرون ظن هذا الوضع حتمي. |
Herkesi sevmek için, bazen çok yakınlarını görmedi, ve bu onun kişiliğindeki erkekler için kaçınılmazdır. | TED | و ليفعل ذلك، كان في بعض الأحيان لا يرى أقرب الناس إليه و هذا شيء حتمي لرجال من نوعه |
Benim elimde ölmen kaçınılmazdı. | Open Subtitles | موتك سيكون على يدي وهو أمر حتمي |
Onların ebeveynlikleri daima kardeşlerimin dünyaya gelmesi ve benim dünyanın gerçekliklerini anlamam arasındaki tansiyonu dengelerken mevcut durumun kaçınılmaz olduğunu asla kabul etmemeyi sağlamakla geçti. | TED | إن تربيتهم لنا سعت دومًا إلى تسوية التوتر بين جعلي أنا وأخوتي نفهم حقائق العالم، بينما يتأكدون من أننا لن نقبل بالوضع الراهن كأمر حتمي. |
Keşif denen şeyin çoğunlukla başarılı olmayan şeyleri bulma süreci olduğunu anladım, ve bilginin sınırlarını zorladıkça başarısızlığın kaçınılmaz olduğunu. | TED | وهكذا أدركت بأن الاكتشاف هو غالبًا عملية إيجاد أشياء لا تعمل، والفشل هو حتمي عندما تتخطى حدود المعرفة. |
şekilde evrilmedik. Ortanca Dünya'da "imkansız" görünen bir şey, evren ve zamanın enginliği içerisinde "kaçınılmaz" olabilir. | TED | في ضخامة الفضاء الفلكي والاوقات الجيولوجية.. الذي يبدو مستحيلا في العالم الوسط.. قد يبدو بأنه حتمي. |
Bu yüzden fiyat artıyor da artıyor. kaçınılmaz. Üzgünüm. | Open Subtitles | و السعر يرتفع و يرتفع و يرتفع ذلك أمر حتمي. |
Güzel değil, hemşire yoldaş, kaçınılmaz. | Open Subtitles | ليس جيدا ايتها الرفيق الممرضة إن هذا أمر حتمي |
Savaş kaçınılmaz olduğunda bizim için yeterliydi. | Open Subtitles | كان بما يكفي للهروب عندما أصبحت الحرب أمر حتمي |
- Bunun kaçınılmaz olduğunu biliyorsun. - Ben engellemezsem. | Open Subtitles | انت تعلم ان الامر حتمي الا إذا ساعدت انا |
Kendinizi kaçınılmaz olana hazırlasanız iyi olur. | Open Subtitles | الأفضل أن تجهزي نفسك لأمرٍ حتمي لا مفر منه.. |
Kendime ölümün kaçınılmaz olduğunu hatırlatmak için giderim. | Open Subtitles | أنا أذهب لأتذكر دائماً أن الموت شيء حتمي |
İleri giden yol önceden düşünülemezdi, şimdi ise kaçınılmaz. | Open Subtitles | الطريق للأمام .. لا يخطر على بال أحداً تماماً .إنه أمر حتمي رغم ذلك |
- Bunun kaçınılmaz olduğunu biliyorsun. - Ben engellemezsem. | Open Subtitles | انت تعلم ان الامر حتمي الا إذا ساعدت انا |
Ama iki kişi birbirlerini hayatları boyunca tanırlarsa bu kaçınılmaz olur. | Open Subtitles | لكن أعتقد أن شخصين يعرفان بعضهما من زمن بعيد يصبح فقط حتمي |
kaçınılmaz sonu sadece erteleyeceği için ne büyük bir kayıp. | Open Subtitles | ومثل هذه المضيعة هي فقط ستؤخر ما هو حتمي. |
Evet, değişim ürkütücü olabilir, ama aynı zamanda kaçınılmazdır. | Open Subtitles | و أجل صحيح, إن التغيير مخيف و لكنه حتمي أيضا |
İlk seferin olması kaçınılmazdır bu da onu tahmin edilebilir ve sıkıcı hale getirir. | Open Subtitles | المرة الاولي حتمي الذي يجعل الامر متوقعا يجعلة مملاً |
Senin hatan değil. kaçınılmazdı. | Open Subtitles | لا، هذا ليس ذنبك كان أمر حتمي |
Benim bahsettiğim aşk koşulsuzdur! | Open Subtitles | نوع الحب الذي اتحدث عنه انه امر حتمي |
- Diyorum ki, ya savaş kaçınılmazsa? | Open Subtitles | ما أقوله هو... ماذا لو أن الحرب أمر حتمي ؟ |