Bu daha çok, acele yapılmış hesaplamaya dayalı bir önsezi. | Open Subtitles | حسناً، إنه أكثر من حدس استناداً إلى بعض الحسابات السريعة |
Buna ne istersen de - bir önsezi, kadın içgüdüsü. Ludwig daha fazla şey biliyor. | Open Subtitles | أدعوه حدس النساء يعرف لودفيج أكثر مما يظهر |
İçimde, Bart'ın L.A. dışına çıkacağı şeklinde bir his var, ya da onun gibi bir şey. | Open Subtitles | لدي حدس بشأن بارت ما فعله بلوس انجلس وكل شيء |
Yargıçların içgüdü ve deneyimlerini bu süreçten elememiz gerektiğini düşünmüyorum. | TED | إن الأمر ليس أنني أعتقد أنه يجب علينا أن نستقصي حدس القاضي و خبرته من العملية. |
Bir 20'lik ver. Çabuk ol, içime doğdu. | Open Subtitles | حسناً، أعطنى 20 دولار أسرع لدى حدس بإننا سنفوز |
Kızın önsezisi var, dur bir dakika, o halde her şey anlaşıldı. | Open Subtitles | لديها حدس، ذلك يحسم الأمور أتعرفين من ايضًا كان له حدس مجنون؟ |
Bir önsezi üzerine hareket ediyorduk. Çabuk davranmamız gerekiyordu. | Open Subtitles | لقد كنا نتتبع حدس كان يجب ان نتصرف بسرعه |
Benimki sadece bir önsezi ama bana bunun için 24 saat verebilir misiniz? | Open Subtitles | لكن أظن هناك ما هو أكثر، إنه مجرد حدس لكن هل أستطيع أخذ يوم لمعرفة ذلك؟ |
Sadece bir önsezi Hank ama ya bu kız Yeni Thomas ise? | Open Subtitles | إنه مجرد حدس يا "هانك" ولكن ماذا "لو كانت هي "نيو توما |
Bir önsezi ile iki erkek, ilaçlı tecavüz ve meyankökü kalıntılarını araştırdım. | Open Subtitles | بناءاً على حدس , انا ادخلت بعض التفاصيل رجلين تاريخ التخدير و الاغتصاب و اثار عرق السوس |
Bakın bu bir önsezi sadece ama dün gece dolunay vardı. | Open Subtitles | انظرو هذا مجرد حدس لكن الليله الماضية كان قمرا مكتملا |
Kadın sezgisi, üçüncü görüş, altıncı his, ne dersen de, bunlar bende yok. | Open Subtitles | حدس النساء، عين ثالثة، الحاسة السادسة أياً كانت، فلست أملك تلك الصفة |
Katil 5 çocuğu öldürdüğünü itiraf etmişti, ama içimizde başka bir his vardı. | Open Subtitles | تذكر أننا حصلنا على اعتراف بجرائم قتل أولئك الأطفال الخمسة لكن كان لدينا حدس |
Sadece içgüdü değil. | Open Subtitles | حسنا انه ليس فقط حدس ، لكن هناك اثنين قالو أنه لايقدر على الانتحار |
Sırf içinize bir şeyler doğdu diye paralarını döken insanların güvenlerine ihanet edemem. | Open Subtitles | لن أخون ثقة الذين دفعوا ثمنها لأنّ لديكِ حدس |
Sadece birinin önsezisi nedeniyle bundan vaz geçmeyi de düşünmüyordum. | TED | ولم اكن أنوي التخلي عن كل هذا بسبب حدس أحد الاطباء .. لا أكثر |
İçeri sızmamız emredilen binalarda bomba olabileceği hakkında Çavuş'un bir içgüdüsü vardı. | Open Subtitles | كان لدى الرقيب حدس بوجود قنبلة بالمباني التي أُمِرنا بالتغلغل فيها |
Şimdi bu sezgi miydi yoksa sen ve eski eşin hakkında bir şeyler mi paylaşmak istiyorsun? | Open Subtitles | الأن هل كان هذا حدس, أو لديكِ شيئاً ما لمشاركتة. عنك و زوجك السابق؟ |
Bir önsezim var, ve sanırım doğru yoldayız. | Open Subtitles | لدى حدس واعتقد باننا يجب ان نكون فى الطريق |
Ancak insanların ne kadar risk almaları gerektiğine dair sezgileri nereden başladıklarına göre değişebilir. | TED | ولكن حدس الناس حيال الخطر أو كم المغامرة التي يأخذوها يختلف تبعا لما ابتدءوا منه. |
Pekâlâ. İçimden bir ses plajda olsa daha çok eğlenir diyor. | Open Subtitles | حسناً, ينتابني حدس, لكن الا تعتقد ربما يستمتع أكثر بذهابه للشاطيء؟ |
Başkalarının davranışlarını tahmin edecek müthiş, sezgisel psikologlar olarak evrildik. | TED | تطورنا لنتمكن من جزم تصرفات الآخرين.. فأصبحنا علماء نفس ذوي حدس بارع. |
Bu bir kadın sezgisi. Chouji'de hissettiğim şeyin aynısını hissettim. | Open Subtitles | أنه حدس المرأة أشعر بنفس الشيئ عندما أكون مع تشوجي |
Tanığın cevaplamasına izin verilmeli ve avukat bunun bir varsayım olduğunu biliyor. | Open Subtitles | ينبغي أن يسمح للشاهد بالإجابة ويعرف المحامي هذا حدس |
Doğruyu söylediğimi sezdiğinizi seziyorum. | Open Subtitles | أنا لديّ حدس أنك لديك حدساً أنني أقول الحقيقة |
Öyleyse bu dava hakkında bir önsezin var mı? | Open Subtitles | لذا ، كنت قد حصلت على حدس حول هذه القضية؟ |