Ama gaz dolu odalarda olmaz, sadece tehlikeli değil aynı zamanda aptalca! | Open Subtitles | ولكن ليس في غرفة الغاز ليس خطراً فحسب ، بل هذا غباء |
Fakat bu tehlikeli olabilir, ve sen doğru yolu bildiğinden bile emin değilsin. | Open Subtitles | لكن, قد يكون الأمر خطراً, و أنت حتى لست متأكدة من الطريق الصحيح |
Başbüyücü mekan değiştirmenin ancak çok sık yapıldığında, tehlikeli olduğunu söyledi. | Open Subtitles | أخبرنا المعلم الأكبر أن تغيير الشكل سيشكل خطراً عندما يحدث مراراً |
Onlar gerçeği saklamak konusunda umutsuzlar, çünkü gerçeği kararlarına bir tehdit olarak görüyorlar. | TED | إنهم مصممون على إخفاء الحقيقة، لأنهم يرون في الحقيقة خطراً على دخلهم المالي. |
Bu işlerde, bazen en büyük tehlike en saçma şeylerden ortaya çıkar. | Open Subtitles | في هذه الأعمال، أحياناً أكثر الأشياء خطراً تأتي من أكثر الأشياء غباء |
Doktoru onun kendine veya başkalarına karşı tehlikeli olabileceğini düşünüyor. | Open Subtitles | يعتقد أطبائه بأنه يشكل خطراً على نفسه وحتى على الآخرين |
Bürokratik saçmalıklar o soygunculardan bile tehlikeli olabilir. Rehinelerin kurtulmasını istiyor musun? | Open Subtitles | قد يكون الهراء البيروقراطيّ أكثر خطراً من المحتجزِين، ولكن أتريد إخراج الرهائن؟ |
Yediğimiz yemek artık çok daha tehlikeli ve bu tehlikeler bizden saklanıyor. | Open Subtitles | واصبح الطعام اكثر خطراً من ذي قبل بطرق خفية تعمدوا اخفائها عنا |
Ama ta en başından beri onun tehlikeli biri olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | لكني، عرفت من البداية، أنه كان خطراً ''الطفل العجيب، ينقذ العمدة'' |
Bir reklamcı olmak bugün, 50'lerde gay olduğunu itiraf etmekten bile daha tehlikeli. | Open Subtitles | أن تكون متخصص بالتسويق هذه الأيام أشد خطراً من الاعتراف بالشذوذ في الخمسينات |
Şimdi beyler, dünyanın artık tehlikeli bir yer olduğunu biliyoruz. | Open Subtitles | والآن يا سادتي، نحن نعلم أن العالم أصبح مكاناً خطراً. |
Yanınızdayım, lütfen inanın lâkin sizin için tehlikeli olabileceğinden korkuyorum. | Open Subtitles | أنا صديقُكِ، أرجوكِ صدقيني، ولكن أخشي أن هذا خطراً عليكِ. |
Bu işe dahil olmanın bir şekilde tehlikeli olduğunu biliyordum. | Open Subtitles | علمت أن الخوض في ذلك كان خطراً بطريقة أو بأخرى |
ve bana çok net bir biçimde böyle duygusal hareketlerin böyle bir yerde sadece kendim için değil köleler için de tehlikeli olacağını söyledi. | TED | وشرح لي بوضوح أن إظهار المشاعر يُعد أمراً خطيراً في مكان كهذا، ليس خطراً علي فقط، بل عليهم أيضاً. |
Biz de o paranın vatana harcanması için bazılarımızın tehdit olmasına karar verdik. | Open Subtitles | فلنحضر ذلك المال و نعود إلى الوطن، بعضنا قرروا أن يصبحوا خطراً بنفسهم. |
tehdit oluşturduğu için onu bulmak için koca bir nesli katletmiş. | Open Subtitles | تهدد خطراً على قواه, قام بقتل جيل كامل لمحاولة العثور عليه |
Bence belirsiz bir tehlike serbest ve bu hoşuma gitmiyor. | Open Subtitles | أرى أنّ في الخارج خطراً غير محدد، وهذا لا يروقني. |
Bundan dolayı hayvanları serbest bırakmak çok riskli olabilirdi, hem serbest bırakılanlar hem de doğal nüfusları için | TED | وعليه سيكون خطراً إطلاق هذه الحيوانات، لكلا التي يتم إطلاقها ولبقية الحيوانات. |
Seninle tanışmak çok tehlikeliydi, Miguel Bain. | Open Subtitles | لقد كَانَ إجتماعاً خطراً لقائي بك ميجيل باين |
Diyelim ki twitlerin %99,999'u kimse için bir risk değil. | TED | لنفترض أن 99,999% من التغاريد لا تمثّل خطراً على أحد. |
Kendini ve diğer sürücüleri tehlikeye atıyor. | Open Subtitles | هو يريد فقط ان يفوز و انا يعجبني ذلك أنه يشكل خطراً على نفسه و على جميع السواق |
Sanatla uğraşan insanlar, bir diktatör için tehlike arz ederler. | Open Subtitles | الأشخاص الذين صنعوا الفن يشكّلون خطراً على أي دكتاتورية. |
Yalnız bu uzmanın dediğine göre, 5000'den fazla tavşan halk sağlığına zarar verirmiş. | Open Subtitles | ولكن الخبراء يحذرون من أن تربية 5000 أرنب قد يشكل خطراً على المجتمع |
Bu dünyada çocuk yapmak, kadınlar için erkeklerin savaşından daha tehlikelidir. | Open Subtitles | إن حمل طفل بهذا العالم اكثر خطراً للنساء من الحرب للرجال |
Bazı günler "genderqueer" bir baba olmanın riski ağır geliyor. | TED | إذاً في بعض الأيام، كوني أباً حيادي الجنس يسبب خطراً علي. |
Çocuklar için zararlı olabilecek oyuncakları ayırmak senin işin. | Open Subtitles | مهمتك أن تراقب اللعب التي يمكن أن تشكل خطراً على الأطفال |
Canavar haklandı, bu yüzden kont tehlikede değil. | Open Subtitles | الوحش كان مهزوماً , لذا الكونت ليس خطراً |
Beni burada tutmakla büyük bir riske giriyorsun. | Open Subtitles | أنتم جميعاً تواجهون خطراً كبيراً بسبب وجودي هنا معكم. |
Dünyamız geçmişinde asla tecrübe etmediği bir tehlikeyle karşı karşıya. | Open Subtitles | عالمنا قد ما لا يكون واجه خطراً أكبر مما نحن فيه اليوم |