"ذات يوم" - ترجمة من عربي إلى تركي

• Bir gün
• Bir zamanlar
• günün birinde
• Bir keresinde
• Birgün
• Geçen gün
• Bir sabah
• ara

Bir gün en yakın arkadaşım Brian bir proje üzerinde çalışıyordu.
أتذكر أن أعز أصدقائي برايان كان ذات يوم بصدد القيام بنشاط

Bir gün bunu o da anlar belki, değil mi beyler?
، ذات يوم لربما تدرك ذلك أليس كذلك ايها الساده ؟

Bir gün buradan çok uzakta askeri makamlarca suçlu bulundular...
ذات يوم منذ أمد بعيد هؤلاء الضباط متهمون بالخيانى العظمى

Sonra Bir gün, büyük bir yumurta gördün. Yumurta çatladı...
ثم ذات يوم وجدتى بيضة كبيرة به , فقست البيضة

Bir zamanlar canlıydılar, yakalanmış, çalınmış, esnetilmiş.
كان على قيد الحياة ذات يوم تم اصطياده .. سرقته .. تمديده

Bir gün bir Afgan kabilesi beni hapis tutan asileri öldürdü.
ذات يوم قام رجل من القبائل الأفغانية بقتل الثوّار الذين أسروني

Bir gün milyoner olmak istiyorsaniz biraz cesur olun, bir karar verin.
إذا أردت أن تصبح مليونير ذات يوم فامتلك الشجاعة و اتخذ القرار

Bir gün, yemek salonuna girer. Masanın altında ne görsün.
و ذات يوم دخل غرفة الطعام فماذا وجد أسفل المنضده؟

Ama günlerden Bir gün beni aradılar. Bir açılışları vardı.
ولكن ذات يوم اتصلوا بى كانوا يقومون بإفتتاح أحد الفروع

Henüz küçük bir çocukken Bir gün çok büyük bir yıldız olacağımdan emindim.
عندما كنت صغيرة اعتقدت بكل ثقة أنني ذات يوم سأكون نجمة عظيمة جدا

Belki de kaçtın. Bir gün buradan gideceğini hep biliyordum.
‫ربما هربت من العلاقة، لطالما علمت ‫بأنك ستغادرين ذات يوم

Teşekkür ederim, efendim. Çok naziksiniz. Belki Bir gün insanlar bilecekler.
شكراً يا سيّدي، هذا قول لطيف منك، ربّما، سيعرفون ذات يوم

Bir gün, uyanacaksın ve sana dertten başka birşey sağlamadığını göreceksin.
و ذات يوم ستستيقظ ستجد أنها لم تسبب لك سوى المتاعب

Gece gündüz, tekneler dolusu avlanırdık. Sonra Bir gün, hepsi gitmişti.
كنّا نصطاد كميات كبيرة منه نهاراً وليلاً، ثم ذات يوم اختفى

Evin gerçek sahipleri olan beyazlar Bir gün gelir diye.
فقط تحسباً للمالك الأبيض الحقيقي للمنزل أن يظهر ذات يوم

Benim düşüncelerimi benden önce biliyormuşçasına sanki kafamın içinde bir yerde konuşmadan, Bir gün bana ihtiyacı olacağını söyledi.
كأنه كان يعرف ما أفكر به قبلي. كأنه كان داخل رأسي. وأوضح دون أن يتكلّم، أنه سيحتاجني ذات يوم.

Karar verdim, Bir gün seni bulacak ve seni cezalandıracaktım.
.. لذا ، قرّرت ذات يوم .. أن أجدكِ وأعاقبكِ

Bir gün ucuz bir oyuncak asker aldım, ona eski bir mendilden paraşüt yaptım ve aşağı süzülmesini izledim.
و ذات يوم أخذت لعبة جندي ضئيلة و صنعت له مظلة من منديل قديم و راقبته وهو يهبط لأسفل

Yalnızca gerçek bir olaya dayanmayan, ayrıca Bir zamanlar ölü ve gömülü olduğunu düşündüğümüz şeylerle bizleri yüz yüze getiren bir performans.
الأداء الذي لا يقوم ببساطة على قصة حقيقية وإنما يسمح لنا أن نتقابل وجها لوجه مع أشياء كنا نظنها ذات يوم قد ماتت ودفنت.

günün birinde yüzünü lime lime ettiler. Ameliyat paramız yoktu.
ذات يوم يشوهون وجهها و ليس لدينا مال للجراحة التجميلية

Bir keresinde seni neredeyse uykunda öldürecektim bir de. Dur. Ne dedin?
وأفكر في أني كُدت أن أقتلك بسريرك في مرة ما ذات يوم

Birgün hepimiz büyüyeceğiz, Meg.
سنكبر جميعا ذات يوم ميغ والافضل ان نعرف ما نريد

Geçen gün, tarlayı süren ihtiyar eski paralar bulmuş.
ذات يوم, كان يحرث رجل الحقل هناك فوجد قطعاً نقدية قديمه

Bir sabah kendini zindanda kilitli bir halde bulacak.
سيستيقظ ذات يوم ليجد نفسه محبوسا في زنزانة

ara sıra ziyarete gelen eski bir okul arkadaşı peydahlanmıştı.
كان هناك صديق قديم في المدرسة معتاد على زيارتها من حين لآخر ذات يوم وقع بيننا شجار