- Şemsiyenle mi? Yara izi olan adamla daha önce karşılaşmamıştım. | Open Subtitles | لم يسبق لى أبدا أن قابلت رجلا ذو ندبه من قبل |
" Ama yerdeyken, duyguları ve tutkuları olan bir insanım... " | Open Subtitles | ولكن على الأرض أنا كائن حي ذو مشاعر و عواطف |
Ama çok geniş olan Alman idari yapısının bir parçasıydınız. | Open Subtitles | بل مركزك ذو سلطة انت جزء من منظومة الادارة الالمانية |
Şimdi inşa ettiğimiz bir dizi projeyi size göstereceğim; tek boyutlu, iki boyutlu, üç boyutlu ve hatta dört boyutlu sistemler. | TED | الآن سأريكم بعض المشاريع التي قمت ببنائها، أنطمة ذو بعد واحد و بعدين و ثلاثة أبعاد وحتّى أنظمة ذو أربعة أبعاد. |
Dünya klasında bir galeriyiz çünkü fakir çocukların dünya klasında bir galeriye sahip olmaları gerekir. Ve bende bunu tasarladım. | TED | لدينا معرض ذو طراز عالمي لاننا نؤمن ان الاطفال الفقراء يحتاجون الى معرض من الطراز العالمي لذلك صممت هذا الشيئ. |
Biliyor musun, belki de zevki kötü olan sensin. Aslında- | Open Subtitles | أتدري، ربما أنت الشحض ذو الذوق السيء ، في الحقيقة |
Komik saçları olan at yaptı. Keçi de işin içinde. | Open Subtitles | لقد فعلها الحصان ذو الشعر الغريب وكان متفقا مع العنزه |
Her zaman en iyi ele sahip olan kişinin kazandığını göremeyebilirsin! | Open Subtitles | فقط لو إفترضتي أن اللاعب ذو اليد الجيدة هو من يربح. |
Bana, biraz soytarı ama iyi huylu olan oğlumu hatırlatıyorsun. | Open Subtitles | أنت تذكرنى بإبنى غبى بعض الشئ لكن ذو خامه جيده |
Bu manevi değeri olan bir obje ve tüm müminlere ait. | Open Subtitles | إنه غرض ذو قيمة باهظة و يخص أولئك الذين يؤمنون به |
Hiç bu kadar çok ham potansiyeli olan bir ajanla tanıştığımı sanmıyorum. | Open Subtitles | لا أعتقد أننى قد قابلت عميلاً أبداً ذو مزيداً من المكمون القوي |
Neden yara izi olan garip bir adam onu istedi? | Open Subtitles | و لما كان ذلك الرجل الغريب ذو الندوب يريده ؟ |
Üstelik iki ayaklı ahtapotun bir başka cinsini daha tanımladık. | TED | وقد قمنا أيضاً بوصف أنواع أخرى من الأخطبوط ذو القدمين |
Bu iki bilginin de eksik olduğu tek sütun ortadaki olduğu için bu, İngiliz'in kırmızı duvarlı evi olmalı. | TED | وبما أن العمود الذي لا توجد به هذه المعلومة هو الأوسط فلابد أن يكون منزل البريطاني ذو الطلاء الأحمر. |
Fakat uzun dalga boyuna sahip bir denizde, rahat olursunuz ve düşük enerjili. | TED | لكن في بحر ذو أمواج طويلة، فسوف تتحرّك ببطء و استرخاء طاقة قليلة. |
Bu, yine, eğer başlangıçta uygulanabilirse düşük maliyetli, doğal ışıkla hoş bir taşıma, çok düşük maliyetli bir çözüm olacaktır. | TED | سيكون هذا حلاً، ذو تكاليف ضئيلة ايظاً إذا تم دمجه منذ البداية، تكاليف ضئيلة، عبور سهل تحت ضوء الشمس الطبيعي. |
Ben sadece... Sana evlenme teklif etmeye layık biri olmak istiyorum. | Open Subtitles | أنا أريد أن أكون ذو قيمة حتى أطلب منك أن تتزوجينى |
Şimdi Einstein onun için herhangi bir ölü, beyaz, tuhaf saçlı adam değil. | TED | الآن البرت إنيشتاين ليس مجرد شخص ميت ذو بشرة بيضاء مع شعر غريب |
Üç inçlik bir disk içerisinde yüz milyar manyetik alan çizgisi var. | TED | مائة مليار خطّ حقلٍ مغناطيسيٍّ في هذا القرص ذو قطر الثلاثة إنشات. |
Gittiği her bir mülteci kampında eli silahlı askerlerle uğraştı. Askerler, dokuz yaşındaki ağabeyim Mark'ı asker yapmak istiyorlardı. | TED | وفي كل مخيم، إضطرت أن تواجه الجنود الذين أرادوا أن يأخذوا أخي الكبير، مارك، ذو التسع سنين وجعله جندي. |
Kendine prensip sahibi diyebilirsin, ama aslında yaşlı ve inatçı bir aptalsın. | Open Subtitles | قد تدعو نفسك ذو مبدأ لكن ما أنت حقأ هو أحمق عنيد |
Bunu şu şekilde araştırıyoruz, diyelim ki ışığa duyarlı bir çocuk var | TED | الطريقة التي ندرس بها الأمر, مثلا نجد طفلا ذو حساسية بسيطة للضوء |
1924'teki gibi bir patlama olsun da dul kalayım diye mi? | Open Subtitles | وتتركني أرملة بعد كبوة أخرى كالشخص ذو الأربع والعشرين من عمره؟ |
Labirente girip boğa kafalı Minotaur'u öldüren Theseus gibi olağanüstü ol. | TED | كن مذهلا كزيسيوس الذي دخل المتاهة وقتل المينوتور ذو رأس الثور |
Bana şu eski moda çift uçlu dildolardan verirsen yeter. | Open Subtitles | فقط أعطني قضيب صناعي ذو جهتين بأي يوم من الأسبوع |
Canım, bana biraz Cocea macunu ile diş kerpetenimi ver lütfen. | Open Subtitles | عزيزتي أحضري لي بعض من معجون الكوسيا وسنّي ذو الطيات رجاء |