Oh, selam. Gelebildiğine çok sevindim. Bir şey yedin mi? | Open Subtitles | أوه , مرحباً, أنا سعيدٌ جددأ لقدومك هل أكلت ؟ |
Bu yüzden bu konuşma şansını bulabildiğimiz için çok sevindim. | Open Subtitles | ولذلك أنا سعيدٌ جداً بأن أُتيحت لنا هذه الفرصة للتحدّث |
Sonunda beraber bir şey yapabilmemize çok sevindim. Sadece ikimiz olarak. | Open Subtitles | أنا سعيدٌ لأنه تسنى لنا أخيراً أن نقوم بشيءٍ معاً ولوحدنا |
Resmi, organize edilmiş bir öğrenme süreci değildi ve bunu kabul etmekten mutluyum. | TED | لم تكن عملية تعليم رسمية ومنظمة، وأنا سعيدٌ للاعتراف بذلك. |
Beni görmeye geldiğine çok sevindim. Gerçekten sıvılarımı hareketlendirdin. Döndüğüm için mutlu oldum. | Open Subtitles | أنا سعيدٌ لأنّك لجأتِ إليّ للنصيحة لقد أعدتني إلى حرارة العمل وسعيد بعودتي |
Afedersiniz. Tanıştığımıza memnun oldum, bayanlar ama tam olarak neredeyim? | Open Subtitles | المعذرة، سعيدٌ بمقابلتكن يا سيدات لكن أين أنا بالضبط ؟ |
Onu geçtiğime sevindim. Bunun ayrıntısına gitmeyeceğiz. | TED | أنا سعيدٌ بأني تجاوزت ذلك، لكننا لن نناقشه على كلٍّ. |
Pete, Gloria, ikinizin de burada olmasına sevindim. | Open Subtitles | بِيت، غلوريا. أنا سعيدٌ أنكما هُنا كِلاكُما |
Bu çektiğin eziyetten bir iyilik doğmasına sevindim. | Open Subtitles | سعيدٌ لخروجِ بعض الخير من كُل الحُزن الذي عانيتَ مِنه |
Geldiğine... sevindim, öncesi için özür dilerim. | Open Subtitles | أنا سعيدٌ لقدومكِ أنا آسف عمّا سلف، أنا ملغي لخطة المساحه |
Deunan, beni pek sevmediğini biliyorum; ama itiraf etmem lazım ki ortağım olarak seni seçmelerine çok sevindim. | Open Subtitles | أعرف أنكِ لستِ مولعة بي. و لكن، يجب أن أعترف أنني سعيدٌ بإختيارهم لي شريكاً لكِ |
Seninle biraz daha konuşabileceğim için çok mutluyum. | Open Subtitles | أنا سعيدٌ جداً بأننا سنتفاعَل أكثر أنا و أنت |
Uzun süreli bir tedavi gördü, ve düzeldiğini söylemekten mutluyum. | Open Subtitles | لقد خضَعَ لعِلاجٍ طويل الأمَد و أنا سعيدٌ لأقول أنهُ تعافى |
Biliyorum, ben bak, senin için mutluyum. | Open Subtitles | أنا أعلم أنظر, أنا سعيدٌ من أجلك وسعيدٌ أنك وجدت شخصاً تهتم به |
Gördüğünüz gibi vazektomi operasyonu tamamlanmış şünkü yarısı yenen hotdogunu tutuyor elinde, oldukça da mutlu. | TED | ويبدو انه يتم قطع قناته الدافقة لان النقانق التي بيده قد أُكل منها .. وهو يبدو سعيدٌ جداً |
Ama önce, çok mutlu olduğumu fark ettim. | Open Subtitles | , و لكن حين تلقيتها . ادركت بأنني سعيدٌ جداً |
Onu mutlu ediyor, beni de mutlu ediyor aslında. | Open Subtitles | فهذا يبقيها سعيدة، وفي الحقيقة يبقيني سعيدٌ أنا أيضًا. |
- memnun oldum, Blon. | Open Subtitles | . سعيدٌ بمقابلتكِ يا بلون . أنا واثقةٌ من هذا |
Taşındığıma seviniyorum. Hiçbir zaman arkadaşım değildin. | Open Subtitles | أنا سعيدٌ لكوني سأنتقل لم تكن صديقي مطلقاً |
Biliyorsunuz, sizle beraber hareket etmekten mutluluk duyarım. | Open Subtitles | حتماً، أنا سعيدٌ لتقديم المساعدة |
Seninle konuşmak çok güzeldi, Sal ama biri kapıyı çalıyor. | Open Subtitles | سعيدٌ بالتحدث معك يا (سال) لكن ثمة من يطرق الباب |
Ağzında sosis mi var yoksa beni gördüğüne mi sevindin? | Open Subtitles | هل هذا نقانق في فمك أو أنت فقط سعيدٌ لرؤيتي؟ |
O kadar mutlusun ki altındaki suyu bile hissetmiyorsun. | Open Subtitles | سعيدٌ لدرجة أنكَ لا تشعُر بالماء من تحتك. |
Seni tekrar görmek ne güzel, dedektif. | Open Subtitles | سعيدٌ برؤيتك مجدداً، أيها المحقق |
Ben teşekkür ederim. Bu evlilikten biz de çok mutluyuz. | Open Subtitles | شكراً، أنا سعيدٌ أيضاً بهذا الزواج. |
Sizi yeniden görmek çok güzel Baş Komutan. | Open Subtitles | سعيدٌ برؤيتك ثانية يا حضرة القائدة العليا |