| Eğer bırakmazsam genç yaşta aşırı dozdan çöp tenekelerinin dibinde öleceğimi söyledi. | Open Subtitles | وقال إن لم أتوقف فسأموت صغيراً فنهظت ورميت بكل شيء في القمامة |
| Onlara genç bir Yahudi'nin ekonomi hakkında sapıkça konuştuğunu söyle. | Open Subtitles | نقول لهم أن يهودياً صغيراً يتحدث بشكل سيء ضد الاقتصاد. |
| Ben küçük bir çocukken, yaz akşamları her evin önünde zamanın şarkılarını veya geçmişin şarkıları bir arada söyleyen gençler bulurdunuz. | TED | فأنا عندما كنت صغيراً .. كنت معتادا في ليالي الصيف على سماع الشبان أمام كل منزل يغنون الأغاني المعاصرة أو القديمة |
| Oh,o iyi. Biliyorsun ben küçükken tam anlamıyla bir baş belasıydım. | Open Subtitles | إنه بخير، تعلمين، كنت أنا نفسي مثيراً للمشاكل عندما كنت صغيراً |
| Sizi öyle dururken görünce, gençken evimize gelen bir adamı hatırlattınız bana. | Open Subtitles | وقوفك بهذا الشكل، يذكّرني برجل إعتاد زيارتنا في البيت عندما كنت صغيراً |
| Daha şimdiden Özgürlük Heykeli'ni görüyorum. biraz küçük ama olsun. | Open Subtitles | بوسعي رؤية تمثال الحرّية من هنا، يبدو صغيراً جداً بالتأكيد. |
| Sonunda yarı yaşının yedi fazlasının yeteri kadar genç olmadığını mı anladın? | Open Subtitles | هل أدركتَ أخيراً أنّ نصف عمركَ زائد سبعة ليس صغيراً بما يكفي؟ |
| Yoldaş Komutan, ne kadar genç olursa olsun eli silâh tutan herkes düşmandır. | Open Subtitles | أيها القائد الرفيق , مهما كان صغيراً فمن يحملون السلاح هناك هم أعدائنا |
| Tipik donanım uzmanı. - Bu iş için genç değil mi? | Open Subtitles | ـ إنه إختصاصي أجهزة حاسوب ـ أليس صغيراً على فعل هذا؟ |
| Alexander geldiğinde, daha 20 yaşında genç bir çocuktu. | TED | لكن، عندما أتى أليكساندر، كان ولداً صغيراً عمره 20 عاماً. |
| çocukken buna benzer bir tane vardı. Bundan biraz daha büyüktü. | Open Subtitles | كان لدي واحدة كهذه عندما كنت صغيراً أكبر من هذه بقليل |
| çocukken amcamın beni götürdüğü, çok güzel loş bir mekan var | Open Subtitles | هناك نادي تحت الأرض عمي كان يأخذني له عندما كنت صغيراً |
| Şey, bana çocukken giydiğin o çizmeleri ve diğer çocuklar seninle dalga geçtiği için giymeyi nasıl bıraktığını anlatmıştın. | Open Subtitles | حسناً, لقد أخبرتني هذه القصة عن الأحذية التي كانت لديك عندما كنتَ صغيراً و كيف أنك توقفت عن ارتداءهم |
| Sürekli peşimde gezerdi. küçükken poposunu ısırırdım. küçükken poposunu ısırırdım. | Open Subtitles | كان يتبعني طوال الوقت كنت اعض مؤخرته عندما كان صغيراً |
| küçükken beni vaftiz ettiler, fakat tek amacım şu an sivil kod ne? | Open Subtitles | أنا؟ عندما كنت صغيراً كنت كاثوليكي أما الآن فكتابي المقدس هو القانون العام |
| Eğer onu görmek istiyorsan, hala gençken gör onu. | Open Subtitles | ان أردتي رؤيته فلتريه طالما أنه مازال صغيراً |
| Tamam da, buralarda dolaşma ufaklık. Daha çok gençsin. | Open Subtitles | لكن لا تذهب لشنقك هناك، فأنت صغيراً جداً |
| Bazıları güvercinler kadar küçüktü, bazıları ise okul servisi büyüklüğündeydi. | TED | كان بعض منها صغيراً كالحمام، وكان بعضها بحجم حافلة مدرسية. |
| Çok küçüktüm ama Longshanks'in barış konusundaki düşüncelerini hatırlıyorum. | Open Subtitles | كنت صغيراً جداً. لكنى أتذكر فكرة لونجشانكس عن السلام. |
| Hayatımın amacı Çocukluğumdan beri sizleri uzaya götürmek oldu. | TED | ان حلمي مذ كنت صغيراً هو ان استطيع ان أأخذ البشر الى الفضاء |
| çocuk hastanelerinden tekerlekli sandalye çalan küçük çaplı bir soyguncu olarak bilinirdi. | Open Subtitles | وايضاً للملابس كان لصاً صغيراً عٌرِف في الغالب بسرقة الكراسي المتحركة للمستشفيات |
| O zamanlar daha gençtim ve aile şerefine muazzam bir şekilde düşkündüm. | Open Subtitles | كنت صغيراً وقتها وشعرت بالغيرة على شرف العائلة |
| Zaten küçücük olan bir gezegeni, çok daha küçük adacıklara bölünce ne olduğunu gördük. | TED | لقد رأينا ما يحدث عندما نقسّم كوكباً صغيراً إلى جُزر أصغر. |
| Garajda ufak bir laboratuvar kurdum. Bu işte senin için de kazanç olabilir. | Open Subtitles | أعددتُ مختبراً صغيراً في المرآب، يمكن أن يكون لكِ أجر مكتشف في هذا. |
| Küçüklüğümden beri iş makinesi kullanmayı öğreteceğine dair bana defalarca söz verdi. | Open Subtitles | وعدني مراراًً وتكراراًً منذ أن كنت صغيراً بأنه سيعلمني أن أقود الرافعه |
| Anlamadım. Pekala, baban bir aile dostuydu. Onu sadece çocukluğundan hatırlıyorsun. | Open Subtitles | حسناً، هو كان صديقاً للعائلة، وقد عرفتَه فقط عندما كنتَ صغيراً |