ويكيبيديا

    "طريقها" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yolda
        
    • geliyor
        
    • yolunu
        
    • yola
        
    • yoluna
        
    • gidiyor
        
    • üzere
        
    • yolunda
        
    • yol
        
    • giderken
        
    • yolu
        
    • şekilde
        
    • gidiyordu
        
    • yolundan
        
    • yollarını
        
    - Acele edelim, takviye kuvvetler yolda. - Nereden biliyorsun? Open Subtitles من الأفضل أن نسرع، أعتقد بأن التعزيزات الثقيلة في طريقها
    Demektir ki Than filosu öcünü almak için bu yöne geliyor. Open Subtitles وهو ما يعني ثان الاسطول في طريقها مع دم على رأيها.
    Zavallı bir dul dünyada yolunu başka nasıl bulabilir ki? Open Subtitles وإلا كيف لأرملة مسكينة أن تشق طريقها في هذا العالم؟
    Hayır, sonra Roma'ya gitmek üzere yola çıktı. Milan'da Versace için çekimi var. Open Subtitles كلا، إنها فى طريقها لروما فسوف تقوم بالتصوير لبيوت أزياء فيرساتشى فى ميلانو
    Geminizin şu anki yoluna devam etmesi durumunda... ..sona erecek hayatları görebiliyor musun? Open Subtitles أنت قادر على رؤية الحياة التي سيقضى عليها إذا واصلت سفينتك طريقها الحالي؟
    Ama gemiye siparişin yarısı ulaşmış. - Gerisi Pulau Tekong'a gidiyor. Open Subtitles فقط النصف الذي وصل إلى السفينة البقية في طريقها الى بولاو
    Eğer yeni kurbanları Bobbi Baird ise hala yolda olabilir. Open Subtitles ان كانت بوبي هي ضحيتهم التالية قد تكون في طريقها
    Yani şirketini doğru yolda olduğunun güvenini sağladığına göre, Paris'e dönebilirsin. Open Subtitles والان تستطيعي الرجوع لباريس متأكدةً ان شركتك في طريقها الصحيح والدقيق
    Polisin de yolda olduğunu düşünürsek sizin de oradan ayrılma zamanınız geldi. Open Subtitles وبالأخذ في الاعتبار أن الشرطة في طريقها حان الوقت لمغادرتك أنت أيضًا
    Ayrıca öteki ben bu durumu çözmek için buraya geliyor. Open Subtitles و نظيرتي في طريقها إلى هنا الآن لتسوية هذا الأمر.
    - Kimber'in en iyi arkadaşı Tate sorgulamamız için geliyor. Open Subtitles أنا. مهلا، أفضل صديق كيمبر، تيت، هو في طريقها للاستجواب.
    O sorunlu bir, vahşi çocuktum yolunu bulmak için bir şans hiç kim. Open Subtitles لقد كانت مضطربة, فتاة جامحة لم تحصل ابداً على فرصة لتعثر على طريقها
    Neyse ki Dr. No'nun transfer hâlinde iken kuantum anahtarının yolunu kesme teşebbüsleri James ve benim tespit edebileceğim parmak izleri bırakacaktır. TED لحسن الحظ، محاولة الدكتور نو لاعتراض الأرقام الكمية وهي في طريقها سيترك بصمات يمكن لجيمس ولك أن تكشفاها.
    Hayır, sonra Roma'ya gitmek üzere yola çıktı. Milan'da Versace için çekimi var. Open Subtitles كلا، إنها فى طريقها لروما فسوف تقوم بالتصوير لبيوت أزياء فيرساتشى فى ميلانو
    Uzak bir bölge ancak yerel polis yola koyuldu bile. Open Subtitles انه في منطقة بعيدة والشرطة المحلية في طريقها الى هناك
    yoluna çıkan her şeyi eritebilecek bir yıldırım gücü gibi düşün. Open Subtitles أنتِ تتحدثين عن صاعقة يمكنها أن تذوب أيّ شيءٍ فى طريقها.
    Kimiz biz? Pekâlâ, şehir cehenneme gidiyor olabilir ama biz dansa gidiyoruz. Open Subtitles حسناً رُبّما تكون المدينةُ فى طريقها للجحيم ، لكنّا فى طريقنا للرقص.
    Yalnız yolunda, yolculuğuna devam ettiği müddetçe geçmişinin zayıf ışıkları, iyice kararıyordu. Open Subtitles بينما تابعت طريقها وحيدة على الدرب, كانت أضواء الماضي تصبح باهتة أكثر.
    Su, birkaç il üstünden kendine yol açarak kuzeyden taşıyordu. TED كانت المياه تفيض من الشمال. تشق طريقها عبر عدة مقاطعات.
    İşine giderken annenle karşılaştım, evet mi? Bana anahtarı verdi. Open Subtitles إلتقيت بوالدتك وهي في طريقها للعمل هي من أعطاني المفتاح
    Onun yolu, başkasının ölümüyle döşenmişti ve ateşin sönmesi gibi basit bir nedenle hayatını kolaylıkla kaybedebilirdi. TED كان طريقها معبدًا بموت فتاة أخرى، وقد تُسلب حياتها منها بنفس السهولة، لأجل أمر بسخافة خمود شعلة نار.
    Ve bu da aynı modeli talep eden tüketiciye aynı şekilde iletiliyor. TED وبعد ذلك تأخذ طريقها فى العودة للمستهلك الذى يطلب نفس النموذج.
    Sıradaki öksüz, Susan, kendisini evlat edinen yeni ailesinin yanına Namibya'ya gidiyordu. Open Subtitles ويتيمنا التالي سوسان كانت في طريقها الى ناميبيا لملاقاه والدها بالجدد بالتبني
    Ben onu durdurdum ve o beni yolundan çekilmem için, tuzağa düşürdü. Open Subtitles وقد منعتها من ذلك لذا قامت بتدبير مكيدة لي لتبعدني عن طريقها
    Bitkiler şurada burada yollarını kaybedebilecek arılar için küçük iniş çizgileri yaratmak üzere evrimleşmişlerdir. TED ان النباتات تطورت بنحو مكنها من صنع مؤشرات توجيه من اجل الهبوط على اجزاءها للنحل لكي لا تضل طريقها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد