ويكيبيديا

    "طعام" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • yemeği
        
    • maması
        
    • yemekler
        
    • yiyeceğimiz
        
    • yemeğini
        
    • yiyecekler
        
    • yiyeceği
        
    • yemi
        
    • şeyler
        
    •   
    • besin
        
    • yemeklerini
        
    • yiyecekleri
        
    • yiyecek
        
    • yem
        
    - Beyfendinin yemeği, Bay Burrows. - Başka biriyle hallet. Open Subtitles طعام السيد لو سمحت يمكنك أخذه مع أى فرد آخر
    Tayland yemeği sipariş etmemiz gerek çünkü çok açım ve buradaki yemekler felaket. Open Subtitles يجب أن نطلب طعام تايلندي أو ماشابه لأنني أتضور جوعاً والطعام هنا سيء
    Gözyaşların köpek maması gibi kokmadıkça, ağlamak onu geri getirmeyecek. Open Subtitles البكاء لن يعيده. إلا إذا فاحت دموعك برائحة طعام الكلاب.
    Islak ve kirli havlular banyoda yerde, geceden kalan yemekler pis pis kokar. Open Subtitles و تترك الفوط المبللة القذرة على أرض الحمام و تركت طعام الأمس يتعفن
    yiyeceğimiz,içeceğimiz,sıcak yatağımız ve banyo için bol bol sıcak suyumuz var. Open Subtitles لدينا طعام و شراب و فراش دافئ وماء ساخن كافٍ لاغتسالك
    İlk erkek arkadaşımı elimden aldın şimdi de arkadaşımın yemeğini mi elinden alıyorsun. Open Subtitles ، أولاً : صديقي وبعد ذلك أخذتِ طعام أصدقائي أتريدين بطاقة ائتماني ؟
    Bir kız hayatı için çırpınırken biz neden burda oturup çin yemeği yiyoruz? Open Subtitles ما الذي نفعله بتناول طعام صيني، بينما تقاتل فتاة من أجل حياتها ؟
    Temiz bir sayfa açalım. Çin yemeği yiyip, film seyredelim. Open Subtitles سنفتح صفحة جديدة و كبداية لدينا طعام صينى و فيلم
    Bu, havayı zor geçirdiği boğazından hastane yemeği geçirmeye çalışmasının semptomu. Open Subtitles هذا عرض لمحاولة حشر طعام المشفى في حنجرةٍ بالكاد يدخلها الهواء
    Ve öğle yemeği için suşi veya vejeteryan yemekler de var. Open Subtitles يمكن ان تحصلي على طعام نباتي او سوشي من اجل الغداء
    Tayland yemeği getiren insanlar dışında evimde biri olmasından pek haz etmem. Open Subtitles أتعرف أنا لا أرتاح لوجود اناس فى منزلى لا يسلمونى طعام تايلندى
    İki saatte bir kedi maması ve kuş yemi karışımı verin, yoksa ölürler. Open Subtitles كل ساعتين، اطعمهم بمزيج من طعام القطط وطعـام الطـيـور المـنزلية، وإلا فسـوف تـمـوت
    Mobilya üretiminden tut, köpek maması satan tüm şirketler burada. Open Subtitles كلُّ شيءٍ من التصنيع والأثاث وصولاً إلى رئيس طعام الكلاب
    Islak ve kirli havlular banyoda yerde, geceden kalan yemekler pis pis kokar. Open Subtitles و تترك الفوط المبللة القذرة على أرض الحمام و تركت طعام الأمس يتعفن
    yiyeceğimiz kalmadı.Kalanını'da asker kaçakları götürdü Open Subtitles ليس لدينا طعام . لقد تم تنظيفنا فعلا بواسطه الفارين من الخدمه انا لست هارب من الخدمه
    Organik bahçemden gelen yiyecekler her halükarda hastane yemeğini yener. Open Subtitles الطعام من حديقتي العضويه يغلب طعام المشفى في أي يوم
    Sizlerin paranızla, bu çocuklar yemek yiyecekler kalacak yerleri, ve iyi eğitimleri olacak. Open Subtitles بهذه الاموال سيجد هولاء الاطفال طعام لهم و منزلا يؤويهم و تعليما جيدا
    Sabah taşıyabileceğimiz kadar çok yiyeceği yanımıza alır ve ayrılırız. Open Subtitles بالصباح سنأخذ كل ما نستطيع حمله من طعام و نتحرك
    - Hayır. Domuz yemi olabilir ama kuş yemi değil. Open Subtitles يمكن أن يكون علف للخنازير ولكنه لا يكفي طعام للدجاج
    Dilediğini yiyebilirsin. Bir süredir kimse böyle şeyler yemeye gelmiyor. Open Subtitles تناول ما شئت، أحداً لن يجد هكذا طعام لبعض الوقت
    Neye uğradıklarını anlamadan kendilerini beş parasız, bilaç bulurlar. Open Subtitles بعد فنترة وجيزة جداً يجدون أنفسهم دون مال أو طعام
    Bu kapsüller besin açısından zengin bir jölenin içine gömülmüşlerdir. Bir çeşit ikinci ten. Çabucak yokolup büyüyen mantarlar için bebek besini oluştururlar. TED هذه الكبسولات مضمنة في هلام غني بالغذاء، نوع من الجلد الثاني، الذي يذوب بسرعة ويصير طعام مبدئي للفطريات المتنامية.
    Görünüşe göre bir adamın yemeklerini yiyebiliyoruz ama cezasını halledemiyoruz. Open Subtitles أنه بإمكاننا أكل طعام الرجل ولكن لا يمكننها الإهتمام بمخالفته
    Eğer ayağa kalkıp fark yaratmazsak ve geri dönüşümlü yiyecekleri, ve onların geri dönüşümlü doğalarını düşünmezsek, kaybeden biz oluruz. TED إذا لم نقف ونحدث فرقاً ونفكر في طعام صديق للبيئة، ونفكر في طبيعته الصديقة للبيئة، فمن الممكن أن نفشل.
    Yeterince yiyecek aldım, salıya kadar evden çıkmamıza gerek yok. Open Subtitles لدينا طعام يكفينا، لذا لن نغادر المكان حتي يوم الثلاثاء.
    Buraya barbekü sosu yerine yem almaya geldiğiniz için onu beslediğinizi düşüyorum. Open Subtitles وبقيامك بشراء طعام لها دون أن تطبخها فهذا يعني .أنك إحتفظت بها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد