Dün öğleden sonra hapishaneye giderek el çantanızı görmek istedim. | Open Subtitles | لذا بعد ظهيرة الأمس ، ذهبت للسجن لرؤية حقيبة يدكِ |
Dün, öğleden sonra içeri tam teçhizatlı bir ekip gönderdik. | Open Subtitles | أرسلنا في ظهيرة الأمس فرقة من الرجال مجهزة تجهيزاً كاملاً. |
Bu, güneşli bir öğleden sonra... bakkaldan evine yürüyen küçük bir kızın hikayesi. | Open Subtitles | هذه قصة فتاة صغيرة ترجع البيت من متجر البقالة في ظهيرة يوم مشمس |
Pazar öğlen turumu yaptıktan sonra kilidin kayıp olduğunu farkettim. | Open Subtitles | لاحظت أن القفل كان مفقوداً عندما قمت بجولاتي ظهيرة الأحد |
Bu öğlen onunla bir görüşmem vardı. Şu dakikalarda burada olacaktı. | Open Subtitles | كان لدي موعد معه عند ظهيرة هذا اليوم كان من المفترض أن يكون هنا في أية لحظة |
Sakin bir öğle sonrasının ortasındasınız derken 1280 adet farklı kitap sevkiyatı geliyor. | TED | وبينما أنت تقضي فترة ظهيرة هادئة، فجأة تصل شحنة من 1280 كتابًا مختلفًا. |
Kara Şövalye yarın öğlene kadar hazır olmaz. | Open Subtitles | لن يتم تصليح الفارس الأسود حتى ظهيرة الغد |
Pazar öğleden sonrası kadar kasvetli bir sükûnet var mı? | Open Subtitles | أثمّة شيء في صمته القابض للصدر مثل ظهيرة يوم أحد؟ |
Hayır ancak bu öğleden sonra buluşacağın kişinin ta kendisiyim. | Open Subtitles | كلّا، لكنّي بالواقع الشخص الذي ستقابله بعد ظهيرة هذا اليوم. |
Henüz pazartesi öğleden sonra ve oldukça fazla boş masanız var. | Open Subtitles | حسناً، إنها ظهيرة يوم اثنين هادئة ولديك الكثير من الطاولاتِ الفارغة |
Geceyi burada geçiririz. Yarın öğleden sonra da çiftlikte oluruz. | Open Subtitles | حسنًا، سنبقى هنا الليلة و سنعود للمزرعة عند ظهيرة الغد |
O ana bağışçı ve bu öğleden sonra onların bağış toplayıcısı olacakmış. | Open Subtitles | هي تُعد مُتبرعة رئيسية وسوف تحضر حفلة جمع التبرعات بعد ظهيرة اليوم |
Öyle ki: Bir pazar günü öğleden sonrasında, bir adam elinde güzel bir mücevher kutusuyla kasiyer külübeme doğru yürüdü. | TED | ففي يوم من أيام ظهيرة الأحد .. جاء إلىّ رجل فى مكانى بالكاشير ومعه علبة مجوهرات جميلة. |
Bir ay falan çıkmıştık ve sonra bir öğlen geldi ve kasabadan ayrıldığını söyledi aynen böyle oldu. | Open Subtitles | كنا نخرج سويا لشهر او نحوه ثم ذات ظهيرة جاء وقال انه مغادر للبلدة فقط هكذا |
Diyorum ki onları öğlen beraber gördüm. | Open Subtitles | بالتأكيد، أنا قلت, بأنّي رأيته ظهيرة اليوم. |
Dün...bu sabah, yada en azından... bu gün öğlen olabilirdi. | Open Subtitles | بالأمس .. فى هذا الصباح أو حتى فى ظهيرة هذا اليوم كان من الممكن أن نفعل هذا |
Ne kadar da mesud bir öğlen. Öyle değil mi acaba? | Open Subtitles | يا لها من ظهيرة رائعة، ألا تُوافقَني الرأي؟ |
Her gün öğle vaktinde kampçılar yüzer havuzların bulunduğu bir gölete giderlerdi. | TED | وفي ظهيرة كل يوم يذهب المخيمون إلى البحيرة بجانب دكة القوارب. |
Gün öğlene döndüğünde sizler ceset olacaksınız! | Open Subtitles | عند ظهيرة هذا اليوم ستكونون فى عداد الأموات |
İyi günler. Ben Mortimer Folchart. | Open Subtitles | ظهيرة طيبة , أنا مورتيمر فولتشارت |
Yarın akşam New York'taki hissedar toplantısında satışın oybirliğiyle onaylanması bekleniyor. | Open Subtitles | وقرار البيع من المتوقع أن يلقى موافقة جماعية خلال اجتماع المساهمين السنوى ظهيرة غدا فى نيويورك |
Çarşamba akşamını tüm bu işlere ayırabilirim. | Open Subtitles | بحلول ظهيرة يوم الأربعاء قد أسمح بهذا |
Cinayet günü Rosaleen Cloade bankerlerine telefon edip 20 bin pound çekmelerini istemiş. | Open Subtitles | ظهيرة يوم الجريمة اتصلت روزالين بالبنك ليقوموا بترتيب سحب مبلغ 20,000 جنيه نقدا |
Senin egzersizini yarın akşama almak durumundayım. | Open Subtitles | عليك أن تؤجل عملك الى ظهيرة يوم الغد , بيرني |
bir akşamüstü gelsek, şöyle bir spa günü geçirsek.. | Open Subtitles | ان نأتي ظهيرة احد الايام ونحظى بيوم في النادي الصحي |