"عادات" - ترجمة من عربي إلى تركي

• alışkanlık
• alışkanlıklarını
• alışkanlığı
• geleneği
• gelenekleri
• gelenek
• geleneksel
• alışkanlıklar
• gümrük
• huyları
• alışkanlığım
• geleneklerini
• alışkanlığından
• alışkanlıkların
• alışkanlıklarında

Kurtulamadığım birkaç kötü alışkanlık hariç her şey.
من كل شيء بإستثناء بضعة عادات سيئة لم أستطع التخلص منها

Bana adresini vermen gerekecek, bir de kocanın alışkanlık ve zaaflarını.
عليكِ ان تعطينى عنوانكِ فضلا عن عادات زوجك وضعفه

Okuma alışkanlıklarını doğru hatırlıyorsam, bu adam... çocukluğundan beri tanışık olduğun biri.
وإن كنت أذكر عادات قراءتك فهو أحد معارفك منذ الطفولة

Ama onlara bu tasarruf alışkanlığı edinmeyi öğretiyorum. 30 yaşındaki insanların “Galiba artık emeklilik tasarruf planı
وانا اعلمهم عادات ادخار المال ما يثير حنقي ان هناك اشخاص اعمارهم 30 وما فوق

Britanya oldukça ilginç bir geleneği olan gizemli insanların iskan ettiği bir yer.
في دولة بريطانيا يقيم شعب غريب الأطوار لديه عادات غريبة جداً

Bir fikrim var. Bir takım yeni bayram gelenekleri oluşturalım.
لدي فكرة , لنبتكر مجموعة جديد من عادات الأحتفال بالعطلة

Onlardan vazgeçebilseydik, onlar alışkanlık olmazdı.
فيما لو قمنا بكسر العادات فلن تكون عادات

Penny Saver çok etkili insanların alışkanlık listesinde kaçıncı sırada?
هل الجريدة الإعلانية ستكون رقم 5 أم 6 على قائمة عادات الأشخاص الناجحين؟

Araştırman sonunda, kadınları silen, kadınların görünmez olmasına sebep olan yedi alışkanlık belirledim fakat bu alışkanlıklar devam ediyor çünkü bize çok tanıdık geliyorlar ve biz onları iyilik ve ahlaklılık olarak görüyoruz.
من خلال أبحاثي، حدّدت سبع عادات. تلغي المرأة. تجعل المرأة تختفي، لكن هذه العادات مستمرّة لأننا جدّ معتادات عليها. وجعلناها جيّدة وأخلاقيّة.

Ablanın, sadece senin bilebileceğin alışkanlıklarını söyle o zaman.
إذن أخبريني عن بعض عادات أختك التي لا يعرفها إلا سواكِ

Hiç insanların, cinsel alışkanlıklarını değiştirip değiştirememesiyle ilgili bir durumla karşılaştın mı?
هل توصلت إلى أي معلومات حول قدرات الناس على تغيير عادات سلوكهم الجنسي؟

Korkunç beyaz alışkanlıklarını çıkarıp atacak kadar vaktim yok, o zaman ya benim için sadece etten bir çubuk olduğunu kabul et, ya da burda bitsin.
ليس عندي وقت لكي أجعلك تمتنع من عادات البيض اللئيمة إما أن تقبل حقيقة

Allison, suçları bildirmek için gelen vatandaşların suç geçmişini kontrol etmek savcılık ofisinin bir alışkanlığı değildir
أليسون ، ليس من عادات مكتب المحامي العام التحري الجنائي عن الشهود الذين يبلغون عن جرائم

Kötü yemek alışkanlığı edinmesini istemiyorum.
لا أريدها أن تكتسب عادات سيئة في تناول الطعام

Geyşa'ların geleneği böyle değildir.
أستميحك عذراً أيها العقيد هذه ليست من عادات الغايشا

Bu insanların baya çılgın gelenekleri var, değil mi?
ياللعجب، هؤلاء الناس لديهم عادات جنونية، اليس كذلك؟

Tüm bu yazarlar, kendi çaplarında zamanlarının gelenek ve göreneklerini yansıttılar.
الآن، هؤلاء الكتّاب كلّهم سلكوا طريقهم الخاص عكست عادات وإتفاقيات زمنهم

Bir eşek nikaha doğru yürümezse geleneksel Polonya düğünü olmaz ki.
إنه ليس من عادات الزفاف البولندى دون حمار يسير في الممر.

- Affedersin. Eski alışkanlıklar. Bir dahaki sefere zili çalarım.
آسف لذلك، عادات قديمة سأقرع جرس الباب في المرّة المقبلة

Federal hükümet adına çalışan bir gümrük görevlisi.
هو إستخدم كa وكيل عادات بالحكومة الإتّحادية.

Düzenli müşterilerin kötü huyları ve tacizleriyle konuyu tamamlamıştık.
واكملنا الحديث عن عادات الزبائن والمزارات

Küçükken birkaç garip alışkanlığım vardı.
عندما كنت طفلة صغيرة كان لدي عادات غريبة

Büyümek ailem tüm Şükran Günü geleneklerini kutladı.
ان اكبر, و عائلتي تحتفل بكل عادات عيد الشكر

Bir varlığı en sevdiği kötü alışkanlığından mahrum bırakamıyorsanız önüne güvenilir bir yem bırakmak en iyisi olacaktır.
اذا لم يمكنك إبقاء الشخص الثمين بعيدا عن عادات السيئة المفضلة, من الغالب ان الافضل هو تزويده بهدف آمن,

Oysa 20. yüzyılda geliştirdiğimiz bazı zihinsel alışkanlıkların beklenmedik başka alanlarda da getirisi oldu.
بعض من عادات العقل التي قمنا بتطويرها على مدى القرن العشرين وقد آتت أكلها في مجالات غير متوقعة.

Işıklar. Beş kez yanıp sönüyor. George'un alışkanlıklarında biri de bu.
الأضواء، يحدث هذا خمس مرات كما لو أنها إحدى عادات (جورج)