Buraya gelmek için 4 tane sınır geçmek zorunda değilim. | TED | لست بحاجة إلى عبور أربعة حدود لكي أصل إلى هنا. |
Meydan tehlikeliydi, karşı tarafa geçmek zordu, | TED | لكد كان خطرا وصعبا أن تحاول عبور الشارع |
İsviçre Alp Dağları Cebeli Tarık Boğazı'ndan geiş Manş Denizi'nden geçiş İşte gidiyor. | TED | نص: جبال الآلب السويسرية مضيق جبل طارق عبور القناة الإنجليزية معلق: ها هو ذا. |
Komutanım, bugün o hava üssünü geçerken hayatım boyunca hiç bu kadar korkmamıştım. | Open Subtitles | سيدي، عبور المطار هذا اليوم.. لم أكن يوماً خائفاً هكذا في حياتي برمتها |
Libya'dan geçmeye çalıştığımızda eğer orada yakalanırsak bizlere ne olduğunu biliyor musunuz? | TED | هل تعلمون ماذا يحدث لنا عندما نحاول عبور ليبيا ونحن مسجونون هناك؟ |
Nehri geçip otoyoldan gidip sokaktan inince binayı bulmak. | TED | كان ذلك هو المفاجئ في عبور النهر مروراً بالشارع العام حوله ثم السير في الشارع لتجده |
Yolculuğuna devam edebilmek için Rock da bu dev Yunnan nehirlerini aşmak zorunda kalmış. | Open Subtitles | على مواصلة البعثات , عبور حاشيته خلال نهر يونان العملاق |
Bu çölü geçmek pek çok gün alır, tabii geçebilirse. | Open Subtitles | سيستغرق أياما عديده فى عبور هذه القفار إذا إستطاع أن يجتازها |
Bu çölü geçmek pek çok gün alır tabii geçebilirse. | Open Subtitles | سيستغرق أياما عديده فى عبور هذه القفار إذا إستطاع أن يجتازها |
geçmek kesinlikle yasaktır. Bunu biliyorsun. | Open Subtitles | ممنوع نهائياُ عبور ذلك السلك أنت تعلم ذلك |
geçmek kesinlikle yasaktır. Biliyorsun. | Open Subtitles | ممنوع نهائياُ عبور ذلك السلك أنت تعلم ذلك |
Genç erkekler için hayata adım töreninin gerçekleştiği bir köydeydim, bir geçiş ayiniydi. | TED | وكنت بقرية حيث كان هناك طقوس احتفالية للشبان طقوس عبور |
Alman kuryelerde, transit geçiş mektupları olduğu söyleniyor. | Open Subtitles | سمعت إشاعة تقول أن الألمانيين كانا يحملان تصاريح عبور. |
Böyle bir yerden geçerken 80 kg lık yük ve kızak sanki 800 kg lık bir yük haline geldi En azından ben böyle hissettim. | TED | تخيل عبور هذه الاشياء مع زلاجة يصل وزنها الى 80 كغ و لكني كنت احس بالوزن و كأنه 800 كغ |
105. otoyolu çıplak geçmeye çalışan üç kişi ortalığı karıştırdı. | Open Subtitles | حيثُ سبّب ثلاثة متسكعون فوضى محاولين عبور الطريق السريع 105 |
Ancak nehri geçip şehre giremedikçe Rus erzaklarının bir yararı yoktu. | Open Subtitles | لكن وجود الأحتياطى الروسى كان عديم الفائده ما لم يتمكن من عبور النهر و الأستيلاء على المدينه |
Bu yavru daha sekiz haftalıkken dünyanın en büyük okyanusunu aşmak zorunda. | Open Subtitles | ،كونهم بعمر ثمانية أسابيع فقط فعلى الصغار عبور أكبر محيطات العالم |
Unutmayın; köprüden bir seferde yalnızca iki insan geçebiliyor, köprüden geçen kişi ya feneri tutmalı ya da ona yakın durmalı, böylece herhangi birisi iki tarafta da güvenli bir şekilde bekleyebilir. | TED | تذكّر: لا يمكن لأكثر من شخصين عبور الجسر معًا ويجب على أيّ عابرٍ إمّا أن يحمل المُشكاة أو يبقى بجانبه ويمكن لأيِّ أحدٍ منكما الانتظار بآمان في الظلام على أحد جانبيِّ الممر |
Hala Telle Köprüsü'nden mi geçmemiz gerekiyor? | Open Subtitles | دونالد، أما زال يتوجب علينا عبور جسر تيلي؟ |
1.000 yıl kadardır Goa'uld ya da başka birinin geçidi kullandığına dair iz yok. | Open Subtitles | لا توجد اشارة على عبور الجواؤلد او اي شخص آخر منذ الف سنة |
Son 48 saat içinde düşman Ohm Nehri'ni, buradan ve buradan geçmeyi başardı. | Open Subtitles | خلال ال 48 ساعة الأخيرة فقد نجح العدو في عبور نهر أوم هنا و هنا |
Custer'ınki gibi tek bir yenilgi daha yaşanırsa, ovalardan yüz yıl boyunca tek bir tren geçemez. | Open Subtitles | الأمر سيستغرق سنوات حتى تجرؤ العربات عبور السهول |
Bir yaşlının karşıdan karşıya geçmesine yardım ediyormuşsun hissini vermesi için. | Open Subtitles | حسناً.إنها من المفترض أن تجلعكي تشعرين كما لو أنكي تساعدين سيدة عجوز على عبور الشارع |
Dünyanın ortalaması bu zirveyi geçer geçmez insanlar neler olacağını merak ediyor. | TED | لحظة عبور معظم دول العالم هذه الذروة، يتساءل الناس بدهشة متى سيحدث ذلك. |
Ailesi de onun peşinden Maseru'ya, Lesotho'nun başkentine geçmiş. | Open Subtitles | وعائلته سبقته في عبور ماسيرو عاصمة ليسوتو |