ويكيبيديا

    "عذب" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • işkence
        
    • tatlı
        
    • temiz
        
    • tatlısın
        
    • hoş
        
    • G-G
        
    Korkin'in penis deliğini yayvanlaştırdılar. Jake'e kötü müzik ile işkence ettiler. Open Subtitles كوركين, حصل على عينة من قضيبه جيك عذب بموسيقى سيئة جدا
    Bilim adamlarımıza işkence etti, çılgın amaçları için kadınlarımızı ele geçirdi... Open Subtitles لقد عذب علماءنا وجعلنا نعمل فى مناجم أرسينيد الجاليوم استولى على نساءنا لأغراضه الدنيئه
    ÖIümlüyken 12'den fazla kadını işkence edip öldürdü. Open Subtitles و هو فانى قتل و عذب حوالى دستة من النساء
    İçebileceği tatlı suyu yok. Ama sisten su içiyor. TED و ما من ماء عذب يمكنه شربه. لكنه يشرب الماء المستمد من الضباب.
    Immm, gelin ve damat tatlı suda... giyinmeden ve yemin etmeden önce banyo yaparlar. Open Subtitles العريس والعروسة يجب أن يغتسلوا في ماء عذب قبل أن يلبسوا ويأخذوا نذورهم
    Çalıştığım birçok yerde, otomatik bir silah elde etmek temiz içme suyu elde etmekten daha kolaydır. TED في كثير من المناطق التي عملت بها، من السهولة بمكان الحصول على بندقية آلية من أن تحصل على ماء عذب للشرب.
    Her şeyi yaparım. Eğer iyi hissetmeni sağlayacaksa söyleyeyim, bence çok tatlısın. Open Subtitles ولكن اذا كان ذلك سيشعرك بحال أفضل اظن انك عذب جدا
    Riske girmek istemiyorum, efendim. Kötü prens George birçok insana işkence etti. Open Subtitles لن أخاطر بذلك، فالأمير جورج عذب العديد من الرجال
    Hâlâ adli tabibin gelmesini bekliyorum ama işkence gördüğü, dövüldüğü ve boğazının kesildiği çok açık. Open Subtitles مازلنا ننتظر الفاحص الطبي لكن واضح بأنه عذب
    Ona işkence yapıldı, öldürüldü ve taşmezarda tekrar diriltildi, hayal edebileceğinden bile fazla. Open Subtitles لقد عذب , قتل وتم إنعاشه مجدداً بواسطة النآئووس التابوت عدة مرات أكثر مما يمكنك أن تتصور
    Bu adam hakkında bir şeyler okudum, Ketcham benim evimde, benim bodrumumda yerlilere işkence yapan adam. Open Subtitles لقد قرأت عن هذا الرجل كيتشام الذى عذب الهنود على أرضى وفى قبو بيتى
    Madem o Donglua'ya işkence etmiş biz de aynısını ona yapalım. Open Subtitles الطريقة الذي عذب به دونغلو دعنا نفعل به نفس الشيء
    Kadınlara işkence yapıyordu. Hatta bir tanesini yemişti. Open Subtitles لقد عذب النساء وبالنهاية قام بأكل واحدة منهن
    Kimse bu kadar tatlı söylememişti herhalde. Open Subtitles أعتقد أنك لم تسمعى كلام عذب كهذا قبل ذلك
    Gezegenimizdeki suların üçte biri tatlı sudur. Open Subtitles ثلاثة بالمئة فقط من الماء المتواجد علي كوكبنا يكون عذب.
    Ne tatlı bir şarkı. Biraz daha kalmak istiyorum. Open Subtitles يا له من غناء عذب يجعلني اود التمهل قليلاً هنا
    Korkarım burada çareyi tatlı ortaçağ döneminden birşeyle bulacağız, kardeşim Open Subtitles أخشى أنّنا قد نلجأ لسلوك عذب من القرون الوسطى يا أخي.
    Çok huysuz ama gizliden gizliye tatlı bir septopus ile tanıştım. Open Subtitles وكما أنني قابلت ذلك الاخطبوط السباعي غريب أطوار تماماً ولكنه عذب في اعماقه
    Çünkü balıkların vücutlarında her zaman temiz su da vardır. Open Subtitles عندما تمضغ سمكا خاما، هناك دائما ماء عذب قليلا.
    Burada temiz su mevcut ve nehrin kıyısı da, gür podocarp çalılıkları ve ağaçsı eğreltiotlarıyla dolu . Open Subtitles فهناك ماء عذب وضفاف النهر سميكة ومعشبة بأشجار سرخسية
    Ne kadar tatlısın. Open Subtitles كم أنت عذب الكلام، هل من الممكن أن أراها؟
    Teyzemin papağan yutmuş bir kedisi vardı ve senin gibi kulağa hoş gelen bir sesle bütün gün çığlık atardı. Open Subtitles لأستطيع أن أدفئ قدماي عمتي لديها تلك القطة التي ابتلعت الببغاء وبكت طيلة اليوم بصوت عذب كصوتك
    G-G Keyifli Seyirler... Tanrım! Bu koku da ne? Open Subtitles عذب يا إلهي ما هذه الرائحة ؟

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد