Teşekkürler. Rahatsız edilmemeyi yeğlerim. yapmam gereken bir iş var da. | Open Subtitles | شُكرًا، أفضّل ألا يتم ازعاجنا، فإنّ لديّ عمل عليّ القيام به. |
Teşekkürler. Rahatsız edilmemeyi yeğlerim. yapmam gereken bir iş var da. | Open Subtitles | شُكرًا، أفضّل ألا يتم ازعاجنا، فإنّ لديّ عمل عليّ القيام به. |
Yarın onun doğum günü. - Özel bir şeyler yapmalıyım. | Open Subtitles | غداً عيد ميلادها، عليّ القيام بشيء مميّز |
Bak, bu akşam yardımına ihtiyacım olacak. Yapmak istemediğim bir şey yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | سأحتاج إلى مساعدتك الليلة عليّ القيام بعمل ما |
Ama profilimi yükseltmek için bir şeyler yapmam gerek. | Open Subtitles | ولكن عليّ القيام بشيء ما ،لأرفع من قيمتي |
Benden daha güçlüydü ve kariyerimi etkileyebilirdi ama ''yapmak zorundayım'' diyordum. | TED | علمت أن هذا الشخص أقوى، ويمكنه التأثير على مسيرتي، لكن يجب عليّ القيام بذلك، |
Olmaz. Bizimkilerle haftalık konuşmamı yapmam lazım. | Open Subtitles | لا أستطيع، عليّ القيام بالاتصال الأسبوعي بوالديّ. |
Anlaşılan daha çok araştırma yapacağım. | Open Subtitles | حسناً ، من الواضح ان عليّ القيام بمزيد من البحث |
Bu kadar kısa kestiğim için bağışla ama yapmam gereken işler var. | Open Subtitles | اعتذر عن هذه المقابلة القصيرة، ولكن لديّ عمل يتوجّب عليّ القيام به. |
yapmam gereken tek şey sana inanmak, değil mi? | Open Subtitles | كل ما عليّ القيام به هو أن أضع ثقتي بك، أليس كذلك؟ |
yapmam gereken bir is var. Yapmami istedikleri... bir is. | Open Subtitles | عندي عمل عليّ القيام به لأنّي كلّفت بفعله |
Yani öldürmeme gerek yoktu. Tek yapmam gereken beklemekti. | Open Subtitles | لذا لم يكن عليّ قتله، جلّ ما كان عليّ القيام به هو الإنتظار. |
Bekle, ikinci 1'e basmadan bir şey yapmalıyım. | Open Subtitles | انتظر لحظة، عليّ القيام بأمرٍ ما قبل أن يضغط الرقم 1 للمرة الثانية |
Bir şey yapmalıyım. Onun çocuğunu bulmasına yardımcı olabilecek tek kişi benim belki de. | Open Subtitles | عليّ القيام بأمرٍ ما , قد أكون الوحيد الذي باستطاعته مساعدة هذه المرأة للعثور على ابنها |
Ben de bir şey yapmalıyım dedim ve hastaneye gidip test yaptırdım. | Open Subtitles | لذا كان عليّ القيام بشيء. فذهبت إلى المستشفى وأجريت التحاليل، |
Kulağa hoş geliyor, ne yapmam gerekiyor. | Open Subtitles | أحببت ذلك , ما الذي يجب عليّ القيام به ؟ |
yapmam gerek tek şey o flaşı bulmak. | Open Subtitles | جُلّ ما عليّ القيام به هو الحصول على ذاك القرص |
Sanırım yeniden yapmak zorundayım. Göz bağım çözüldü. | Open Subtitles | أعتقد عليّ القيام بها مرة أخرى عصابة عيوني قد وقعت |
Parmak izi taraması yapmam lazım. | Open Subtitles | لحظة واحدة، ما زال عليّ القيام ببحث عن البصمة. |
Kendinden emin bir tavrın var ve istediğini yapacağım. | Open Subtitles | لديكِ طريقة جديرة بالاقناع، وينبغي عليّ القيام بما تطلبينه. |
Muhtemelen yatacağım. Yarın Yapacak bir sürü işim var. | Open Subtitles | غالباً سأخلد للنوم عليّ القيام بالكثير من المهام غداً |
- Çok duygulandım. Cidden. - Ama işim var. | Open Subtitles | أنا متأثره , حقاً لكني عندي عمل عليّ القيام به |
yapmak zorunda kaldığım en zor şeylerden biri, başka bir şehirde yaşayan annesini aramaktı. | TED | أحد أصعب الأشياء التي كان عليّ القيام بها هو الاتصال بوالدته التي كانت تعيشُ في مدينة أخرى. |
Daha ne fedakârlıklar yapmam gerekecek acaba? | Open Subtitles | هل من تضحيةٍ آخرى عليّ القيام بها؟ |
Başka ne yapmamızı istersin? Takılmak istediler, ama ev işi yapmam gerektiğini söyledim. | Open Subtitles | أرادوا البقاء هنا، لكنّ كان عليّ القيام بالأعمال الرتيبة، |
Ben kendi aygıtlarımı topladım ama param olmadığı için her şeyi ucuza yapmak zorundaydım. | TED | وجمعتُ عدتي وأدواتي، لم يكن لديً المال، لذلك كان عليّ القيام بذلك بأرخص الأثمان. |