Aslında, bu öğleden sonra olanların hepsini unutmayı tercih ederim. | Open Subtitles | فى الواقع , أفضل أن أنسى كل ما حدث اليوم |
Aslında, bu öğleden sonra olanların hepsini unutmayı tercih ederim. | Open Subtitles | فى الواقع , أفضل أن أنسى كل ما حدث اليوم |
Aslında ben annenin bir arkadaşını Johnny Favorite isimli birini arıyorum. | Open Subtitles | فى الواقع فأنا أبحث عن صديق لوالدتك رجل يدعى جونى فافوريت |
Aslında, vergi zamanlarında çok meşgul olduğundan, eleman almasına izin vermişlerdi. | Open Subtitles | فى الواقع كان مشغولا جدا فى موسم الضرائب فسمحوا له بمساعد |
Aslında, böyle durumlarda arkadaşlarımız istemese de kapıyı kırar gireriz. | Open Subtitles | فى الواقع نقتحم خلوتهم ونقدم لهم التهانى فى هذه المناسبات |
Çocuk bana oldukça irfan sahibi gibi göründü. Aslında, yaşına göre oldukça fazla. | Open Subtitles | الأمر يبدو لى أن الفتى يتمتع بالحكمة بما يجاوز عمره بكثير فى الواقع |
Aslında hayır. Yarın tekrar geleceğini söyledi. Bu sefer kameralarla birlikte. | Open Subtitles | فى الواقع لا قال بأنه سوف يعود غداً مع فريق تصوير |
Aslında, dün gece dört farklı adamdan telefon numarası aldım. | Open Subtitles | فى الواقع, فقد حصلت بالأمس على أرقام ثلاثة شباب مختلفين |
Var Aslında. Ya ne bileyim ben çok ihtiyacını hissetmiyorum. | Open Subtitles | فى الواقع يوجد لا أدرى، لا أشعر بحاجة ماسة إليهم |
Aslında geçmişteki olaylara bakılırsa en iyi seçenek bu gibi görünüyor. | Open Subtitles | فى الواقع , ان تعطي الاحداث الحديثة لربما من الافضل لك |
Aslında kısa süre önce 3 milyon savaş robotu için borç para aldılar. | Open Subtitles | فى الواقع , لقد امنوا قرض لان يمدوا ب 3 ملايين الى مقاتل |
Aslında o eylemlerinin sorumluluğunu üstlenirken bazılarının gözünde yaşlar vardı. | Open Subtitles | فى الواقع ، العديد منهم بكى لأنه تَحمل مسؤلية فعلته. |
Aslında, bir kargo aldım ve onunla bunu yapmak çok kolay oldu. | Open Subtitles | فى الواقع لقد جائني شحنة من اسلاك عيار 12 يجعل التثبيت سهلاً |
Aslında önemli değil. Ben de gidip hava almak istiyordum. | Open Subtitles | أتعلمون، لا بأس بذلك فى الواقع أنا أريد بعض الهواء |
Yok, Aslında ona şöyle dedim, "Çek ellerini erkeğimin üstünden, sürtük. | Open Subtitles | لا,أنا فى الواقع قلت لها أبعدى يديك عن رجلى أيتها الساقطه |
Aslında bebek doğduktan sonraki ilk birkaç ay burada kalsak diyorum. | Open Subtitles | فى الواقع . أتعلم ماذا لو بقينا للشهور الأولى للطفل ؟ |
Aslında az önce yanlış tarafa döndük ama şimdi doğru yoldayız. | Open Subtitles | فى الواقع لقد أخذت مُنحنى ما خاطئ ، لكننا بخير الآن |
Beynin bir çok bölümünde aktivite gördük. Hatta, en önemlisi, aynı zamanda kokain alınca | TED | و لقد وجدنا نشاط فى مناطق كثيرة بالمخ فى الواقع إن هناك منطقة بالمخ تعد من أهم المناطق |
Aslına bakarsan, kardeşinin klasik anlamda yakışıklı olmasıyla gurur duymalısın. | Open Subtitles | فى الواقع يجب أن تفخر أن لديك أخ وسيم كلاسيكياً |
- Aslına bakarsan, hayır. Biz de tam... - Sorun değil, gerçekten. | Open Subtitles | فى الحقيقة , نحن كنا على وشك الذهاب لا مشكلة فى الواقع |
Evet, Aslına bakarsanız, Lucy beni uyandırana kadar bir kaç kez zile basmış. | Open Subtitles | نعم, فى الواقع فان لوسى قامت برن الجرس عدة مرات قبل ان توقظنى |
İşin Doğrusu, nasıl benim kanımdan biri oluyor anlamak çok zor. | Open Subtitles | فى الواقع , من الصعب أن تصدق أنها من لحمى ودمى |
Esasen benden daha iyi karşıladın. | Open Subtitles | فى الواقع , تتقبلين هذا الأمر أفضل مما فعلت أنا |
Fazla vaktin yok ve Açıkçası fazla bir seçeneğin de yok. | Open Subtitles | ليس لديك الكثير من الوقت و فى الواقع ليس لديك خيار |
gerçek hayatta böyle şeyler olmaz. | Open Subtitles | خططتِ لجريمة قتل ولكن فى الواقع هذا النوع من الأشياء ليس له وجود |