Çoğu insanın anlamadığı olay şu ki, Avrupa'da yetişen ve kendi olma özgürlüğüne sahip olmayan bizim gibi birçok insan var. | TED | الشيء الذي لا يفهمه معظم الأشخاص هو أنه يوجد الكثير منا ممن يترعرع في أوروبا لا يتمتع بالحرية ليكون على طبيعته. |
O kadar 'türemiş' ki, Avrupa'da 'intihal' olarak bile nitelendiriliyor. | Open Subtitles | قابل للإشتقاق جداً بِحيث في أوروبا هو يعتبر الاكثر اهتماما |
Bir zamanlar, Doğu Avrupa'da küçücük bir köy vardı, bir yahudi köyü. | Open Subtitles | كان يا ما كان قرية صغيرة يهودية في أوروبا الشرقية تسمى شتليت،. |
Bu hikâye, orta Avrupa'daki köylülerin ormanları ve otlakları nasıl yönettiğini anlatıyor. | TED | وهكذا استطاع القرويون في العصور الوسطى في أوروبا من إدارة المراعي والغابات. |
Avrupa'daki sınırlar onları reddediyor veya kabul etmek için saldırıyor. | Open Subtitles | كل الحدود في أوروبا ترفض لهم أو التهم بشجاعة لقبولهم. |
Ne Amsterdam'da, ne burada ne de Avrupa'nın herhangi bir yerinde. | Open Subtitles | ليس في أمستردام، وليس هنا ليس في أي مكان في أوروبا |
- Hayır. - Avrupa'da her takımın bir ekibi vardır. | Open Subtitles | لا كُلّ فريق كرةِ قدم في أوروبا لديه رابطة مشجعين |
En çok ABD, Güney Amerika ve Asya. Avrupa'da bir şey yok. | Open Subtitles | معظم الولايات المتحدة، امريكا الجنوبية آسيا، و لكن لا شيء في أوروبا |
Saymaktan vazgeçtiğimizde Avrupa'da insanları daha fazla intihar eden tek ülke vardı: | Open Subtitles | عندما توقفنا عن الإحصاء هناك دولة واحدة في أوروبا تقود الناس للموت |
Ama eminim Avrupa'da bir sürü ülke ve görülecek şey vardır. | Open Subtitles | ولكنني اراهن بأن هنالك كل مدن من مختلف الأنواع في أوروبا |
Bu, Avrupa'da, kara delik yaratıp, evreni yok edecek şey, değil mi? | Open Subtitles | أليس ذلك الشيء الذي في أوروبا والذي سيكون ثقب أسود ويدمر الكون؟ |
Bunların Asya ve Avrupa'da da basılacağına dair garanti verebilir misin? | Open Subtitles | هل تستطيع التأكيد أن هذه الصور ستنشر في أوروبا و آسيا؟ |
Benim sormak isteğim şey, eğer bu Avrupa'da yapılabildiyse, neden Orta Doğu'da olmasın? | TED | وسؤالي هو .. ان حدث هذا في أوروبا لماذا لا يحدث في الشرق الاوسط ؟ |
Bu aslında Avrupa'da bulundu. | TED | حيث أن مشاركة السيارات قد ابتكرت في أوروبا. |
İşte oradayız, yalnızca Avrupa Birliği'nde değil, tüm Avrupa'da, en alt sıradayız. | TED | وها نحن ، ليس فقط في المركز الأخير في الاتحاد الأوروبي، وإنما الأخير في أوروبا ، في الأسفل تماما. |
Avrupa'daki 2 Haziran Hareketindeki yoldaşlarına daha faydalı olacağını söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت أنها ستكون أكثر إفادة في أوروبا مع رفاقها. |
Avrupa'daki 2 Haziran Hareketindeki yoldaşlarına daha faydalı olacağını söyledi. | Open Subtitles | لقد قالت أنها ستكون أكثر إفادة في أوروبا مع رفاقها. |
Doğu Avrupa'daki Yahudi nüfusu ise buna coşkuyla karşılık veriyor. | TED | والرد على هذا من طرف الساكنة اليهودية في أوروبا الشرقية كان عاطفيا. |
İnovasyonda Avrupa'nın son sırasındayız. | TED | نحن في المركز الأخير في أوروبا في مجال الابتكار. |
Üç milyonun üzerinde insan sınırları geçti ve komşu ülkelere sığınmacı olarak yerleşti ve gördüğünüz üzere sadece küçük bir kısmı Avrupa'ya yerleşti. | TED | أكثر من ثلاثة ملايين شخص قد عبروا الحدود ووجدوا ملجئاً في بلدان الجوار، ونسبة صغيرة كما ترون انتقلت لتعيش في أوروبا. |
Seçim, Kayserin partisini başa getirir ve 6 ayda Avrupa'yı savaşa sürükler. | Open Subtitles | الانتخابات العامة من شأنها أن تضع حزب القيصر في السلطة وسوف تكون هناك حرب في أوروبا خلال ستة أشهر؟ |
Avrupa'dan takip ederim. | Open Subtitles | لذلك تماما . في غضون ذلك سوف أجلس في أوروبا |
Avrupada ya da Batida biz buna benzer birsey gormuyoruz. | TED | لا نرى أي مثيل لهذا في أوروبا أو في الغرب. |