ويكيبيديا

    "في الحقيقة أن" - ترجمة من عربي إلى تركي

    • Aslında
        
    Aslında, tarihin akışını değiştiren pek çok liderimiz içe dönüktü. TED في الحقيقة أن كل القادة الذين غيروا تاريخنا كانوا انطوائيون.
    Aslında bu, din değiştiren Hristiyan kabilelerin de dahil olduğu bir Moğol topluluğuydu. TED في الحقيقة أن حشدًا مغوليًّا يضمّ قبائل مسيحيّة مرتدّة هو الذي هزم الجيش.
    Herkes atıcının topu aldığını düşünür, ama Aslında meydancı topu alır ve diğer takım için her şey onların lehine olur. Open Subtitles الجميع يظن أن الضارب لديه الكرة ولكن في الحقيقة أن رجل القاعدة من أمسكها وكل شيئ يسير جيداً بالنسبة للفريق الآخر
    Aslında keyifli ve cesaretli anlarımızda oluşan görüntüye çok benziyor. TED في الحقيقة أن شكله يشبه أكثر ما يحدث في أوقات الفرح والشجاعة.
    yakında diğer satış gibi olacağını umuyoruz. Aslında hemen yanındaki çoğu metro merkezinde, TED ونأمل عمل إصدار آخر قريبًا جدًا أودّ في الحقيقة أن أجعلها في محطة المترو،
    Fakat, gördüğünüz gibi, Aslında trend çizgisinin etrafında çok sayıda kalabalık var. TED توقعاتنا الأخيرة ولكن كما ترون، في الحقيقة أن هناك الكثير من الضجيج حول مسار الاتجاه.
    Verimlilik bağımlılığı Aslında bizi daha az verimli yapabilir. TED الهوس بالكفاءة يمكنه في الحقيقة أن يجعلنا أقلّ كفاءة.
    Aslında ilk birayı Asurlular yapmış.. Open Subtitles في الحقيقة أن السوريون هم من طوروا البيرة
    Aslında süper bir şey. Open Subtitles هل تعلم، من الجميل في الحقيقة أن تتم ولادتهما قبل منتصف الليل
    Aslında gidiyor. O kadar hoşuma gidiyor ki, bir daha vuracağım. Open Subtitles في الحقيقة أن أستمتع بذلك أنا أستمتع به جدا لدرجة أني سأقوم به مرة أخرى
    Aslında bu işin yürümeyeceğini düşünüyorum, ama seni destekliyorum. Open Subtitles نعم , أعتقد في الحقيقة أن هذا سوف يتدبر لكني أ سحب حبلك
    Aslında bu işin yürümeyeceğini düşünüyorum, ama seni destekliyorum. Open Subtitles أعتقد في الحقيقة أن هذا سوف يتدبر لكني أ سحب حبلك
    Ben hayatında yeni bir misyonu vardır, çünkü Aslında kulüp satış düşünüyorum. Open Subtitles أنا أفكر في الحقيقة أن أبيع النادي لأنه أصبح لدي مهمة جديدة في الحياة
    Aslında, polen zerrelerinin suda salınmasının atomun gerçekliği hakkındaki öfkeli tartışmaları sonsuza kadar sonuçlandırabileceğini farketti. Open Subtitles لقد أدرك في الحقيقة أن اهتزاز حبوب اللقاح في الماء يمكن أن يحسم إلى الأبد الجدل العنيف حول حقيقة وجود الذرات
    Aslında, kimseyi öldürmek istemezsiniz, Tek gereken çığlıklardır. Open Subtitles لا تريد في الحقيقة أن تقتل أي أحد لكن الصراخ هو كل ما تريده حقا
    Aslında ben sizi kişisel olarak tebrik etmek istedim, majesteleri. Open Subtitles أردت في الحقيقة أن أهنيك التهاني الشخصية، سموك
    Aslında, eğer sakıncası yoksa, size iş planını gönderebilirim. Open Subtitles في الواقع، يمكنني في الحقيقة أن أرسل لك خطة العمل، إذا لا تُمانع.
    Aslında çok var birbirinizin eşleriyle yatıyorsanız tabii. Open Subtitles حسناً, الكثير, في الحقيقة, أن كنتما تنامان مع زوجة الأخر.
    Aslında bir yere yerleşmek istemiyoruz. Open Subtitles أظن أنه بسبب أننا لانرُيد في الحقيقة أن نستقر
    Aslında ilk ben tanıştım. Onları ben tanıştırdım. Open Subtitles في الحقيقة, أن عرفته أولاً, وعرفته عليها

    الكلمات والعبارات الأكثر شيوعا

    عربي-تركي: 10k، 20k، المزيد | تركي-عربي: 10k، 20k، المزيد