Anne ve babanın da bir kazada öleceği aklıma gelmezdi. | Open Subtitles | لم اعتقد بأن والديك سيكونا في في الحادث ذلك اليوم |
Sana biraz ziyafet vereyim dedim. Virjinya'da silah festivali sezonu. | Open Subtitles | جلبت لك بعض الأغراض فهذا موسم الصيد في في فيرجينيا |
Kazanın ya da kaybedin, kardeşin bu işte seninle birlikte. | Open Subtitles | الفوز أو الخسارة، أخوك وتضمينه في في هذا الشيء معك. |
Bu ağır kayıpla başa çıkabilmemizi ve yine de devam etmemizi sağlayan nedir? | TED | ما الذي يجعلنا قادرين علي مجابهة هذا الفقدان المروع والاستمرار في في طريقنا؟ |
Ve bu tarihler de onları iğneli masaya koydukları zamanlar olmalı. | Open Subtitles | و لذلك كانوا يضعون المُقيمين في في السفينة في آلةِ الإبر. |
Bu buz gibi, ıssız çöle şükrediyoruz. Buradaki yalnızlık kalbimizi de dondurmak üzere. | Open Subtitles | وبارك لنا في في هذه الصحراء القارسة وهذا الفراغ الذي يهُدد بتجميد قلوبنا |
Şimdi ise bir yetişkin olarak, her gece Yunan Mitolojisi'nde tepemizde tükenen o harika gökyüzünün daha da farkına varmaya başladım. | TED | وكشخص راشد، كنت أكثر إدراكاً بأساطير اليونان العظيمة باللعب في في السماء كل ليلة. |
Sol yarıküremiz şimdiki ana ait o dev kolajı alıp içindeki ayrıntıları yakalamak, ve o ayrıntıları daha da ayrıntılandırmak üzere tasarlanmıştır. | TED | النصف الأيسر مصمم لأخذ هذه الأجزاء الهائلة الموجودة في اللحظة الحالية ليبدأ في في التقاط التفاصيل، تفاصيل وتفاصيل أكثر حول هذه التفاصيل |
Ama tüysüz olan bütün hayvanların ya kendi varolduğu süre boyunca, ya da atalarından birinin varoluşu sırasında suyla biçimlendirilmiş olduğunu söyleyebiliyoruz. Bunun önemli olduğunu düşünüyorum. | TED | و لكن يمكن القول ان كل حيوان اصبح عارياً قد تكيف مع الماء في فترة حياته او في في فترة حياة اسلافهم. اظن ان هذا شيء هام |
Bitkisel hayatta olup da tekerlekli sandalyede oluşunun sorumlusu sensin. | Open Subtitles | أنت السبب في في الحالة التي وصل إليها، لذلك يجب أن تتجشم المشقـة وتعتني به. |
Yarışmacıların aldığı her "hayır"da 5 Doları cebe indiriyorsunuz. | Open Subtitles | ستحصل على 5 دولار في في كل مرة ترد بها لجنة التحكيم بكلا. |
Eğer 7:30 da gelebilirsen, saat 8:00'e kadar testleri bitirirsin. | Open Subtitles | إذا كنت يمكن أن تأتي في في الساعة 7.30، يمكنك تشغيل الاختبارات قبل 08: 00. |
Sizlere de şimdi açıklayacağım gibi, bu uygulamaların, genetik mühendislik için kullanılabileceğini ve hücrelere, kesimin yapıldığı alanlarda DNA'nın yapısını hassas bir şekilde değiştirebilmeleri için izin verdiğini fark ettik. | TED | وكما سأخبركم الآن لقد أدركنا أن ذلك النشاط يمكن أن يُوظف في هندسة الجينات للسماح للخلايا بأن تحدث تغييراً دقيقاً في في الحمض النووي في المواضع التي حصل عندها القطع. |
Ben o yatakhanede istenmiyorum, sen de bu odada istenmiyorsun. | Open Subtitles | الآن , أنا غير مرغوب في في غرف نومكم وانت كذلك غير مرغوب فيك هنا |
Pek de parlak olmadığını tahmin ettiğim kariyerinizin en büyük hatasını yapmak üzeresiniz. | Open Subtitles | إنك ترتكب أكبر خطأ في في حياتك المهنية، وهو أمر ليس من الفطنة بشيء |
Biliyor musun, ben de üzerimde biraz iş yaptırayım diyorum. | Open Subtitles | تعلمون , أفكر في في انجاز بعض العمل بنفسي |
Bu işin içinde senin de olduğunu tahmin etmeiydim. | Open Subtitles | جوكر. وينبغي أن يعلموا هل سيكون في في هذا الشأن. |
İki seferinde de onu durdurduk. | Open Subtitles | لقد تمكنا من إحباطه في في المرتين السابقة |